TTB-SES Şubat 2023 Depremleri 30. Ay Raporu Paylaşıldı: “Deprem Bölgesinde Yaşanan Faili Belli Bir Sosyal Cinayettir”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Şubat 2023 Depremleri 30. Ay Raporu’nu 6 Ağustos 2025 günü çevrimiçi düzenlenen basın toplantısı ile paylaştı.

Basın toplantısında ilk sözü alan TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip; TTB ve SES’in depremlerin ilk gününden itibaren başlattığı çalışmaları, dersler çıkararak geleceği planlamak amacıyla sürdürdüğünü söyledi. Binaların yönetmeliklere uygun inşa edilmemesi, denetim eksiklikleri, altyapı yetersizlikleri ve afet sırasında geciken müdahaleler nedeniyle çok ağır bir tablo ile karşı karşıya kalındığını belirten Saip, deprem sonrası yeniden inşa sürecinde de aynı yaklaşımın sürdüğünü ifade etti. Barınma, su, iletişim gibi sorunların devam ettiğini, yaşam alanlarından ziyade binalar yapıldığını, altyapıların sağlıksız oluşturulduğunu, kentlerin şantiyelere dönüştürüldüğünü, iş cinayetlerinin tırmandığını, toz ile hava kirliliğine bağlı sağlık sorunlarının arttığını ve sağlık emekçilerinin çok zor koşullar altında çalışmaya zorlandığını aktaran Saip, tüm bu bilgilere ayrıntısıyla yer veren raporun hazırlanmasına emeği geçenlere teşekkür etti.

SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, “Nasıl ki afetlerin şiddetleri toplumsal alanda yarattığı yıkımlarla ölçülüyorsa; nedenlerini de doğada değil, doğayı da etkileyen toplumsal alanın örgütlendiği kentlerde ve politikalarda aramak gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Yeniden inşa sürecinde yürütülen politikaların sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine etkilerine özel olarak değinen Karacabey; raporun ilgili bölümünde yer alan barınma, altyapı, kentsel yaşam, kamu hizmetleri, kamu yönetimi, çalışma koşulları, tayin-atama, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar, psikososyal destek, toplumsal cinsiyet başlıklarına kısa kısa değindi. Karacabey, deprem bölgesinde zor şartlar altında raporlama yaparak sorunları kamuoyu gündemine getiren TTB-SES yönetici ve aktivistlerine teşekkür etti.

Raporun sunumunu TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Kanatlı yaptı. 1999 depremlerinden bu yana afetlere hazırlık ve müdahale amacıyla toplanan astronomik paraların sermayeye aktarıldığını vurgulayarak söze başlayan Kanatlı; deprem bölgesinde yıkılan kentlerin yeniden inşa edildiğini fakat bu sürecin temel motivasyonunda yine sermaye çıkarlarının bulunduğunu kaydetti. Depremzedelerin en temel haklarından dahi mahrum bırakıldığını, bir yandan tapulu arazilere el konulurken diğer yandan zeytinliklerin ve meralıkların güvenlik güçlerinin koruduğu iş makinelerince yok edildiğini, taşocaklarının ve beton santrallerinin kent merkezlerinden kırlara kadar her alanı kuşattığını, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin büyük zarar gördüğünü, iş ve trafik cinayetlerinden kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete büyük artışlar yaşandığını, fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarının tırmandığını ifade eden Kanatlı; tüm bu yıkımın temel atma, toplu açılış, anahtar teslim törenleriyle örtülerek failin unutturulmaya çalışıldığını kaydetti. Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın “450 bin konutun anahtar teslimi” müjdesine de değinen Kanatlı, “Peki ya yıkılan ve Ocak 2025’te boşaltılan aile sağlığı merkezleri ne olacak? 450 bin konutta yaşayacağını öngördüğümüz 1,8 milyon insanın koruyucu sağlık hizmetini kim verecek? Yaşlıların ve kronik hastaların hastalık takibi, gebelerin ve lohusaların aşı ve izlemleri nerede sürdürülecek?” diye sordu.

Sunumun ardından basın toplantısına katılanların yerellere ilişkin kısa aktarımları oldu.

Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz ve Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ümit Oğur, sağlık hizmetleri sunumunda yaşanan sorunlara dair bir aktarım yaptı. Hatay’ın gerek kent merkezinde gerekse de ilçelerinde hastane, aile sağlığı merkezi, yatak, sağlık emekçisi sayılarındaki yetersizliklere dikkat çekilen aktarımlarda; depremlerin üzerinden 30 ay geçmesine karşın hem halkın sağlık hakkına erişememe hem de sağlık emekçilerinin güvenli ve güvenceli koşullarda çalışamama sorunlarının sürdüğü vurgulandı.

SES Hatay Şube Hukuk Sekreteri Zeynep Kırıkkaya sosyal hizmetlerde yaşanan sorunlardan söz ederken; çocuklar, yaşlılar ve engelliler başta olmak üzere artan sosyal destek ve bakım talebinin karşılanamadığını, bunun da kadınların bakım emeği yükünü artırdığını dile getirdi. SES Hatay Şubesi Eş Başkanı Nilgün Yeniocak ise deprem bölgesinde çocuklar, kadınlar, emekçiler ve dezavantajlı gruplar özelinde yaşanan psikososyal sorunlar ile artan toplumsal şiddet olaylarından örnekler sıraladı.

Adıyaman Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdal Yavuz, hem kentteki sağlık hizmeti sunumunda hem de sağlık emekçileri özelinde yaşanan sorunları aktarırken; Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Atilla Tekin ise özellikle intihar ve madde kullanımının arttığını belirterek intihar vakalarına ilişkin yürüttükleri çalışmadan veriler sundu.

Basın toplantısında son sözü TTB Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Akademisi Eşgüdüm Kurulu üyesi Dr. Mehmet Zencir aldı. İşçi ve trafik cinayetlerini, çocuklardaki yetersiz beslenmeyi, sonuçları uzun vadede görülecek kanser, kalp-damar, solunum yolu hastalıklarını bir bütün olarak “sosyal cinayet” kavramı etrafında değerlendirdiklerini ifade eden Zencir, “Bu kavram; sağlıklı yaşama, çalışma, barınma gereklerini ihmal eden bir faili işaret ediyor. Bu ölümlerin, gerekli önlemleri almayan ve müdahalelerde bulunmayan fail nedeniyle yaşandığını anlatıyor” dedi. Deprem bölgesindeki sorunların unutturulmak istenmesine karşı sorunları görünür kılan çalışmaların önemine işaret eden Zencir, son olarak afet yönetiminin demokratikleştirilmesi gerektiğini vurguladı: “Antidemokratik uygulamaların bu kadar baskın olmasıyla emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin afet yönetimine katkısı sınırlandırılıyor. Sözümüzü mutlaka kurmamız; yapıcı ve dönüştürücü gücümüzü ortaya koymamız gerekiyor.”

“TTB-SES Şubat 2023 Depremleri 30. Ay Raporu” için tıklayın.