Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Etmeye Devam Ediyoruz!

Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla yazılı bir basın açıklaması yaptı.

24.11.2011

 BASIN AÇIKLAMASI

 25 Kasım 2011’de

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Etmeye Devam Ediyoruz!

Bugün 25 Kasım 2011, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü. Dominik Cumhuriyeti’ndeki diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kadının (Mirabel Kardeşler) tecavüz edilerek vahşice öldürülmesinden 51 yıl sonra, kadınlar öldürülmeye devam ediyorlar.

Bugün hala kadınların dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyacı var. İl Emniyet Müdürlükleri ve savcılıkların resmi kayıtlarına göre, 2011’nin ilk altı aylık bölümünde 26 binden fazla kadın cinayet, yaralama, saldırı, tehdit eylemlerinin mağduru oldu. Bu yıl düzenlenen Antalya Kadın Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde, Türkiye’de 2005’ten bu yana yaklaşık 4 bin kadının öldürüldüğü vurgulandı.

Kadına yönelik şiddet artıyor çünkü “kadın” giderek yalnızlaştırılıyor, toplum desteğinden ve kaynaklarından mahrum ediliyor. İstihdam, sağlık ve sosyal güvenlik konularıyla ilgili devlet politikaları kadını erkeğe daha bağımlı kılma çabası içinde ve bağımsız olduğu iddia edilen mahkemelerde kadına yönelik şiddet girişimleri erkeğin affedilmesiyle sonuçlanıyor.

Hep söylüyoruz: Kadına yönelik şiddet ve tecavüz; erkeklerin, kadınların emeklerini ve bedenlerini denetlemesinin araçlarından biridir.

Biz kadınlar evde, sokakta, iş yerinde taciz, tecavüz ve şiddete uğruyoruz ve katillerimiz çoğu zaman yakınlarımız, ailedeki erkekler oluyor. Sonuç ise değişmiyor. Erkek devlet bütün kurumlarıyla erkek katili kolluyor. Başbakan ve AKP milletvekilleri bize en az üç çocuk doğurmamız ve evde oturmamız gerektiğini öğütler, eşit olmadığımızı söylerlerken, bizi sadece annelik üzerinden tanımlarken, şiddete daha da açık hale getiriyorlar.

 

Biz kadın hekimler de sistematik erkek şiddetinden nasibimizi almaya devam ediyoruz. TTB’ye yapılan başvurular göz önüne alındığında son bir yılda meydana gelen 34 şiddet olgusunda 12 kadın hekimin fiziksel şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Oysa gerçek rakamların bu sayının çok üstünde olduğunu, suçlular ceza almadıkları için, kadın meslektaşlarımızın çoğunun korunmaları sağlanmadığı ve devam edecek bir şiddetten çekindikleri için başvuruda bulunmadıklarını çok iyi biliyoruz.

 

Türkiye’de kadınlar, meslekleri ve yaşları ne olursa olsun şiddete uğramaya devam ediyorlar.

 

N.Ç. davasında yerel mahkeme tecavüzcülere 15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak suçundan ceza verilmesini yeterli buldu ve Yargıtay da bu inanılmaz kararı onadı. Ülkemizde sadece egemenlerin muhaliflerine baskı aracı haline gelmiş olan yargı, bu kararla bir çocuğun kendisine tecavüz edilmesi için rızası olduğunu varsayıyor ve kanunen reşit olmayan bu çocuğun rızasını da hukuken kabul etmiş oluyor. 


Medya kadınlarla ilgili haberleri; erkekleri kollayıcı, kadın cinayetleri ve cinsel şiddeti meşrulaştırıcı ve magazinleştirici bir dille yapıyor. Öldürülmüş kadınların haberleri ve fotoğrafları pornografik bir dille sunulurken, kadınları istismar etmeyi sürdürüyor.

Translara ve eşcinsellere yönelik nefret cinayetleri artarak devam ederken katilleri kollayan “haksız tahrik” indirimi istisnasız uygulanıyor.

Bu yıl da devlet, erkek egemen zihniyeti aşındıracak, kadının beden ve emek sömürüsünün önüne geçecek, kadına yönelik fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetin hızını kesecek  hiçbir önlem almadı. Kadınları sistematik erkek şiddetinden korumak için güvenli sığınaklar açılmadı.

Bilinmelidir ki biz kadın hekimler olarak bedenimize istedikleri gibi müdahale etmeyi kendilerinde hak gören, taciz ve tecavüzü meşru kılan erkek egemen sisteme karşı evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, savaşta hiçbir kadın şiddete uğramayana, öldürülmeyene dek mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

Türk Tabipleri Birliği

Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu