Kadınların İnsan Hakları

İnsan Hakları Günü, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 1948 yılında kabul edildiği gün olan 10 Aralık’ta kutlanmaktadır. Kadınlar ve kız çocukları cinsiyetçi engellemeler nedeniyle en temel insan haklarına ulaşamadıkları için “kadın hakları” kavramı ortaya çıkmıştır. Kadın hakları, kadınların erkeklerle eşit biçimde sahip olduğu sosyoekonomik, siyasal ve yasal hakların tamamına verilen isimdir.

İnsan hakları söylemindeki soyut “insan”, tarihsel olarak Fransız Devrimi’nde okunan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde hak sahibi olarak söz edilen burjuva sınıfından beyaz erkek insandır. Olympe de Gouges bu duruma başkaldırıp, 1791 yılında Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayımlar. Erkek egemenliğinin tüm eşitsizlik biçimlerinin kaynağı olduğunu düşünen Gouges, fikirleri nedeniyle 1793'te giyotinle idam edilir. 1792’de Mary Wollstonecraft Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi adlı kitabını Fransız Devrimi’nin “eşitlik, özgürlük, kardeşlik” düşüncelerinden esinlenerek kaleme alır. “Lütuf değil eşitlik, sadaka değil adalet” talebi bugün de geçerliliğini koruyor.

19. ve 20. yüzyıl başlarında yükselen feminist hareketin birinci dalgası kadınların siyasal temsil (oy kullanma) haklarında eşitlik ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini öne çıkarır. 1960’larda yükselen feminizmin ikinci dalgası ise “özel olan politiktir” ilkesiyle kadınların ev içindeki cinsiyet rolleri nedeniyle yaşadıkları ezici ve sömürücü ilişkilere odaklanır. Tecavüz bir “insanlık suçu” değil, erkeklik suçu olarak tanımlanır. Kadına yönelik şiddet suçlarında failin adı konulduktan, “erkek şiddeti” olarak politikleştirildikten sonra sıra yasal kazanımlara gelebilir. Kadınların insan hakları ve cinsiyet eşitliği çeşitli uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınır. Yine de savaşta cinsel şiddetin, savaş suçu olarak uluslararası hukukta kabul edilmesi 1998, yürürlüğe girmesi 2002 yılını bulur. Kadınların insan oldukları için değil, kadın oldukları için öldürülmesinin günümüzde hız kesmeden devam etmesi, çok boyutlu bir hak mücadelesini zorunlu kılıyor. Son yıllarda küresel kadın hareketi, insan hakları söyleminin yeniden formüle edilmesi ve kadınları etkileyen adaletsizliklere kör kalmamak için bakım etiği gibi farklı etik çerçevelerle desteklenmesi gerektiğini öne sürüyor.

Kadınların, yasada tanınan cinsel sağlık ve doğurganlık hakları ile ekonomik haklarından özgürce yararlanabilmek için dahi mücadele etmeleri gerekiyor. Bu yüzden kadın eylemlerinin önemli bir kısmını yürürlükteki yasaların etkin uygulanması talebiyle yapılan çeşitli kampanyalar oluşturuyor. Öte yandan görüyoruz ki kadınların ve LGBTİ+’ların zorlu mücadelelerle kazanılmış hakları her zaman geri alınmaya çalışılabilir. 2000’li yıllardan bu yana dünyada etkili hale gelen toplumsal cinsiyet karşıtı hareketler; toplumsal cinsiyet eşitliğine, doğurganlık haklarına, okullarda verilen cinsellik eğitimlerine, üniversitelerdeki toplumsal cinsiyet çalışmalarına karşı çıkıyor, LGBTİ+’ları hedef gösteriyor. Özünde uluslararası bir insan hakları sözleşmesi olan, Türkiye’nin 2011’de ilk imzacı ülke olduğu, 2014’te yürürlüğe giren Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) 20 Mart 2021’de bir gece yarısı kararnamesi ile feshedildi. Ancak TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun dahil olduğu İstanbul Sözleşmesi Yaşatır Kampanyası da gösterdi ki kadınların mücadelesi daha bitmedi.

