Olgu Sunumu
Dr. İ. Hamit Hancı*, Dr. Figen
Gövsa**, Dr. Kemal Aktuğlu***, Dr. Fatoş Uluç****;
* Doç.; Ege Ü. Tıp Fak. Adli Tıp AD
** Doç.; Ege Ü. Tıp Fak. Anatomi AD
***Doç.; Ortopedi ve Travmatoloji AD
**** Uzm.; Ege Ü. Tıp Fak. Nükleer Tıp AD
Kemik
sintigrafisi nükleer tıp incelemeleri arasında geniş bir uygulama alanı vardır.
Kemik sintigrafisi için bir çok radyofarmasötik kullanılabilmesine karşın bugün
için en çok yeğlenenler Teknesyum 99m (Tc-99m)'e bağlanabilen fosfat bileşikleridir
(pirofosfat,polifosfat ve difosfonat bileşikleri). Bunlar içinde de yüksek
kemik/background tutulum oranı göstermeleri, kandan hızla temizlenmeleri ve in vivo
stabiliteleri nedeniyle hidroksimetilen difosfonat (HMDP) ve metilen difosfonat (MDP)
bileşikleri en çok seçilenlerdir. Fosfat bileşikleri kemiğe kimyasal absorbsiyonla
hidroksiapatit kristallerine bağlanarak ya da organik matriksde immatür kollagene doğrudan
bağlanma yoluyla lokalize olurlar. Radyofarmasötiğin kemikte tutulum oranını,
kemikdeki metabolik aktivite, kan akımı ve sempatik tonus belirler. Metabolik
aktivitenin ve kan akımının artması yanında sempatik tonusun azalması (kapillerlerin
kapanmasını önleyerek hiperemik bir etkiye neden olur) durumlarında kemikte
radyofarmasötik tutulumu artış gösterir.
Üç fazlı
kemik sintigrafisi osteomiyelit, septik artrit, avasküler nekroz, travmalar ve bazı
kemik tümörlerinin ayırıcı tanısında kullanılır. Kuşkulanılan alanın gamma
kamerası altına yerleştirilmesi ve 15-20 mCi Tc-99m MDP'nin İntravenöz enjeksiyonunu
sonrası alınan görüntüler 1. fazdır. Bu faza kan akımı ya da perfüzyon fazı
denir. Ondan sonra 5 dakika içinde alınan görüntüler 2. fazı gösterir ve kan gölü
ya da yumuşak doku fazı da denir. 2-4 saat sonra ise tüm vücut taraması biçiminde ya
da yalnızca ilgili alanın lokal planar görüntüleri elde edilir. Bu faza da geç faz
denir. Planar sintigrafiyi tamamlayıcı bir yöntem olan SPECT (Single Photon Emission
Computarized Tomography) gereken durumlarda sintigrafinin duyarlılığını arttırmada
kullanılır.
Üç fazlı
kemik sintigrafisi travmalardan sonra oluşan gizli kırıklar, periost zedelenmesi, stres
kırıkları, yumuşak doku hasarı gibi radyolojik yöntemlerle kesin sonuç alınamayan
durumlarda ve lezyonun oluş zamanı hakkında bilgi verir. Travma sonucunda yumuşak
doku, tendonlar, ligamentler ve kemik üzerindeki anormal stresse maruz kalan alanlar
sintigrafide artmış aktivite akümülasyonu gösterir.
Olgu
60 yaşında
erkek hasta trafik kazası sonrası acil kliniğe getirilerek PA akciğer ve pelvis
radyografileri çekilmiştir (Resim1).
Bu
filmlerde kırığa ilişkin herhangi bir patolojik bulgu saptanmamasına karşın
hastanın yakınmalarında bir artış görülmesi ve klinik durumunun bozulması kırık kuşkusu
uyandırmıştır. Travma sonrası 1 gün sonra kemik sintigrafisi çekilmiştir. Pelvis
odaklanarak yapılan 3 fazlı kemik sintigrafisinde, kan akımı görüntülerinde her iki
kalça eklemi bölgesinde asimetrik
perfüzyon
izlenmediği halde, 3 dakika sonra alınan kan gölü görüntüsünde sağ asetabular
çatıya uyan bölgede simetriğine oranla artmış aktivite tutuluşu dikkati çekmiştir
(Resim 2c). 3 saat sonra alınan geç statik görüntülerde sağ asetabular çatının
oldukça aktif olduğu sağ 5, 6, 7, 8 ve 9. kosta arka kollarının vertebrayla birleşim
yerinde fokal aktivite artışları izlenmesi (Resim 2c, Resim 3c) yanında sol ayak
bileği ve sol ayak başparmak eklemlerinin simetriğine oranla aktif olduğu
saptanmıştır (Resim 3d).
Sayılan
kosta lezyonlarının linearite göstermesi ve asetabular çatıdaki asimetrik aktivite
tutuluşu öyküde belirtilen travmaya bağlanmıştır. Sol ayak bileği ve baş parmak
eklemindeki aktivite artışları ise ön planda dejeneratif olayları düşündürmüştür.
Tartışma
Klinik muayene
