Çocuklarda Tümöral Olmayan Tükrük Bezi Hastalıkları
Dr. Nuray Bayar*
*Yrd. Doç.; Kırıkkale Ü. Tıp Fak. KBB AD
Öğretim Üyesi
Kabakulak
dışındaki tükrük bezi hastalıkları,
çocukluk yaş grubunda çok sık görülmezler. Çocukluk yaş grubunda,
tıkayıcı olmayan yangısal (inflamatuvar) hastalıklar daha sık görülmektedir ve
bu grup tükrük bezi hastalıklarının üçte birini oluşturmaktadır.
Bebek
ve çocuklarda en sık görülen neoplazik patolojiler, hemangiom, lenfangiom ve
benign solid tümörlerdir. Neoplastik olmayan patolojiler ise, yangısal
lezyonlar (akut, kronik ve immünolojik hastalıklar), granülomatöz
hastalıklar, travma, doğumsal ve edinsel kistler, tükrük bezini etkileyen
sistemik ve metabolik bozukluklardır.
Tükrük
bezi patolojisi düşünülen bir çocukta öncelikle ayrıntılı bir öykü alınmalı,
daha sonra sistemik muayene ve kulak burun boğaz (KBB) muayenesi
yapılmalıdır. Hastalığın başlangıcı, süresi, yineleyici niteliklerinin olup
olmadığı, şişlik varsa yeri, duyarlılık ve deride kızarıklık olup olmadığı
araştırılmalıdır. Tükrüğün özelliğinde bir değişiklik, sistemik belirti ve
bulguların varlığı yine önemlidir. KBB incelemesinde, tükrük bezlerinin
kesinlikle iki elle muayene edilmesi gereklidir. Masajla Stenon ve Wharton
kanalı ağzına gelen tükrük salgısına bakılmalıdır.
Salgı
özelliğinde değişiklik varsa mikroskobik inceleme ve kültür ile
bakteriyolojik inceleme yapılır. Diğer yardımcı tanı yöntemleri sialografi,
bilgisayarlı tomografi (BT), ince iğne aspirasyonunun sitolojik incelemesi ve
magnetik rezonans görüntüleme (MRI) teknikleridir. Sialografi,
sialektazilerin görülmesi açısından yararlı bir tekniktir. BT, özellikle
retromandibuler bölge ve parotis kuyruğunun değerlendirilmesinde hekime yol
gösterir. MRI, özellikle parotis içi küçük lenf nodları, kist ve tümörlerin
görüntülenmesinde yardımcıdır.
Yangısal Patolojiler
1. Akut Viral Sialadenit:
Tükrük
bezini etkileyerek akut, ağrılı parotis şişliğine yol açan ve en sık görülen
viral enfeksiyon, kabakulaktır. Hastalık bir ya da iki taraflı parotis bezi
şişliği ve ağrı ile kendini belli eder.
Birlikte
ateş, kas ağrısı, başağrısı ve halsizlik görülür. Yemek yeme sırasında bezin
uyarılmasına bağlı olarak ağrı artar. Stenon ya da Wharton kanalından gelen tükrüğün niteliğinde değişiklik olmaz.
Parotis bezleri olguların %85'inde tutulur, bazen submandibuler bezler de
olaya katılabilir.
Tanı,
öykü ve klinik inceleme ile konulur. Hafif lenfositoz görülebilir. Tedavi
belirtilere yöneliktir. Özellikle bol sıvı alımı önemlidir. Komplikasyonlar
enderdir ve enfeksiyonun erken döneminde viremiye bağlı olarak gelişir.
Orşit, meningoensefalit, pankreatit ve sensorinöral işitme azlığı en sık
görülen komplikasyonlardır.
Akut
viral parotitise kabakulaktan başka, Coxsackie A, Parainfluenza 1 ve 3, ECHO
ve lenfositik choriomeningitis virusları yol açmaktadır. Ender olarak
sitomegalik inklüzyon hastalığı da tükrük bezlerini tutmaktadır.
