Sinüzitler
Dr. Özcan Çakmak*, Dr. Cüneyt Yılmazer*, Dr. Haluk Yavuz*,
Dr. Tan Ergin**
* Uzm.; Başkent Ü. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Arş.
Hast. KBB Bölümü
**Doç.; Başkent Ü. Ankara Hast. KBB AD
Paranazal sinüsler herbiri değişik boyutta 4 çift olup
içlerinde bulundukları kemiğin adıyla anılırlar: Maksiller, etmoid, frontal
ve sfenoid sinüsler (Şekil 1). Paranazal sinüslerin solunum havasını
nemlendirme, mukus salgılama, kafa kemiklerini hafifletme, sesin rezonansına
katkı yapma, beyin içi ısısının izolasyonu gibi tartışmalı işlevleri vardır.
Sinüzit
sağlık kuruluşlarına yapılan başvuruların en sık nedenlerindendir ve sıklıkla
antibiyotik reçete edilen hastalıkların da başında gelmektedir. Aynı zamanda,
önemli bir morbidite kaynağı ve önemli bir ekonomik kayıp nedenidir.
Amerika'da yılda ortalama 50 milyon kişinin sinüzitten etkilendiği, 1992
yılında 73 milyon gün işgücü kaybı ve 2.4 milyar dolar tıbbi (cerrahi ve
radyolojik işlemler dışında) tedavi giderine yol açtığı ve 100.000 hastaya
sinüzit nedeniyle endoskopik sinüs cerrahisi yapıldığı bildirilmiştir.
Sınıflandırma
1-
Akut sinüzit: Ani başlayan, dört
haftadan daha kısa sürede tamamen iyileşen sinüzitlerdir. Sıklıkla viral üst
solunum yolu enfeksiyonu sonrası gelişir.
2-
Subakut sinüzit: Dört haftadan daha fazla, 12 haftadan daha az süreyle
seyreden akut rinosinüzitler için kullanılır.
3-
Yineleyen sinüzit: Bir yıl içerisinde olup herbiri 7 gün ya da daha fazla
süren, dörtten fazla atak geçirildiği durumlardır.
4-
Kronik sinüzit: 12 hafta ya da daha
fazla süren sinüzitlerdir. Kronik sinüzitlerin seyri sırasında akut ataklar
gelişebilir.
Etiyopatogenez:
Paranazal
sinüslerin burun mukozasına yakın komşuluğu dolayısıyla sinüzit ve rinit
genelde birlikte bulunur ve bazı yazarlarca sinüzit yerine rinosinüzit terimi
daha sıklıkla kullanılır. Paranazal sinüs ve burun mukozasının enfeksiyona
karşı mukosilier sistem aktivitesi, epiteldeki mukus örtüsü, mukustaki
antimikrobial ajanlar, mukustaki immünoglobulinler gibi savunma sistemleri
vardır. Özellikle mukosilier aktivitenin bozulması sinüs içerisinde sekresyon
birikimine ve enfeksiyona yol açarak sinüzit oluşumunda önemli rol oynar.
Ön
etmoid, maksiller ve frontal sinüsler orta meatusta osteomeatal kompleks
denilen bir bölgeye drene olurlar (Şekil 2).
Osteomeatal
kompleksteki darlıklar sinüzit için hazırlayıcı ortam yaratır. Etmoid sinüs
genellikle hastalığın ilk başladığı ve en çok tutulan sinüstür. Osteomeatal
komplekste tıkanıklık yapan nedenler arasında anatomik bozukluklar (septal
deviasyonlar, polipler, etmoid sinus ve orta konka varyasyonları, yabancı
cisimler, tümörler, burun yan duvar anomalileri), mukoza ödemi (viral üst
solunum yolu enfeksiyonları, alerji, hormonal bozukluklar) sayılabilir. Osteomeatal
kompleks tıkanıklığında hipoksi gelişir, mukosilier aktivite azalır, sinüste
drenaj bozulur, sekresyonlar kalınlaşır, mukus stazı oluşur. Tüm bunlara
bağlı olarak ikincil bakteriyel çoğalma için uygun bir zemin hazırlanır ve
sinüzit başlar.
