Dr. İbrahim Akkurt
Doç.; SSK Ankara
Meslek Hastalıkları Hastanesi Göğüs Hast.Olgu
1: (Erken tanının önemi)
D.U., Ekim-1998'de Aydın
SSK hastanesinden hastanemize sevk edilen olgu, 1962
doğumlu, erkek, sigara hiç kullanmamış. Olgunun sevk
nedeni üç aydır başlayan eforla artan dispne,
öksürük ve göğüs ağrısı yakınmaları ve
radyolojik durumunun yaptığı işle ilgisinin
düşünülmesidir. Öyküsünde sekiz yıldır
Aydın-Çine'de bir maden işletmesinde taş
kırma-öğütme-torbalama işinde çalıştığını,
aynı iş yerinde 59 kişinin çalıştığını, işyeri
hekimlerinin olduğunu, altı ayda bir tüm işçilerin
akciğer grafilerinin çekildiğini söylüyordu.
Fizik incelemesinde bulguları
normaldi, her iki hemitoraks bazal kesimlerinde
inspiratuvar raller ve ekspiratuvar ronküsler
duyuluyordu. Hemogram, biyokimya gibi rutin laboratuvar
incelemeleri normaldi. PA akciğer grafisi Resim1'de
görüldüğü gibi iki taraflı yaygın 3-10 mm çaplı
ve tüm akciğer alanlarını kapsayan, akciğerin normal
dallanmasını bozacak biçimde ve yoğunlukta granüler
ve nodüler dansite artışı
izlenmektedir. Sağda orta zonda nodüllerin birleşmeye
başladığı (kitleleşme) izlenmektedir. İlk geliş
grafisi küçük opasitelerin en ileri aşamasına
gelmiş durumda ve progressif masif fibrosisin habercisi
olan kitleleşme de gelişmiştir. Bronkoskopik incelemede endobronşiyal
patoloji saptanmadı, bronş lavajında özgün başka
patoloji görülmedi, transbronşiyal biyopside
subendotelyal fibrosis vardı. İşlevsel incelemede
solunum fonksiyonlarında restriksiyonun yerleştiği,
akciğer diffüzyon kapasitesinin azaldığı, arter kan gazlarında
hipokseminin geliştiği saptandı. Şu ana kadar söz
ettiğimiz en ileri evrenin belirtili, klinik, radyolojik
ve işlevsel tüm bulguları yerleşmiş durumdadır.
Peki bu olgu bu duruma nasıl geldi? Gelmemesi için
birincil koruma önlemlerinin
yani teknik önlemlerin alınması ortamda toz ve silika
oluşumunun önlenmesi gerekir. Olgunun iş yeri ortam
analizleri Tablo 1'de izlenebilir.
Tablo 1'de görüldüğü gibi
normalde solunabilir tozun %5'inin geçmemesi gereken
solunabilir kuvars neredeyse solunabilir tozun %50'sini
oluşturmaktadır. Hekim olarak iş yeri ortam
analizlerinin teknik ve yasal yönleri belki bizi çok
ilgilendirmiyordur. Ancak bu kişi izin verilebilir bir
toz ve kuvars ortamında çalışıyor olsa bile
silikosis-pnömokonyozlar açısından risk grubu olduğu
için radyolojik izlemi gerekir. Bu işlerde dünyada
genellikle yasal olarak iki yılda bir ya da en fazla
yılda bir radyolojik izlem zorunluluğu varken
ülkemizde bu zorunluluk altı ayda birdir. Kişinin öyküsünde bu
zorunluluğun işverence yerine getirildiğini
öğrendiğimizde çekilmiş olan bu grafileri
işyerinden isteme gereği duyduk. Sekiz yıldır
çalışmakta olan kişinin dosyasında bulunması
gereken 16 grafiden iki tanesini elde edebildik. Resim 2'de bu kişinin 1996'da yani
hastanemize gelmeden iki yıl önceki PA akciğer grafisi
görülmektedir. Resim 2'de görülen grafiyi
incelediğimizde skapulaların görülüyor olması
dışında belirgin bir kalite defektinin olmadığı
izleniyor. Bu PA Akciğer grafisi değerlendirildiğinde
özellikle her iki akciğer parankiminde üst ve orta
zonlarda, akciğerin 1/3 periferinde 3-10 mm
büyüklüklerinde opasitelerin olduğu ancak bunun
akciğerin normal parankiminin yapılarını henüz
bozmadığı görülmektedir. Bu dönemde kişide henüz herhangi bir belirti ve
klinik bulgu gelişmemiştir. Bu nedenle olsa gerek filmi
normal değerlendirilerek aynı ortamda çalışmaya
devam etmektedir.