2. Akut Süpüratif Sialadenit (ASS):
Çocukluk
çağında görülen akut bakteriyel sialadenit, alevlenme ve gerileme döngüleri
ile belirgindir. Sıklıkla parotis bezi tutulur, bazen birden fazla bez olaya
katılır. Patogenezde, tıkanıklık ya da
azalmış tükrük yapımına ikincil olarak gelişen staz rol oynar. Altta
yatan nedenler, dehidratasyon, taş oluşumu, tükrük kanallarının yapısı ile
ilgili etmenler, otoimmün hastalıklar ve doğumsal sialektazidir. Diğer
nedenler, stenon kanal ağzının ısırılmasına bağlı yineleyen travma, dişle ilgili girişimler, kırık dişlere bağlı
travmalardır.
ASS’in
belirtileri, ağrı ve bezlerde şişliktir. Bezin kanal ağzından pürülan akıntı
geldiği görülür. Akıntıdan kültür yapıldığında, en sık koagülaz (+)
Staphylococcus aureus, Streptococcus viridans ürer, daha az sıklıkla
Streptococcus pneumoniae, Escherichia coli, Bacteroides melaninogenicus ve
Streptococcus micros ürer.
Tedavi
olarak, bol sıvı alımı, bez bölgesine dışarıdan hafif masaj yapılması ve
uygun antibiyotik kullanımı gereklidir. Kültür sonuçları çıkana kadar ampirik
olarak penisilinaza dirençli
antistaphylococcal antibiyotik başlanır.
Yineleyen
ataklar duktuslarda metaplaziye yol açar. Mukus bezlerinde artış oluşur ve
daha koyu, visköz bir mukus salgılanır. Bu da tükrük stazına yol açar ve
yangıyı artırıcı rol oynar. Her atağın yakından izlenmesi ve uygun tedavisi gereklidir. Koruyucu
olarak bol sıvı alımı, kaliteli su kullanılması, bu olanaklı değil ise suyun kaynatılarak
sertlik derecesinin düşürülmesi, iyi bir ağız bakımı, yemek öncesi masaj
uygulanması, yineleme riskini azaltabilir.
3. Kronik Yineleyen Sialadenit:
Kronik
sialadenit, kabakulak dışında çocukluk çağında tükrük bezinin yangısal hastalıkları
içinde en sık görülenidir. Tüm yaş gruplarında görülebilir. Tek ya da
yineleyen süpüratif sialadenit atakları, duktal metaplaziye yol açar,
yapışkan (koyu) salgı tükrük stazına yol açar ve kalıcı olarak yangı kaynağı
olur. Fırsatçı bakterilerin kolonizasyonu, kronik yineleyen sialadenite yol
açmaktadır. Hastalık sialektazi, duktal ektazi, ilerleyici asinar
destrüksiyon ve lenfositik infiltrasyon ile belirgindir. Duktal sistemin
ilerleyici genişleme ve kese biçiminde, zaman içinde kronik tek taraflı bez
büyümesine yol açmaktadır.
Bezdeki
büyümenin tıkanıklığa bağlı olup olmadığının ayırt edilmesi gereklidir.
Çocukluk yaş grubunda, tıkanıklığa bağlı sialopati enderdir. Sialektazi,
genellikle doğumsal ya da yineleyen
yangısal patolojilere bağlıdır. Tıkanıklığa bağlı olmayan hastalıklar
grubunda, benign lenfosialopati, otoimmün tükrük bezi hastalıkları,
granülomatöz hastalıklar, alerjik patolojiler, aberan endokrinolojik ve
metabolik patolojiler rol oynar.
Tıkayıcı
sialadenit, genellikle tükrük bezi kanallarında strüktür ya da sialolitiazis
ile birlikte görülür. Strüktür; travma, yineleyen enfeksiyonlar, doğumsal
anomaliler ya da neoplazmlar
nedeniyle olabilir. Çocuklarda strüktür tedavisinde koruyucu yöntemler
uygulanır, kanalın basit genişletilmesi, orifise yakın strüktürlerde kanalın
keseleştirilmesi ve duktal rekonstrüksiyon uygulanır. Bu yöntemler işe
yaramazsa, çok gerekli olduğu durumlarda bezin çıkarılması gündeme gelir,
ancak bu zorunlu olmadıkça başvurulmayan
bir tedavi yöntemidir.