Biliyoruz ki haklarını bilmek kadınları güçlendirir. Öyleyse bir kez daha üzerinden geçelim:

Kadınların insan hakları

Evlilikle ilgili: İstediği kişiyle evlenme hakkı, eşit miras hakkı, evlilik içinde cinsel birleşmeyi reddetme hakkı, şiddete maruz kalmama hakkı, kendi malına sahip olma hakkı, kumayı reddetme hakkı, resmi nikah hakkı vardır.

Boşanmayla ilgili: Ev tutarak ayrı yaşama hakkı, boşanmak için mahkemeye başvurma hakkı, çocuklarının velayetini alma hakkı, nafaka alma hakkı, kendi malını beraberinde götürme hakkı vardır.

Bedensel haklar: Kendi cinselliğini bir zorlama olmadan özgür seçimleri doğrultusunda mutlu ve zarar görmeden sürdürebilme hakkı, doğurganlığıyla ilgili seçim yapabilme hakkı, cinsel mahremiyet hakkı, cinsel haz hakkı, kapsamlı cinsellik eğitimi ve cinsel sağlık hizmeti alma hakkı, sağlıklı yaşama hakkı, kadının bedeninin yalnızca kendine ait olması hakkı vardır.

Kamu yaşamındaki haklar: İstediği zaman partnerden izni almadan istediği işte çalışma hakkı, eşit ücret hakkı, eşit eğitim hakkı, kendi istediği partiye oy verme hakkı, siyasi partiye katılma hakkı, ev kadını veya tarımda aile işçisi olarak çalışsa bile sigortalı olma hakkı, dini yaşama katılma ya da katılmama hakkı vardır.

Ekonomik haklar: beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel gereksinimlerin karşılanabildiği insani bir yaşam düzeyine sahip olmakla ilgilidir; meslek sahibi olma, gelir kazanılan insana yakışır bir işte çalışma, sosyal güvenceye sahip olma hakkı vardır.

Erkek egemenliğiyle mücadeleyi tarihsel bağlamına oturtmak, kadınlara basacakları sağlam bir zemin sağlar. Öyleyse uzun hak mücadelelerinin bazı dönüm noktalarını da unutmayalım:

Türkiye’de Cumhuriyet kurulmadan önce 1908’de Nisaiyyun (feminizm) akımı; basında yer alma, dernekleşme, eğitim hamlesi ve meslek edinme ile başlar. Nezihe Muhiddin’in kuruluşuna önderlik ettiği Kadınlar Halk Fırkası’nı kurma girişimleri ve Kadınlar Dünyası gibi birçok dergi ile kadın hareketi yükselir. 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kız ve erkek çocuklarına eşit haklarla eğitim olanağı sağlanır. 1933 yılında seçme, 5 Aralık 1934’te seçilme hakkı kazanılır. Ayrıca 1935’ten itibaren 5 Aralık günü, Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanmaya başlanır. Aynı yılda kadınlar milletvekili olarak ilk kez TBMM’ye ayak basar. 1990’lı yıllarda üniversitelerin kadın araştırmaları merkezlerinde yapılan çalışmalar, Türkiye’de kadın haklarıyla ilgili bu değişimlerin “yukarıdan” gelmediğini, kadınların da hak mücadeleleri yürüttüğünü ve bunun siyasete yansıdığını gösterir.