Akut
sinüzitlerde en sık etkenler sırasıyla Streptokokus pnomonia, Hemofilus
influenza ve Moraxella catarhallis’tir. Kronik sinüzitlerde ise Hemofilus
influenza, Stafilakoklar ve anaeroblar önemli etkenler olarak öne çıkar. Son
yıllarda yapılan araştırmalarda, kronik sinüzitlerin önemli bir bölümünün
fungusa ikincil olduğu düşünülerek alerjik fungal sinüzit terimi ortaya
atılmıştır. Nazal polipozis, astım ve atopi varlığı, koyu mukoid sekresyon
varlığı, mukoza invazyonu olmadan sekresyonlarda fungusun gösterilmesi,
serumda fungusa özgü antikorların varlığı, tomografide sinüslerde
kalsifikasyonların izlenmesi, alerjik fungal sinüziti akla getirmelidir.
Diyabetik ve immün yetmezlikli hastalarda ise invaziv funguslar önemli bir sinüzit nedenidir.
Belirtiler
Sinüzitler
başağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ağız kokusu, öksürük, kulak
ağrısı, diş ağrısı, ateş, hyposmi-anosmi, yorgunluk, gibi belirtilere yol açabilir. Kronik
sinüzitler genellikle daha hafif belirtilerle seyreder. Belirtiler sıklıkla
gece ve sabah erken saatlerde (yatar pozisyonda paranasal ödemin artması ve
dolayısıyla mukosilier aktivitenin azalmasına bağlı olarak) daha fazladır.
Tanı
Sinüzit
tanısında KBB uzmanı tarafından yapılacak anterior rinoskopik ve nazal
endoskopik muayenenin önemli bir yeri vardır. Özellikle orta meatusta pürülan
drenajın gözlenmesi sinüzit düşündürür. Burun muayenesi, sinüzite yol açan
anatomik anomalilerin ortaya konulmasına, etkilenen sinüsün belirlenmesine,
nazal polip, tümöral oluşumlar ya da fungal enfeksiyonların saptanmasına,
alerjik durumların enfektif olaylardan ayırt edilmesine de olanak sağlar.
Ayrıca fizik incelemede yüzde ödem, dolgunluk, servikal adenopati, postnazal
akıntı, farenjit saptanabilinir.
Waters, Caldwell ve yan kafa grafisi gibi
rutin radyolojik incelemeler tanıya yardımcı yöntem olarak uzun yıllardır
kullanılmaktadır. Grafilerde maksiller, frontal ve sfenoid sinuslerin akut
enfeksiyonlarında görülecek opasifikasyon, hava-sıvı düzeyleri tanıyı
kolaylaştıracaktır.
Rutin
grafilerin farklı yorumlara açık olmaları, etmoid sinüslerin ve osteomeatal
kompleksin değerlendirilmesinde yetersiz kalmaları, kronik sinüzitli
hastalarda yararını kısıtlamaktadır. Tedaviye dirençli kronik sinüzitlerde,
cerrahi girişimi gerekebilecek hastalarda, komplikasyon varlığında, tümoral
oluşum kuşkusunda koronal ve gerekirse aksial planda çekilmiş paranazal sinüs
tomografisinden yararlanılmalıdır.
Tedavi
Pürülan
sinüzitlerin tıbbi tedavisi antibiyotik, dekonjestan, mukolitik, diğer nazal
sekresyonları temizleme yöntemleri ve gerekirse topikal steroidlerin uygun
olarak eklenilmesini içerir. Antibiyotik seçimi sıklıkla neden olan
organizmalara ve klinisyenin deneyimine göre ampirik olarak yapılır.
Akut
sinüzitlerin üçte ikisinin Streptokokus pnemönia ve Hemafilus influenza'ya
ikincil geliştiği düşünüldüğünde, öncelikle bu mikroorganizmalara etkili
olabilecek antibiyotiklerin seçimi uygun olacaktır. Bu amaçla en sık olarak
reçete edilen antibiyotikler: Amoksisilin, amoksisilin klavunat,
klaritromisin, trimetoprim/sülfamethaksole, sefuroksime, sefrozil,
lorakarbef, sefodoksim, siprofloksasin, levofloksain'dir. Penisilin,
sefaleksin, eritromisin, ve tetrasiklin sinüzitte rol oynayan major
mikroorganizmaları kapsamaz.
Bazı
toplumlarda dirence bağlı olarak amoksisilin'in etkinliğinin %70'in altına
düşmesi kullanımını sınırlamaktadır. Komplikasyonsuz sinüzitlerde antibiyotik
tedavi süresi on ile 14 gündür.
