28 Nisan, İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü İlan Edilmelidir

1996 yılında sendikalar iş kazaları ve meslek hastalıklarından ölenleri anmak, bu alandaki aksaklıklara dikkat çekmek için, tüm dünyada 28 Nisan’ı anma günü olarak ilan ettiler. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise, 2003’ten itibaren 28 Nisan’ı Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü olarak ilan etmiş ve her yıl farklı bir temayı ön plana çıkararak, iş kazaları ve meslek hastalıklarından hayatını kaybedenleri anmaya başlamıştır. Bu yılın teması “olumlu bir güvenlik ve sağlık kültürü yaratmada katılım ve sosyal diyalogun önemi” olarak belirlenmiştir.

Bu noktada 28 Nisan’a dikkat çekmek istiyoruz. 1970’te ABD’nin en büyük işçi sendikaları federasyonu 28 Nisan’ı çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler için “anma günü” ilan etti. 1985’te Kanada Sendikalar Konfederasyonu 28 Nisan’ı tek taraflı olarak “ulusal yas günü” ilan etti. 1991’de Kanada Devleti 28 Nisan’ı resmi “yas günü” ilan etti. Sonraki yıllarda ise birçok ülkede “yas günü” olarak kabul edilmiştir.

28 Nisan ülkemizde de “İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü” ilan edilmelidir.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Alanı Kamusal Bir Anlayışla Düzenlenmelidir!

Güvenceli çalışma hakkı, temel insan haklarından biri olup, yaşam ve sağlık hakkı ile doğrudan ilişkilidir. Sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalışma, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmesine olanak sağlar. Çalışma yaşamındaki olumsuz sağlık koşullarının göstergesi meslek hastalıkları, güvenlik sorunlarının göstergesi ise iş kazaları olarak karşımıza çıkar. Ne yazık ki her yıl dünyada işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yetersizliği veya yokluğu nedeniyle 300 milyona yakın iş kazası yaşanmakta, 200 milyon civarında meslek hastalığı vakası görülmekte ve bunların sonucu olarak iki milyondan fazla işçi iş cinayetlerine kurban gitmektedir. Ülkemizde de işçi sağlığı ve güvenliği açısından olumsuz bir tablo söz konusudur; sadece 2022 yılının ilk üç ayında 347 işçi yaşamını kaybetmiştir. ILO tarafından, dünyada çalışma ortam ve koşullarının düzeltilmesi ve insan onuruna yakışır iş anlayışının belirleyici ilke olarak kabul edilmesine karşın, bu hedefe ulaşılmasının çok uzak olduğu görülmektedir. 

Bu olumsuz koşullar göz önüne alındığında, çalışanın tam bir iyilik hali ancak kamusal bir anlayışla oluşturulacak sosyal politikalar temelinde yaygın ve etkili işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile sağlanabilir. Yaşamakta olduğumuz pandemi süreci var olan sorunları daha da derinleştirmiş ve kamusal yaklaşımın gerekliliğini bir kez daha açıklıkla ortaya koymuştur. 

2012 yılında başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) olmak üzere emek ve meslek örgütleri gibi konunun bileşenlerinin uyarıları ve katkıları dikkate alınmadan, büyük iddialarla çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası da işçi sağlığı alanının kamusallaştırılmasına katkı koymamıştır. Sermayenin örgütlerinin her türlü taleplerinin dikkate alındığı bu yasa ile bu alanın piyasaya açılmasının yasal zemini oluşturulmuştur. OSGB’ler vasıtasıyla işyeri hekimlerinin ve diğer işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSG) emekçilerinin emeği piyasalaştırılmış, iş güvencesi ortadan kaldırılmış, emek sömürüsü katmerlenmiş ve İSG hizmetleri üretim alanının dışına çıkarılmıştır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın onuncu yılında meslek hastalıkları ve iş cinayetleri artarak devam etmiştir. Meslek hastalıklarının tanı prosedürleri meslek hastalıklarının tespit edilmesini önlemektedir. COVID-19’a dair illiyet bağını kanıtlama yükümlüğünün emekçilerin sırtına yüklenmiş olması, meslek hastalığı tespiti yapılabilmesini tamamen sermayenin ve devletin insafına bırakmıştır. COVID-19, sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işçiler için ise iş kazası olarak kabul edilmesinin önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, işçileri temsil eden birlikler, sendikalar, meslek oda ve birlikleri ve üniversiteler ile birlikte, kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

Pandemi döneminde kaybettiğimiz yüzlerce hekim ve sağlık emekçisini, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden tüm işçileri saygıyla anıyor, yaşayanlar için işçi sağlığı mücadelesini büyütme kararlılığımızı ilan ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu