Güvenlik soruşturması nedeniyle ataması yapılmayan hekimler görevlerine başlatılmalıdır!

Güvenlik soruşturması nedeniyle ataması yapılamayan, ihraç edilen, hem çalışma hem de eğitim hakkı engellenen genç hekimlerin uğradığı haksızlıklar ve yaşadıkları sorunlar, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi tarafından düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.

3 Mart 2018 günü TTB’de gerçekleştirilen basın toplantısına, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB Merkez Konseyi üyeleri Prof. Dr. Funda Obuz ve Dr. Selma Güngör ile güvenlik soruşturmaları nedeniyle eğitim ve çalışma hakları ihlal edilen hekimlerden Dr. Mihriban Yıldırım, Dr. Selçuk Çelik ve Dr. Süleyman Koyuncu’nun yanı sıra “Genç Hekimler Çalışma ve Eğitim Hakları İçin Buluşuyor” çalıştayı kapsamında Ankara’da bulunan ve süreçten çeşitli şekillerde etkilenen çok sayıda genç hekim katıldı.  

En yaygın ve en kapsamlı ihlal çalışma hakkı

Basın açıklamasını okuyan Prof. Dr. Raşit Tükel, OHAL döneminde en yaygın ve en kapsamlı ihlal edilen hakkın çalışma hakkı olduğunu belirterek, OHAL uygulamasının çalışma yaşamına ilişkin en ağır sonuçlarının çalışma hakkının ve kamu görevlilerinin iş güvencelerinin ortadan kaldırılması olduğunu söyledi. Sağlık alanında kamudan ihraçlar kadar önemli olan bir konunun da güvenlik soruşturmalarının olumsuz olduğu gerekçesiyle mecburi hizmet atamalarının yapılmaması olduğunu belirten Tükel, mecburi hizmet yapmak üzere sağlık kuruluşlarına ataması yapılan çok sayıda hekimin, haklarında yapılan güvenlik soruşturması tamamlanmadığı gerekçesiyle aylarca göreve başlatılmadığını söyledi. Tükel, 300’ün üzerinde hekimin uzunca bir süredir atama beklediğini, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin açıklamalarına göre, güvenlik soruşturmasının olumsuz gelmesi nedeniyle ataması yapılmayan hekim sayısının ise 187 olduğunu bildirdi.

İşsiz hekim ordusu yaratılıyor

Güvenlik soruşturmaları ile muhalif olarak bilinen tıp öğrencilerinin hekimlik yapmalarının engellendiğini belirten Tükel, Tıp fakültesinde bir öğrenci kulübünün faaliyetlerine katılmanın güvenlik soruşturmasının olumsuz gelmesi için yeterli olabildiğine dikkat çekti. Tükel, hekimlerin atamalarının yapılmamasının aynı zamanda sağlık hizmetini de kesintiye uğrattığını, kamu yararının ihlal edildiğini vurguladı. Bu sürecin hekimlerin maaş alamamaları, sosyal güvenlik ve sağlık güvencelerinden yoksun kalmaları, uzmanlık eğitimi haklarını kaybetmeleri gibi nedenlerle giderilmesi olanaksız mağduriyetlere neden olduğunu anlatan Tükel, bu durumdaki hekimlerin özel sağlık kuruluşlarında iş bulmalarının da zorlaştığını kaydetti. Tükel, sağlık alanında giderek büyüyen bir işsizler ordusu yaratıldığına dikkat çekerken, “Kamuda çalışmanın engellenmesi sonucunda ortaya çıkan iş bulma sorunu, genç hekimlere en iyi ihtimalle ucuz işgücü olarak özel sağlık sektöründe cari ücretlerin altında çalışma seçeneği bırakmakta ve böylece bu alanda ciddi düzeyde bir emek sömürüsünün koşulları yaratılmaktadır” diye konuştu.

Talepler

Tükel, ivedilikle yerine getirilmesini bekledikleri talepleri şöyle sıraladı:

1- Devlet hizmeti yükümlülüğü kurası ile sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışmak üzere atanacak hekimlere güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yaptırılmasına ilişkin işlemlere son verilmelidir.

2- Güvenlik soruşturması devam eden hekimlerin bu işlemleri sonlandırılarak atamaları ivedilikle gerçekleştirilmelidir.

3- Güvenlik soruşturması olumsuz olduğu gerekçesiyle ataması yapılmayan hekimler, işlemleri geri alınarak ivedilikle görevlerine başlatılmalıdır.

4- Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanan, ancak güvenlik soruşturması süren ya da olumsuz gelen hekimler, uzmanlık eğitimlerine başlatılmalıdır.

Genç hekimlerden birlikte mücadele çağrısı

Basın toplantısına katılan hekimlerden Dr. Mihriban Yıldırım, psikiyatri asistanı olarak görev yapmaktayken 672 sayılı KHK ile ihraç edildiğini belirterek, asistanlığının sona ermesiyle birlikte eğitim sürecinin de sona erdiğini anlattı. Hekimlerin OHAL ve KHK’ler ile güvencesizlik kıskacına alındığını belirten Yıldırım, “Bir araya gelerek OHAL’i durdurma ve gelecek talebimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Mücadele etmekten başka yolumuz yok” diye konuştu.

Dr. Selçuk Çelik, tıp fakültesinden 8 ay önce mezun olduğunu belirterek, zorunlu hizmet kurasına girmesinden 7 ay sonra, herhangi bir yasal engel olmamasına ve gerekçe gösterilmemesine karşın çalışma hakkının engellendiğini, ancak özelde de çalışamadığını anlattı. Çelik, “Tüm genç hekimlerin TTB’ye başvurmalarını, üye olmalarını öneriyorum. Hep birlikte mücadele edeceğiz” dedi.

Dr. Süleyman Koyuncu da, YÖK’e bağlı bir üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışmaktayken ihraç edildiğini belirtirken, KHK’lar ile herkes suçluymuş algısının oluşturulduğunu söyledi.

Basın açıklaması için…