Thimerosal ve Çocukluk Çağı Aşıları
Dr. Gonca
Yılmaz*, Dr. Kadriye Yurdakök**
* Uzm.; Başkent
Ü. Tıp Fak. Pediatri AD
** Prof.;
Hacettepe Ü. Tıp Fak. Sosyal Pediatri AD
Thimerosal (thiomersal, mercurothiolate), 1930’lardan beri aşılarda, göz
damlalarında ve kontakt lens solusyonlarında yaygın olarak kullanılan organik bir civa
birleşiğidir. Aşıların içeriklerine eklenen bu madde, viral kültürlerde bakteri
çoğalmasını önlemek, antijen ve antikorları stabilize etmek için
kullanılmaktadır. Rutin immünizasyon şemasında önerilen bazı aşılarda (örneğin
DBT aşıları, hepatit B ve bazı hemofilis influenza aşıları...) bu maddenin olması
son yıllarda tartışmalar yaratmaktadır. Çünkü, ağırlığının %46.9’unu
civanın yaşamın erken döneminde alınmasının, çocuğun nörolojik gelişimini ne
şekilde etkileyeceği tam olarak açık değildir.
Doğada organik civa bileşikleri daha çok metil civa şeklinde, en çok tatlı su
balıkları ve bu sularda yaşayan diğer canlılarda bulunmaktadır. Balık yiyen kuşlar
ve memeliler yüksek oranda metil civaya maruz kalabilmektedir. Thimerasoldeki civa ise
etil civa şeklinde olup organik moleküllere bağlandığı için vücutta serbest olarak
dolaşmaktadır. Bununla birlikte bu organik civa bileşiğinin hangi dozlarda nörolojik
gelişimi bozacağı tam olarak belirlenmemiştir. Ayrıca şimdiye dek metil civanın
güvenlik aralığı tanımlanmış olsa da (FDA önerisine göre günde en fazla 0.4
ug/kg alınması önerilmektedir) etil civanın kullanımı için yazılı bir bilgi
yoktur.
Civa, özellikle yenidoğan ve anne karnındaki bebeklerin santral sinir sistemi
için toksiktir. Gebede saç ve kanda civa ölçümü yapılabilmektedir ancak bu
ölçümler bebekteki nörolojik yan etkilerle her zaman ilişkili olmamaktadır.
Özellikle birden çok dozu içeren aşı flakonlarında, bu madde yaygın olarak
bakteriyel kontaminasyonu engellemek için kullanılmaktadır. Ancak özellikle DBT
multidoz aşı flakonlarındaki thimerosal kısa süreli bakteriyel kontaminasyonları
önleyememekte, kullanılan konsantrasyonlarında ideal bir rezervatif madde olarak
görülmektedir. Aşı flokanlarının kontaminasyonu en çok flakon tıpasının
yüzeyinden gelen mikroorganizmalarla olmaktadır. Nitekim multidoz DBT uygulamasından
sonra grup A Streptokoklarda piyojenik abseler görülmüştür
Multidoz flokonlarla olan
kontaminasyonları azaltmak için şu üç yola başvurulabilir.
1. Kullanılan thimerosalın dozunun artırılması,
2. Prezarvatifin değiştirilmesi,
3. Tek doz enjeksiyonluk aşıların kullanılması.
Bununla birlikte, thimerosalın yüksek konsantrasyonlarının kullanılması, hem
sağlık açısından zararlı olabilmekte hem de aşının etkinliğini azaltmaktadır.
Ancak bu maddeden daha etkin ve güvenli başka bir prezervatif henüz yoktur. Tek doz
enjeksiyon aşıların kullanılması ise özellikle ülkemiz açısından gideri yüksek
bir durumdur.
Amerikan Pediatri Akademisi ve halk sağlığı komitesi, aşı üreticilerinin
thimerosalı prezarvatif olarak kullanmasını olabilecek en yakın zamanda durdurmasını
istemektedir. Aşıların thimerasol içeriklerine ilişkin yeni güvenirlik
çalışmalarının yapılması, bu prezarvatif maddenin yararlılığının iyice
araştırılması önerilmektedir. Bununla birlikte, zamanında aşılamanın çocuğun
sağlığına vereceği risk, 6 ayın üzerinde thimerosal içeren aşılarla
aşılanmanın getireceği bilinmeyen, kuramsal ve büyük olasılıkla küçük riskten
çok daha fazladır. Nitekim, thimerasol içeren gama globülin preparatlarının uygunsuz
olarak yüksek dozda kullanılması ile oluşan toksikasyon olguları dışında uygulanan
aşı şeması ile bu konuda toksik bir etki oluştuğuna ilişkin bir bulgu yoktur ve
aşılanma sonrası civa düzeyi ölçümü önerilmektedir. Ancak, aşılardaki
thimerosal deri döküntüleri, sensitazasyonu yapılabilmektedir.
Hemofilus influenza, DBT ve aselular DBT aşıları için;
Amerikan Pediatri Akademisi ve halk sağlığı komitesi, çocukların önerilen
aşı şemasına göre aşılanmasını önermektedir. Özellikle aşı kaynaklarının
kısıtlı olduğu durumlarda, thimerosal içerse bile uygun aşılama yapılmalıdır.
Hepatit B aşısı ve thimerosal
Sarılık aşısı uygulanırken şu üç konu göz önünde bulundurulmalıdır:
1. İlk dozun uygulanma yaşı,
2. Annenin Hbs antijeni taşıyıcısı olup olmadığı,
3. İnfantın doğum ağırlığı ve gestasyonel yaşı.
