Düzce İli Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Değerlendirmesi

Ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi ve iyileştirilmesi için yapılan her türlü iyi niyetli girişimi saygıyla karşılıyoruz. Bu düşünceyle Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan sağlıkta dönüşüm programını irdelemek ve pilot uygulama ile ilgili giri- şimleri yerinde gözlemek amacıyla, Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Halk Sağlığı Anabilim Dalları temsilcileri olarak kısa bir ziyaret yapmış bulunmaktayız. Bu ziyaretimiz sırasında gösterdikleri ilgi, konukseverlik ve açık yüreklilikle yaptıkları açıklamalar nedeniyle başta Düzce İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, Bolu Düzce Tabip Odası Üyeleri ve görüştüğümüz tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ederiz. Kısa gezimizde edindiğimiz gözlemlerimiz ve görüşlerimizi Sağlık Bakanlığı yetkilileri, meslektaşlarımız ve kamuoyu ile paylaşmayı bir görev olarak kabul etmekteyiz. Gözlem ve saptamalarımız şunlardır:
  1. Uygulama öncesi hazırlıklar, uygulamaya yönelik değerlendirmeler yetersiz, plansız ve bilimsellikten uzaktır.
  2. Düzce’de aile hekimliği uygulamasına geçilmesinin gerekçeleri tatmin edici değildir.
  3. Aile hekimliği pilot uygulaması başarısız olsa bile ülke genelinde yaygınlaştırılacağının vurgulanması kaygı vericidir.
  4. Koruyucu hizmetler önceliğini yitirmiştir. Birlikte verilmesi gereken toplumsal hizmetlerin ayrı birimlerce yürütülmesi planlanmıştır. Örneğin, bulaşıcı bir hastalık ile karşılaşılması durumunda aile hekimlerinin sorumluluğu yalnızca bildirim ile sınırlıdır.
  5. Toplumsal ölçekte programlı bir gebe, loğusa, bebek ve çocuk izlemi ve bağışıklama hizmeti gözlenmemiştir.
  6. Koruyucu hizmetlerin alanda sürdürülmesinden vazgeçilmiş, hizmet sadece başvuranlar veya çağrıldığında gelenler ile sınırlandırılmıştır.
  7. Hizmet kapsamındaki nüfusun tespitinde muhtarlık kayıtlarına ve bireysel başvurulara güvenilmektedir ve olası mevsimsel değişimlere (mevsimlik işçi, turizm, vb.) karşı planlı bir hazırlık gözlenmemektedir.
  8. Rekabetin hizmet kalitesini arttıracağı düşünülmüş ve planlanmıştır, ancak uygulamalar hekim dışı personelin kayıt dışı çalıştırılması, hekimler arasında özellikle ortak harcamalar ile ilgili tartışmalar ve yoğun ekonomik çıkar hesapları gibi kaygı verici sonuçlara yol açmıştır.
  9. Sosyalleştirmenin temel insan gücünü oluşturan “ekip” kavramı parçalanmış, çok yönlü ekibin yerini “iki kişiden oluşan” yeni bir ekip almıştır. Bu durum ileride önemli bir işsizlik sorunu yaşanabileceğinin habercisidir. Sözleşmeli statüde çalışma, sosyal güvenlik haklarını ortadan kaldırmıştır.
  10. Aile hekimliğinde görev almayan personelin gözden çıkarıldığı ve yoğun ücret eşitsizliklerine maruz bırakıldığı gözlenmiştir. Bu eşitsizlikler çalışma barışına kalıcı zarar verecektir.
  11. Kayıtlar ve önemli bir sorun olarak görülmektedir. Kayıtlar ile ilgili yeni bir sistematik yoktur. Kayıtlarla ilgili sorunlara bilgisayar vb. teknoloji ile yanıt verilmeye çalışılmaktadır. Aile hekimleri ve aile sağlığı elamanları kayıtların niçin yapıldığı ve ne işe yaradığı konusunda tatmin edici bilgiden uzaktır.
  12. Planlanan gezici hizmetlerin yetersiz kaldığı ve sadece tedavi edici hizmetlerle sınırlı gerçekleşebildiği belirtilmiştir.