ve radyografik incelemede gösterilemeyen aslında gerçek bir kırık olan gizli
kırıkların tanısında üç fazlı kemik sintigrafisi çok yararlı bir yöntemdir.
Sintigrafik olarak kemik iyileşmesi 3 evrede izlenir; akut (2-4 hafta), subakut (8-12
hafta) ve iyileşme evresi (12 haftadan sonra). Genel olarak kemik kırıklarının
%60-80'ni sintigrafide bir yılın sonunda normal görünüme döner. Bu nedenle klinik ve
radyolojik olarak bir bulgu vermeyen bir kırığı travma sonrası bir yıl içinde
sintigrafik olarak saptamak olanaklıdır. Bir yıldan daha uzun bir süre geçmesine karşın
sintigrafik olarak kırık bulgularının sürmesi kaynamamış kırık ya da geçikmiş
kaynama gibi komplikasyonların varlığını düşündürür. Akut travmalarda travma
sonrası kırık olgularının %80'i 24 saatte, %95'i 72 saatte, %98'i bir haftaya kadar
pozitif sintigrafik bulgu gösterir. Bu süreyi geçtiği halde sintigrafide iskelet
sisteminde bir bulgu yoksa kırık elimine edilebilir. Akut travma sonrası kırıklarda
her üç fazda da artmış kemik aktivitesi ve kan akımına bağlı olarak radyofarmasötiğin
tutuluşunda artma saptanır. İyileşmeye doğru giderken de aktivite tutumunda azalma gözlenir.
Sintigrafiyi değerlendirirken özellikle iskelet sistemi asimetrilerine, fokal anormal,
kemik dışı ve renal aktivite tutuluşlarına dikkat etmek gerekir. Yukarıda sunulan
olguda sol ayak bileği ve sol ayak başparmağındaki dejeneratif olaylara bağlı
olduğu düşünülen aktivite tutuluşları dikkati çekmiştir. Yine radyografide akut
olarak görülemeyen bazı kırıklar örneğin karpal naviküler kemik ve skafoid kemik kırıkları
sintigrafide kolaylıkla saptanır. Kostaları, kosta vertebral bileşkelerin, ellerin,
ayakların, omurganın, uzun kemiklerin diyafizlerinin araştırılmasında sintigrafiyle
daha kolaydır. Bu özelliği ile 3 yaşın altında anne baba ve bakıcıları
tarafından travmaya maruz kalan Hırpalanmış Çocuk Sendromu olgularının
değerlendirilmesinde de oldukça yararlıdır. Bu çocuklarda iskelet sistemi hasarı %
20 dolayındadır ve kırıklar genellikle birden fazladır (uzun kemikler, kafatası,
vertebra, kaburgalarda görülmektedir).
Sonuç
Travmaya maruz kalan olgularda,
özellikle direk radyogramlarda herhangi bir bulgu olmadığı halde klinik olarak
kırıktan kuşkulanıldığında sintigrafik olarak olgunun incelenmesi hem tanıyı
koymak hem de bu tanıya dayalı olarak adli raporun düzenlenmesinde son derece yararlı
olacağı düşüncesindeyiz.
Kaynaklar
1- Brill DR:
Radionuclide imaging in non-neoplastic soft tissue disorders. Semin Nucl Med 11:227-288,
1981.
2- Cantez S,
Mudun A, Ünal Seher: İskelet sistemi Görpe A, Cantez A: Pratik Nükleer Tıp, Bayda
A.Ş. 1992, pp221-242
3- Davis MA,
Jones AG: Comparison of Tc-99m labeled phosphat and phosponate agents for skeletal
imaging. Semin Nucl Med 6:19,1976.
Kemik sintigrafisinin kullanıldığı klinik durumlar:
Kemik metastazlarının saptanması,
Birincil malign ve benign kemik tümörleri,
Osteomiyelit
Septik artrit,
Metabolik kemik hastalıkları,
Kemiğin avasküler nekrozu,
Eklem hastalıkları,
Kemik iliği hastalıkları,
Kemik protezlerinin ve greftlerinin
değerlendirilmesi,
İskelet sistemi travmaları. |

Resim
1:Toraks patolojisi göstermeyen akciğer radyografisi.

Resim 2:B;
Kemik sintigrafisinde sağ 5, 6, 7, 8 ve 9. kostaların vertebrayla bileşim yerlerinde
linearite gösteren fokal artmış aktivite alanları, C; ve D;sağ asetabular çatıda
artmış aktivite tutuluşu görülmektedir.

Resim 3:B;
Kemik sintigrafisinde sağ 5., 6., 7., 8. ve 9. kostaların vertebrayla bileşim
yerlerinde linearite gösteren fokal artmış aktivite alanları, C; ve D;sağ asetabular
çatıda artmış aktivite tutuluşu görülmektedir.

Resim
4:D;Sol ayak bileği ve sol ayakbaş parmağında dejeneratif olduğu düşünülen
aktivite artışları görülmektedir. |