HBsAg pozitif ya da HBsAg durumu bilinmeyen annelerden doğan bebeklerin hepatit
proflaksisi önceden önerildiği biçimde yapılmalıdır. Ancak halen FDA lisansını
almış, doğumda uygulanabilecek; thimerosal içermeyen bir sarılık aşısı yoktur.
Bununla birlikte HBsAg negatif anneden bebekler için perinatal ve erken çocukluk
döneminde hepatit B enfeksiyonunun arttığına ilişkin bulgular olmadığı için,
Amerikan Pediatri Akademisi; eğer thimerosalsiz aşı bulunabilmişse bu bebeklerin
ikinci ayda aşılanmasını; eğer bulunamamışsa bu aşının altıncı aya kadar
ertelenebileceğini bildirmektedir. Böylece bebek sinir sisteminin geliştiği erken
dönemde civa ile karşılaşmayacaktır.
HBsAg negatif anneden doğan düşük doğum ağırlıklı ve prematür bebeklerin
aşılanması için 2,5 kilogramı geçmeleri ya da term gestasyonel yaşa gelmeleri
beklenilmelidir.
Annenin HBsAg durumu bilinmeden tüm yenidoğan bebeklerin aşılandığı
hastaneler için, her gebe kadının HBsAg durumun belirlenmesi, HBsAg pozitif annelerin
bebekleri için doğumdan 12 saat içinde uygun pasif ve aktif immünizasyonun yapılması
önerilmektedir. HBsAg durumu bilinmeyen anne doğum yapmışsa 12 saat içinde kan
testleri yapılıp, pozitifse bebeğin aşılanması yapılmalıdır. HBIG ise yedi gün
içinde verilmelidir.
Ancak anne HBsAg negatif olsa bile, çocukluk hepatit enfeksiyonu yönünden riskli
bölgelerde doğan bebeklere (göçmenler, Asya Pasifik adalarında yaşayanlar...) ailede
kronik HBsAg antijeni taşıyıcısı kişiler bulunan bebeklere; doğumda hepatit
aşısı yapılması önerilmektedir.
Bu konuda DSÖ de çalışmalar yapmaktadır. Thimerosal alternatifi yan etkileri
az olabilecek bir prezarvatif madde aranmakta, aşıların kombine edilip
kullanılmasıyla alınan toplam prezarvatif madde dozu azaltılmaya çalışılmaktadır.
Bu konuda üzerinde çalışılan bir çok kimyasal madde vardır (örneğin, iki
penoksietanol). Ancak henüz hiçbiri bakteriyel kontaminasyonu engellemekte thimerasol
kadar başarılı değildir. Prezarvatif maddenin değiştirilmesi, yeni bir ürünün
piyasaya konulması anlamına geldiğinden, lisans alması oldukça uzun bir süreç
olacaktır. Bununla birlikte 12 aya kadar uygulanan üç dozluk DBT, Hepatit B, ve
Hemofilus influenza aşısı içindeki civa miktarı DSÖ tarafından önerilen toksik
sınırı geçmemektedir. Ancak bazı çok balık yiyen toplumlarda bu sınır
aşılabilmektedir. Hepatit B aşılaması için gelişmekte olan ülkelerde rutin tarama
önerilmekte, ayrıca bu ülkelerde anneden bebeğe HBV geçişi çok yüksek oranda
olduğundan her bebeğin doğumdan başlayarak aşılanması önerilmektedir. Ayrıca
Dünya Sağlık Örgütü ve Unicef, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu
tartışmaya bağlı aşılama oranlarının düşmesini engellemeye çalışmaktadır.
Daha tam olarak bilinmeyen bir yan etkinin halkı paniğe düşürmesi, üreticilerin
gereksinim olan alternatif aşıların üretememesine, bu ise aşılama oranlarının daha
da düşmesine yol açacaktır.
Ülkemizde, aşılardaki bu konuda çalışma yapılmamıştır. Civaya maruz
kalmanın yaratacağı etkileri inceleyen geniş kapsamlı ve uzun süreli çalışmalara
gereksinim vardır.

Kaynaklar
1-
Keith LH, Walters DB. The national Toxicology Program's Chemical Data Compendium,
Voll-VIII. Boca Raton, FL: Lewis Publishers, Inc; 1992
2-
Lowell JA, Burgess, Shenoy S, Curci JA, Peters M, Howard TK, Mercury poisoning associated
with ligh-dose hepatitis-B immune globulin administiration after liver transplantation for
choronic hepatitis B. Liver Transpl Surg. 1996; 2: 475-478
3-
Matheson DS, Clarkson TW, Gelfand EW. Mercury toxicity (acrodynia) induced by long-term
injection of gammaglobulin. J. Pediatr 1980; 97:153-155
4-
Patrizi A, Rizzoli L, Vincenzi C, Trevisi P, Tosti A. Sentization to thimerosal in atopic
children. Contact Dermatitis 1999;40:94-97
5-
Stetler HC, Garbe PL, Dwyer DM, Facklam RR, Orenstein WA, West GR, Dudley KJ, Bloch AB,
Outbreaks of Group A Streptococcal Abscesses Following Diphtheria-Tetanus Toxoid-Pertusis
Vaccination Pediatrics 1985;75:299-303
6-
Thimerosal in Vaccines: A joint statement of the American Academy of pediatrics and the
Public Health Service. MMWR 1999;48:563-565.
|