Çocukluk
çağında, sialolitiazis ender görülür. Ortalama 10 yaşlarında görülür. Erkek
çocuklarda, kızlara oranla 2-3 kat daha fazladır. Tanıda, iki elle yapılan
muayenede ele gelen kitle (taş) ve sialografi yardımcıdır.
Cerrahi
tedavide, ağız içine girilerek taş alınır. Taş, submandibuler bez
parankiminde yerleşmiş ise, bezin çıkarılması gerekebilir. Parotis taşları,
aynı şekilde stenon kanal ağzının genişletilmesi ile alınmaya çalışılır, bu
yöntemle erişilemiyorsa fasial sinirin korunmasına dikkat edilerek cerrahi
girişim yapılır. Ancak cerrahi girişimler, çocukluk yaş grubunda zorunlu
olmadıkça uygulanmaz.
Kronik
tıkanıklığa bağlı sialadenit, sıklıkla tek taraflı olup %20 hastada iki
taraflıdır. Genellikle parotis bezde görülür, bazen belirti vermez, bazen de
bezin hafif ağrılı şişliği ile belirgindir. Beze masaj yapıldığında,
koyulaşmış tükrüğün kanal ağzından atıldığı görülür. Bol sıvı alımı
önemlidir.
İmmünolojik Hastalıklar
1. Benign Lenfosialopati:
Tıkanıklığa
bağlı olmayan sialektazi vardır, genellikle tek taraflıdır. Şişlik haftalarca
sürer, daha sonra yavaş ve kendiğinden gerileme gösterir. Bu patolojinin
Mikulicz-Sjogren kompleksi ile benzer klinik ve histolojik görünümleri
vardır. Tedavide koruyucu yöntemler izlenir. Kaviter tarzda sialektazi, yineleyen
enfeksiyona neden olursa, cerrahi gerekebilir.
2. Benign Lenfoepitelyal Lezyon:
Bezin
lenforetiküler tutulumunda, asiner atrofi ve miyoepitelyal adalarda sonlanan
kanallarda değişiklikler görülür. Sicca Sendromu ve Sjogren Sendromu bu
grupta yer almaktadır. Genellikle beş yaşından sonra görülür, sıklıkla bir
bezi tutar, ender olarak diğer bağ dokusu hastalıkları ile birlikte
görülebilir. Tanı için küçük tükrük bezi biopsisi gereklidir. Özgül bir
tedavisi yoktur, belirti varsa yardımcı olunur, yoksa tedavi genellikle
gerekli değildir. Enfeksiyon olursa, akut sialadenit gibi tedavi edilir.
Sialografide kaviter değişiklik geliştiği saptanırsa cerrahi tedavi gerekir.
Hastalığın kendisi benign bir olaydır, ancak daha agresif (Sjogren Sendromu,
lenfoma gibi), patolojilerle birlikte görülme olasılığı vardır bu konuda
dikkatli olunması gereklidir.
3. Sjogren Sendromu:
Dış
salgı bezlerinin yapısının bozukluğu ve bunun sonucu olarak da xerostomi,
xeroftalmi ve keratokonjunctivitis sicca görülür. Minör tükrük bezi biopsisi
ile tanı konur. Tutulmuş olan büyük tükrük bezlerinden yapılan ince iğne
aspirasyon biopsisinde, reaktif kronik yangısal infiltrasyon vardır. Büyük ve
küçük tüm tükrük bezleri olaya katılır. Tedavi belirtilere yöneliktir.
Xerostomiye bağlı ağızdaki rahatsızlık, mukoza ülserasyonu ve diş sorunlarını
önlemek için yapay tükrük verilir ve tükrük bezi uyarılması uygulanır.
Xeroftalmi için artifisyal gözyaşı kullanılır. Sjogren sendromlu hastalarda,
bronşit, pnömoni, otitis media, pankreatit, atrofik gastrit ve non-Hodgkin
lenfoma daha sık görülür. Altta yatan başka bir bağ doku hastalığı varsa, ona
yönelik gerekli tanı ve tedavi yöntemleri uygulanır.
4. Alerjik reaksiyonlar:
Alerjik
reaksiyonlar, çocukluk yaş grubunda ani parotis büyümesine yol açabilir.
