Sağlık En Temel İnsan Hakkıdır

Sağlık En Temel İnsan Hakkıdır Halk Sağlıkçılardan Kamuoyuna Duyuru Aşağıda imzası bulunan biz halk sağlıkçılar, 2 Kasım 2003 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdiğimiz toplantıdaki saptamalarımızı kamuoyu ile paylaşmayı bir görev biliyoruz:
  1. 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde temel bir insan hakkı olarak tanımlanan “sağlık hizmeti alma hakkı”, günümüzde yalnızca parası olanın yararlanabileceği bir hizmet biçimine dönüştürülmektedir.
  2. Genel Sağlık Sigortası uygulaması ile nüfusumuzun çalışan kesimlerine prim adı altında sağlık vergisi getirilmek istenmektedir. Bugün için az da olsa ödeme yapmadan ulaşabildikleri sağlık hizmetlerine bundan sonra ödeyecekleri sağlık sigortası primine ek olarak ceplerinden de harcama yaparak ulaşabileceklerdir. Bu durumda ülkemizde sağlık hizmetine ulaşamayanların oranı ve buna bağlı olarak da hastalıklar ve ölümler artacaktır.
  3. Oysa, Türkiye’nin kaynakları sağlık hizmetlerinin tamamını bütün yurttaşlarına parasız olarak sunmak için yeterlidir. Döner sermaye uygulamaları hem hizmet sunumu hem de ücretlendirme modeli olmaktan çıkarılmalı ve kaldırılmalıdır. Genel bütçe zenginliklerin, faiz ve rantın vergilendirilmesini öncelemeli ve sağlık harcamalarının yegâne kaynağı olmalıdır.
  4. Bu ülkenin yurttaşları, bu ülkede var olan bütün sağlık hizmetlerine gereksinim duyduklarında eşit ve parasız olarak ulasabilmelidirler.
  5. Sağlık hizmetlerinin sunumu ve finansmanı bir bütün olarak yürütülmeli, kişiye ve çevreye yönelik koruyucu hizmetler birbirinden ayrılmamalı; ayakta tanı ve tedavi hizmetleri ile kişiye ve çevreye yönelik koruyucu hizmetler tek bir çat altında insanların yasadıkları yerlerde sunulmalıdır.
  6. Sağlık kurumları arasında sevk sistemi kurulmalı, birinci basamak güçlendirilmeli, acil durumlar haricinde hastanelere ancak birinci basamaktan sevkle gidilebilmelidir.
  7. Bütün sağlık çalışanları tek iste tam-süre istihdam edilmelidir.
  8. Aile hekimliği modeli ile, 1. Basamak sağlık hizmetleri sunumu çağdaş, toplumsal içeriğinden arındırılıp kişiselleştirilmek ve paralı hale dönüştürülmek istenmektedir.
  9. Türkiye’de 3 Kasım seçimlerinden itibaren yasamakta olduklarımız 20 yılı askın bir süredir dünyada geri kalmış ülkelerin yasamakta olduklarına büyük benzerlik göstermektedir. Kaynaklar kimin lehine dağıtılıyorsa, o tarafın talepleri doğrultusunda isleyen bir model olan piyasa ekonomisinin yerleştirilmesi için yoğun çaba harcanmaktadır. Kamusal harcamaların fazla olduğu, israfa dayandığı, ülke kaynaklarının bu yolla heder edildiği saptamalarının ardından kamusal mülkiyetlerin özele devredilmesi, kamusal hizmet sunumlarının önce katkı payları uygulamasıyla tümden paralı hale getirilmesi hedeflenmektedir.
  10. Sanayi, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi alanlarda gerçekleştirilmiş olan bu uygulamalar sonucunda söz konusu ülkelerde okullaşma oranının azaldığı, ulusal gelirin düştüğü, evsizlerin arttığı, toplumların sağlık düzeylerinin 20-30 yıl öncesine döndüğünü görmekteyiz. Ülkemizde de bugün için AKP hükümeti tarafından sağlık sektörü basta olmak üzere tamamlanmak istenen kamu kaynaklarının talanı ile yoksullar daha fazla yoksullaşacak kırsal alanda kente göre, gecekondularda kent merkezlerine göre açlık, ölümler artacaktır.
Bunların gerçekleşmemesi Türkiye’de yalnızca bir niyet sorunudur. Hükümeti, ülke kaynaklarını emperyalistlerin çıkarı için savaşa, işbirlikçileri için sermayeye ayırmak yerine halkımız için kullanmaya çağırıyoruz.