BM tarafından 1975 yılının Uluslararası Kadın Yılı ilan edilmesiyle birlikte ilk Dünya Kadın Konferansı Meksika’da toplanır. 1975-85 yıllarının Kadınların On Yılı olması ve her beş yılda bir eylem planları ile gerçekleşen ve gerçekleşmeyen ilerlemeyi izleme toplantılarının yapılması kararlaştırılır. 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olması 1910 yılında önerilip, BM tarafından 1977’de Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilir. 1979 yılında Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) imzaya açılır. BM’nin 1981 yılında yürürlüğe koyduğu CEDAW’ı Türkiye 1985’te imzalayıp onaylar. 1985’te Kenya, Nairobi’de gerçekleşen üçüncü konferansta ilk kez LGBTİ+ hakları bir BM resmi toplantısının gündemine girer ve kadınlara karşı şiddet gizlenmesi değil hedef alınması gereken bir alan olarak belirlenir. 1993 yılında Viyana’da düzenlenen BM İnsan Hakları Dünya Konferansı’nda ortaya çıkan “Kadın hakları, insan haklarıdır!” söyleminden hareketle aynı yıl Türkiye’de bağımsız bir kadın örgütlenmesi olan Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği kurulur. 1995 yılında Pekin’de toplanan Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nın sonunda 189 üye devletin imzasıyla, Türkiye’nin de çekincesiz kabul ettiği Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı açıklanır. 1990’lardan itibaren Türkiye’de toplumsal cinsiyet araştırmalarına giderek daha fazla alan açılır, kadın kotası, cam tavan, pozitif ayrımcılık gibi kadınların haklarına erişimini artıran kavramsal tartışmalar yaygınlaşır.

Türkiye’de 1980’li yıllarda yükselen kadın hareketi 17 Mayıs 1987’de Dayağa Karşı Dayanışma Kampanyasını Yoğurtçu Parkı’nda gerçekleştirilen bir yürüyüşle başlatır. 1989’da “Bedenimiz Bizimdir! Cinsel Tacize Hayır!” - Mor İğne Kampanyası yapılır. 1990’da “Bütün Kadınlar 438’e Karşı” kampanyası ile ilk yasal kazanım, tecavüz suçu seks işçisine karşı işlendiğinde faile ceza indirimi getiren yasa maddesinin kaldırılması olur. Ayrıca 1990’da kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan Medeni Kanun’un 159. maddesi de iptal edilir. 1993’te Medeni Kanun değişikliği için yüz bin imza TBMM’ye iletilir.

1990 yılından itibaren yürütülen “bekaret kontrolü” uygulamalarına karşı kampanyalar etkili olur ve 1998’de idari yasak getirilir. 2005’te yürürlüğe giren TCK 287. madde ile kadınları zorla genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi yapan kişilere hapis cezası getirilir. Ev İçi Şiddete Karşı Koruma Emri Yasası talebiyle yapılan kampanyanın sonucunda 1998’de 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun kabul edilir. 2001’de erkeklerin evlilik kurumu içindeki üstünlüklerine son veren ve aileyi kadın ile erkek arasındaki eşitlik temeline dayalı bir ortaklık olarak tanımlayan yeni Medeni Kanun kabul edilir. Çok sayıda kadın grubu tarafından yürütülen bu çalışmaların toplantılar, basın ve faks kampanyaları, açıklama ve bildiriler, Meclis ziyaretleri, birebir temaslar gibi birçok ayağı bulunur. 2001’de ayrıca Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu kurulur.

2003-2004 yıllarında toplumsal cinsiyet eşitliğini benimseyen bir TCK reformu için geniş çaplı bir kampanya yürütülür. Bağımsız kadın örgütlerinin oluşturduğu TCK Kadın Platformu’nun çabalarıyla cinsel ve bedensel haklar güvence altına alınır: Evlilik içi tecavüzün suç olarak düzenlenmesi, evli/bekar, iffetli/iffetsiz gibi cinsiyetçi ayrımcı ifadelerin kaldırılması, “namus” ve töre cinayeti adı altında ceza indirimi uygulamalarını engelleyen tedbirler getirilmesi, işyerinde cinsel tacizin suç olarak tanımlanması gibi… Anayasa’nın 10. maddesine “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” sözleri eklenir. 2011’de Şiddete Son Kampanyası’nı yürüten 236 kadın örgütü bir yıl boyunca çalışır ve 2012’de 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girer.