Balık ürünleri ve çilek gibi gıdalar, en sık görülen alerjenlerdir. Tanı,
ailede alerji öyküsü, özgün besinlerin diyetten çıkarılması, idiosinkrazi ve
besin seçimi sonucunda belirtilerin hızlı olarak gerilemesi ile konur.
Tükrüğün mikroskopik incelemesinde, eozinofil grupları görülebilir.
Granülomatöz Hastalıklar
Granülomatöz sialadenit
Tüberküloz,
sarkoidoz, kedi tırmığı hastalığı (cat-scratch disease), atipik
mikobakteriyel enfeksiyonlar ve aktinomikoz gibi granülomatöz hastalıklar,
çocukluk yaş grubunda ender görülür ve kronik sialadenit nedenidir. Büyük
tükrük bezlerinde, yavaş ve ağrısız büyüme görülür. Bez içinde nodüller
vardır, tükrük genellikle normaldir ve sialografide, derin duktus sistemi
normaldir.
Çocuklarda,
tükrük bezi tüberkülozu ender görülür. Genellikle parotis çevresi lenf
nodlarını tutar. Enfeksiyon kaynağı, ağız boşluğundaki bir odak, kan yolu ya
da diğer lenf nodlarıdır. Akciğer
grafisinde değişiklik olabilir ya da
olmayabilir. Deri testleri de yardımcı olmakla birlikte, özel boya ile
histopatolojik değerlendirme, tanı için gereklidir. Antitüberküloz tedaviye
başlanır. Tek olan lezyonların çıkartılması gereklidir.
Sarkoidoz,
her iki parotis bezinde yaygın şişlik ile kendini gösterir. Bazen uveo-parotid
ateş (parotis ve lakrimal bezlerin şişliği, koryoretinit, kranial sinir
tutulumu) ile birlikte olabilir. Serum protein analizi, Kweim testi ve hiler
adenopati tanıda yardımcıdır. Tükrük bezi sarkoidozu için özel bir tedavi
uygulanmaz, sistemik komplikasyonlar oluşursa steroid tedavisi gereklidir.
Kedi
tırmığı hastalığı, parotis çevresi ve üst servikal lenf nodlarını tutar.
Subfebril ateş, halsizlik ve adenopati vardır. Tutulan nodlarda genellikle
süpürasyon görülür. Analjezik verilir, süpüre olan nodlar boşaltılır.
İyileşme uzun zaman alabilir.
Servikofasial
bölgenin atipik mikobakteri enfeksiyonu, çocuklarda ender görülür. Akciğer
grafisi genellikle normal, tüberkülin testi negatif ya da hafif derecede pozitiftir. Parotis çevresi
ya da üst servikal lenf nodları
tutulur. Tedavide tutulmuş lenf nodlarının çıkarılması ve antitüberküloz
tedavi etkilidir.
Servikofasial
bölgenin aktinomikoz enfeksiyonu, genellikle tükrük bezlerini etkiler.
Enfeksiyon genelde diş çekimi ya da
oral travma sonrası gelişir. Sinüs traktı ile birlikte giden progresif
inflamasyon vardır. Kültür ve yayma yardımcıdır, sülfür granülleri vardır.
Uzun süreli penisilin tedavisi uygulanır, abse oluşmuşsa, boşaltılması
gereklidir.
Travma
Tükrük
bezleri, servikofasial bölge travmalarında olaya katılabilir. Travmalar
internal, eksternal ya da birlikte
olabilir. Stenon kanalı ve fasial sinir; Wharton kanalı ve hipoglossal sinir
travmalarda önemli bölgelerdir. Sinir travması olmuşsa, mikroskobik anastomoz
teknikleri uygulanır. Duktus zedesi, daha çok Stenon kanalında görülür, yine
cerrahi onarım gereklidir.
Doğumsal ve Edinsel Kistler
1. Konjenital kistik lezyonlar
Tükrük
bezlerinin doğumsal kistik lezyonları; dermoid kistler, brankial yarık
kistleri (tip I ve tip II), brankial pouch (poş) kistleri ve duktal
kistlerdir, genellikle parotid bölgede görülürler. Dermoid kistler, parotis
bez parankiminden gelişir. Kıl follikülleri, ter bezleri ve sebase bezlerden
oluşur; cerrahi olarak çıkarılması gereklidir.