Antibiotik
tedavisine ek olarak mukozal ödemi azaltıp, sinüs osteumunun açılmasını
sağlayan dekonjestanlar topikal ya da
sistemik olarak eklenebilir. Topikal dekonjastanların uzun süre
uygulanması ribaund mukozal ödem yaparak rinitis medikamentozaya yol
açabileceğinden, 4-5 günden daha uzun kullanılmaması gerektiği unutulmamalıdır.
Koyu
sekresyonun sinüs kavitesinden uzaklaştırılması, serum fizyolojikle
fiziksel temizlikle ve gerekirse
tedaviye mukolitik ajanlar da eklenerek artırılabilir. Alerjik durumlar
dışında sekresyonları kurutucu etkileri dolayısıyla antihistaminiklerin
kullanımından kaçınmak gereklidir. Kronik sinüzit ve atopi durumlarında
topikal steroidler de tedaviye eklenebilir.
İlaç
tedavisine dirençli subakut ve kronik sinüzitlerde, yineleyen akut sinüzit
ataklarında cerrahi endikasyon ortaya çıkar. Sinüzit cerrahisinde amaç
ventilasyonun düzeltilmesi, sinüslerin drenajının ve normal işlevlerin
yeniden sağlanmasıdır. Osteomeatal komplekste tıkanıklığın düzeltilerek
patolojilerin temizlenmesi cerrahinin temelini oluşturur. Son 15-20 yıldır bu
amaçla yaygın olarak kullanıma giren endoskopik sinüs cerahisiyle %90'a
ulaşan başarılı sonuçlar sağlanabilmektedir.
Nazal
polipozis, mukosel, mukopüyosel, invaziv ya da alerjik fungal sinüzit, sinüs
tümörleri akut komplike sinüzit (subperiostal ya da orbital abse, beyin
absesi, menenjit) gibi durumlarda kesin cerrahi endikasyonu vardır. Sinüzit
komplikasyonu gelişmişse geniş spektrumlu IV antibiyotik başlanması, zaman
geçirilmeden acil cerrahi girişimi açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yaygın
bir hastalık olan sinüzitin birinci basamakta tedavisi pratisyen hekimler
tarafından yapıldıktan sonra, tedaviye dirençli olgularda hastanın bir KBB
uzmanı tarafından değerlendirilmesi uygun olacaktır.
Komplikasyonlar
Sinüzit
çok sık karşılaşılan bir hastalık olmasına karşın, etkili antibiyotiklerin ve
cerrahinin gelişmesine bağlı olarak sinüzit komplikasyonlarına ender olarak
rastlanmaktadır. Ancak, uygun tedavi edilmemiş sinüzitlerin ölümcül
komplikasyonlara yol açabileceği de unutulmamalıdır.
Sinüzit komplikasyonları 3 grupta incelenebilir:
1.
Lokal komplikasyonlar: Osteomyelit, mukosel, piyosel
2.
Orbital komplikasyonlar: İnflamatuvar ödem, orbital sellülit, subperiostal
abse, orbital abse, kavernöz sinüs trombozu
3.
İntrakranial komplikasyonlar: Beyin absesi, menenjit.

Şekil 1:

Şekil 2: Osteomeatal
kompleks anatomisi.
1.
Maksiller sinüs osteumu, 2. Frontal reses
3.
Etmoid bulla, 4. Unsinat proses, 5. Orta konka


Paranazal Sinüs BT İnceleme

Kaynaklar
1- Anon J: Report of Rhinosinusitis Task
Force Comitte Meeting. Otolaryngol Head Neck Surg 117(suppl), 1997.
2- Evans K:Diagnosis and managament of
sinusitis BMJ 309;1415-1422,1994.
3-Fergusen BJ, Mabry R: Laboratory
diagnosis. Otolaryngol Head Neck Surg 117:12-26,1997.
4- Hadley J, Schaefer S: Clinical
evaluation of rhinosinusitis. Otolaryngol Head Neck Surg 117: 8-11, 1997.
5-Hahn D, Dlefkowitz D: Annual expenses and
sources of payment for health care services. Washington, DC, National
expenditure survey research findings 14, agency for health care policy and
resarch, Publication 93-0007,1994.
6- King HC, Mabry RL: A practical Guide to
the management of nasal and sinus disorders, medical managemant of sinusitis.
119-132.1993. Thieme Medical Publishers Inc, New York.
|