2012’de yasal olduğu halde fiilen erişilemeyen doğurganlık sağlığıyla ilgili haklarına ülkenin her yerinde sahip çıkan, TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun da dahil olduğu 40’tan fazla kadın örgütünün katılımıyla Kürtaj Haktır Karar Kadınların Platformu oluşturulur. Çeşitli illerde geniş katılımlı yürüyüşler, oturma eylemleri, uluslararası dayanışmayı da içeren çeşitli etkinlikler gerçekleştirilir.

2016’da TCK 103 Kadın Platformu Kampanyası yürütülür. Çocuk cinsel istismarıyla ilgili verilecek cezalarda, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin dile getirdiği tüm itirazlara rağmen 12 yaş kademelendirilmesi getirilir ve 12 yaş altı cinsel istismar suçlarına verilen cezalar artırılır. Evlilik halinde istismarcıya af getirilmesini öngören bir tasarı kadın örgütlerinin ve kamuoyunun tepkisi sonucu geri çekilir.

2017’de kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen, müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisi veren Nüfus Hizmetleri Kanunu yasalaşır. 2018’de çocuk cinsel istismarına yönelik cezaların artırılmasını ve kimyasal kastrasyon gibi yöntemlerin kullanılmasını öneren tasarıya karşı TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun da dahil olduğu 160’tan fazla kadın ve LGBTİ+ örgütü bir bildiri yayımlar ve tasarıyla ilgili görüşmeler ertelenir. 2019’da 200’e yakın kadın ve LGBTİ+ örgütünden oluşan Nafaka Hakkı Kadın Platformu kurulur. Kadınların yoksulluk nafakası ile ilgili Medeni Kanun’da yapılması planlanan yasa değişikliğinin ertelenmesi sağlanır.

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun bileşeni olduğu Eşitlik İçin Kadın Platformu ve 1000 kadar kadın kuruluşundan oluşan 12 kadın ağı ve platformu tarafından, dünya çapında kadınların karşılaştığı ayrımcılık, şiddet, ekonomik zorluk ve insan hakları ihlallerine dikkat çekmek için 2020 Kadın Hakları Deklarasyonu yayınlanır.

Dünyada sağlık çalışanlarının yüzde 70’ini kadınlar oluştururken bugün “Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizim!”, “Emek Bizim Söz Bizim” deyip ses çıkardığımızda birlikte daha da güçlü olabiliriz.

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu

 

Özlem Şendeniz, Kadın Hakları, Feminist Bellek, 19.1.2021 (https://feministbellek.org/kadin-haklari-2/)

Gülnur Acar Savran, Partriyarka, Feminist Bellek, 5.1.2021 (https://feministbellek.org/patriyarka/)

Esra Aşan, Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Hareketler, Feminist Bellek, 8.11.2021 (https://feministbellek.org/toplumsal-cinsiyet-karsiti-hareketler/)

Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği, Kadının İnsan Hakları. Erişim tarihi: 6.12.2021 (https://kadinininsanhaklari.org/kadinin-insan-haklari/)

Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği, Savunuculuk, Dönüm Noktaları. Erişim tarihi: 6.12.2021 (https://kadinininsanhaklari.org/savunuculuk/donum-noktalari/)

Yaprak Zihnioğlu, Notlar: Kadınlık cereyanı ve Nezihe Muhiddin, 10.2.2021 (https://catlakzemin.com/notlar-kadinlik-cereyani-ve-nezihe-muhiddin/)

2020 Kadın Hakları Deklarasyonu. Erişim tarihi: 6.12.2021 (https://www.ttb.org.tr/kollar/_kadinhekim/haber_goster.php?Guid=b9c67e7e-388a-11eb-82f5-db9559fde996)

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, İnsan Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Her Zamankinden Fazla İhtiyacımız Var. Erişim tarihi: 6.12.2021 (https://www.ttb.org.tr/kollar/_kadinhekim/haber_goster.php?Guid=c48042ce-3acd-11eb-82f5-db9559fde996)