Tip
I brankial yarık kistleri, aurikulanın arkası, konka bölgesi ya da tragusun
önüne uzanabilir. Trakt, fasial sinirle ilişkili olabilir. Tedavisi
cerrahidir. Tip II brankial yarık kistleri, dış kulak yolu ve aurikula
anomalisi oluşturarak kendini gösterir. Sinüs traktı dış kulak yolu ve orta
kulak boşluğuna uzanabilir.
Brankial
poş kistleri, ender görülür, retromandibuler bölgede yerleşmiştir, orta kulak
ve östaki tüpüne yakındır. Cerrahi tedavi gereklidir.
Doğumsal
kanal kistleri, parotis bezinin gerçek doğumsal retansiyon kistleridir.
Parotis bölgesinde ağrısız şişlik biçimindedir. Bazen enfekte olabilir,
tedavisi cerrahidir.
Akkiz kistler
Parotis
bezinin akkiz kistleri, tüm tükrük bezi kistlerinin %2-5'ini oluşturur.
Kistler yüzeyel ya da derin lobda, tek ya da çok odaklı olabilir. Akkiz
kistler, genellikle yineleyen enfeksiyonlar, neoplazmlar, benign
lenfo-epitelyal hastalık, taş, travma ya da
paraziter enfeksiyonlara ikincil olarak gelişirler. Kanal tıkanıklığı
ya da salgıların koyulaşmasına bağlı staz, kist oluşumuna yol açabilir. Olay
kronikleştiği zaman kist oluşur. Kistin salgı epitelinin işlevi ile, kistte
ilerleyici büyüme oluşur. Kist hidatik ve AIDS (Acquired immundeficiency
syndrome), parotis bezi kistlerine yol açabilir. Tedavi cerrahidir. AIDS'te
hastalığa yönelik tedaviler de sürdürülür.
Minor
tükrük bezlerinin retansiyon kistleri, damak, dil, dudak, yanak ve ağız
tabanında görülebilir. Çoğunda epitel hattı bile yoktur, yani gerçek kist
değildir. Tedavi çıkarılma ya da
marsupializasyondur. Ranula, küçük tükrük bezlerinin, ağız tabanında,
submukozal olarak yerleşmiş, milohyoid kas üzerinde lokalize olan, gerçek
retansiyon kistidir. Genellikle unilateraldir. Tedavisi cerrahidir.
Sistemik ve Metabolik Bozukluklar
Hipotiroidizm,
diabetes mellitus, pituiter-adrenal değişiklikler, çocuklarda parotis bezde
büyümeye yol açabilir. Yağlı infiltrasyon, yağlı ve fibröz atrofi, bezde
atrofi görülür, duktal elemanlar normal olabilir. Pankreasın endokrin
(diabetes mellitus) ve eksokrin (kistik fibrozis) hastalıkları, tükrük
bezinde de büyümeye yol açabilir. Submandibuler bez sıklıkla tutulur; kistik
fibrozis, parotis bezi de tutabilir. Kistik fibrozisde, salgıda potasyum,
sodyum klorür, ürik asit ve üre konsantrasyonları değişebilir. Obezite,
malnutrisyon, hiper-lipoproteinemi, portal siroz, üremi, avitaminozlar, B ve
C vitamini eksiklikleri, belirtisiz tükrük bezi büyümesine yol açabilir.

Çenealtı tükrük bezinin
tirigonum submandibulare’de görünüşü.

İki taraflı kabakulak.
Kaynaklar
1-
Kaya S. Tükrük Bezi Hastalıkları. 1. Baskı, Ankara: Güneş Kitabevi Ltd.
Şti.,1997.
2-
Rice DH.Non-neoplastic Diseases of the Salivary Glands. In: Paparella MM,
Shumrick DA, Gluckman JL and Meyerhoff Wl eds. Otolaryngology. Third ed. Vol
3, Philadelphia: W.B. Saunders Company, 1991:2089-2097.
|