  13. Toplum Sağlığı Merkezleri her türlü sorunda görevlendirilebilecek yedek kuvvetler olarak algılanmaktadır. Toplum Sağlığı Merkezleri daha düşük ücretle çalışan, daha mutsuz ve daha terk edilmiş sağlık çalışanları ile hizmet sunmaktadır. Bu merkezler, aile hekimliğini tercih etmeyen personelin daha düşük ücretle depolandığı birimler halindedir.
  14. Aile Hekimleri ve diğer aile sağlığı elemanları, yıllardır süregelen düşük ücretlerin artmış olmasını olumlu bulmakta ve memnuniyetle karşılamakta, ancak bu uygulamanın uzun süreli olmayacağını düşünmekte ve gelecekleri ile ilgili kaygı duymaktadır.
  15. Uygulamanın olmazsa olmazı olarak nitelenen ve belirtilen sevk zinciri (hastaların aile hekiminden sevk almadan hastanelere başvuramaması) yaşama geçirilmemiş ve Sağlık Müdürlüğü tarafından gerekli bulunmadığı ifade edilmiştir.
  16. Uygulamaların tüm aşamalarında görev alan sağlık çalışanları, hekim dışı personelin gözardı edildiğini vurgulamıştır. Bu durum, ekip ruhuna önemli oranda zarar vermektedir.
  17. Hizmeti kullananlar, yeni uygulamalarla yaşanan değişimlerin çok farkında olmamakla beraber, hep aynı hekimle iletişim kurmalarını olumlu olarak değerlendirmektedir.
  18. Aile hekimlerinin çalışma ortamına yönelik olanaklarında önemli bir değişim gözlenmemiştir. Çoğu yerde yalnızca “Sağlık Ocağı” tabelalarının yerine “Aile Sağlığı Merkezi” tabelasının koyulduğu gözlenmiştir. „
  19. Düzce’de yürütülen uygulamalar, ülke genelinde yaygınlaştırılması planlanan modelin prim toplanması, hizmetin toplanan primler ile finanse edilmesi ve sevk zinciri gibi unsurlarından yoksundur. Bu yönüyle uygulamalar “pilot”, hatta “pre-pilot” uygulama niteliğinden uzaktır ve dolayısıyla da uygulamalardan elde edilecek sonuçların ülkesel ölçekte yaygınlaştırma öncesinde fikir vermesi bilimsel olarak olası değildir.
  20. Görüşülen hekimlerin ifadelerine göre, ilaç harcamaları yaklaşık %40-50 artmıştır. Hükümet, Düzce’de ortaya çıkan sağlık hizmetlerindeki maliyet artışlarını açıklamalı ve hesabını vermelidir.
  21. Aile hekimliği uygulamalarında uygun ve doğru tıbbi teknoloji kullanımı sadece çalışanlar arası rekabete bırakılmıştır. Tıbbi teknolojinin doğru bir eğitim verilmeden kullanılabilme olanağı bütçenin verimsiz kullanılmasına yol açabileceği gibi hasta ve genelde toplum sağlığı açısından istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Bizler, Halk Sağlıkçılar olarak; aile hekimliği pilot uygulaması ile,
  • Ülke kaynaklarının etkin biçimde kullanılmadığını,
  • Kamuya ait kurum ve donanımın yasal düzenlemesi belirsiz bir biçimde özel kullanıma sunulduğunu,
  • Tedavi edici hizmetlerin öncelenerek koruyucu hizmetlerin ikinci plana itildiğini,
  • Ülkemiz insanını olumsuz etkileyecek uygulamalara geri dö- nüşümsüz zararlara yol açmadan son verilmesi gerektiğini,
  • Amacın yeni bir model getirmek değil, var olan tüm modellerin yok edilerek yüksek kar amaçlı bir karmaşa ortamı – Düzce’de çalışan bir hekimin deyişiyle “kara düzen”- yaratmak olduğunu DÜŞÜNÜYOR,
  • Düzce’de ülkemizin diğer bölgelerine oranla daha iyi altyapı olanaklarına sahip olan sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinin tahrip edilmesi anlamına gelen uygulamalara harcanan paranın çok daha azıyla sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinde güncelleme ve iyileştirme sağlanabileceğine,
  • Var olduğu söylenen kaynakların sonu belirsiz bir macera yerine var olan sistemin desteklenmesi ve geliştirilmesinde kullanılmasının daha akılcı ve etkin olduğuna İNANIYOR VE TALEP EDİYORUZ.
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Halk Sağlığı Anabilim Dalları Temsilcileri