Resim 3'de aynı kişinin 1997'de
yani hastanemize gelmeden bir yıl önceki PA akciğer
grafisi görülmektedir. Bu grafide kalite olarak
yumuşak dozda ve yine skapulaların görülmesi
dışına bir kalite defekti görülmemekte. Resim 3'de
görülen bu grafide her iki akciğer parankiminde tüm
zonlarda, periferde ve santral alanlarda da lokalize,
parankimin normal anatomisini bozmaya başlayacak
yoğunlukta yaygın 3-10 mm boyutlarında
granüler-nodüler opasiteler izlenmektedir. Bu evrede de
kişide hala belirti, klinik ve işlevsel etkilenme
olmamıştır.
Olgu 2: (Maruziyetin
erkenden sonlandırılamamasının sonucu)
H.S., 1959 doğumlu, erkek, sigara içmiyor.
10 yıldır kuvars, bentonit, profilit gibi taşların
öğütüldüğü bir kuvars değirmeninde
çalışmaktaydı. Aynı işyerinden peş peşe iki ileri
evre silikosisli olgunun hastanemize gelmesi üzerine
Eskişehir’de bulunan işyerine teknik elemanlarında bulunduğu bir
ekiple resmi işyeri gezisi yapıldı. İşyerinde
bulunan olgular çalışma süreleri ve öykü yönünden
irdelendiğinde halen en uzun süre orada ustabaşı
olarak çalışan kişi olan olgumuz hiçbir belirtisi
olmadığını söylemekteydi. Ancak bunu söylerken bile bir
dispnesi bulunduğu, konuşurken yardımcı solunum
kaslarının solunuma katıldığı, supraklaviculer
retraksiyonları, takipneik olduğu gözlenebiliyordu.
Fizik incelemede aynı bulguların bulunmasıyla birlikte
oskültasyonda yaygın inspiratuvar ve ekspiratuvar rallerin
bulunduğu duyuldu. İşyerindeki kişisel sağlık
dosyası incelendiğinde Resim 4'deki PA akciğer
grafisinin dosyada bulunduğu hayretle görüldü. Bu
grafinin çekildiği merkezde kendisinde hafif derecede
akciğerin toz hastalığının başladığı söylenmişti ancak
işten atılma korkusu ile bunu patronundan bile
sakladığını belirtiyordu. Resim 4'deki PA akciğer
grafisine baktığımızda teknik açıdan çok belirgin
bir kalite defektinin olmadığı, her iki akciğerde
tüm zonlarda yaygın granüler-nodüler dansite artışının
bulunduğu, bazallerde amfizematöz değişikliklerle
birlikte her iki üst zonda kitleleşme olduğu bunların
tahmini ikisinin çapının toplamının 5 cm'den fazla
olduğu görülmektedir. Bu akciğer grafisine sahip
olgunun çalışma koşulları Tablo 2'de
görülmektedir.
Bu olguda toz hastalığı,
silikosis geç evrede de olsa fark edilebilmiş ancak
yasal tanı konulması koşulları yerine
getirilmemiştir. Olgu ilk değerlendirmeden sonra
maluliyet oranı da hesaplanarak izlemimizde kaldı.
Yaşadığı süre içinde iki yıla yakın
antitüberküloz tedavi gördü. İki kez pnömotoraks
geçirdi, genel destekleyici tedaviler, uzun süreli
oksijen desteği gibi palyatif yöntemlere karşın
Kasım-1997'de öldüğünü öğrendik. Resim 5 tanının konulmasından
iki yıl sonraki PA akciğer grafisi olup elimizde olan
en son grafisidir. Burada artık tüm akciğer
parankiminin PMF ile kitleleşmiş kitlelere
dönüştüğü izlenmektedir.
Silikosis başta olmak
üzere pnömokonyozlarda bu gün için bilinen bir tedavi
yöntemi yoktur. Silikosis tanısı konulduğunda
kesinlikle maruziyetin sonlandırılması gerekmektedir.
İşyeri hekimliği yapan arkadaşların da sık
rastladığı gibi hastalığı nedeniyle iş
değişikliği verilen kişiler kısa sürede kendilerine
uygun işin
olmadığı söylenerek kapı dışarı edilmektedir.
Oysa dünyada, örneğin ABD'de silikosis ya da diğer
pnömokonyoz tanısı konulan işçiler ortam toz
konsantrasyonu 1 mg/m3'ün altındaki yerlerde
çalıştırılmakta ve bunlara eski yerlerinde
çalışıyormuş gibi
ödeme yapılmaktadır.
|