İsrail Ordusunun Filistin’de Sağlık Hizmetlerini Hedef Alan Saldırıları Uluslararası Hukukun Açık İhlalidir

İsrail ordusunun on yıllardır uluslararası kamuoyunun gözleri önünde Filistin halkına yönelik soykırım düzeyine varan katliamları, Filistin'deki sağlık tesislerine ve sağlık emekçilerine yönelik süren saldırıları olanca yoğunluğuyla devam etmektedir.

7 Ekim 2023 tarihinden itibaren İsrail silahlı kuvvetleri tarafından yapılan saldırılar sonucunda on binlerce sivilin yanı sıra, Birleşmiş Milletler’in (BM) açıklamalarına göre binin üzerinde sağlık emekçisi katledilmiştir.

Bu süreçte Gazze’deki Vefa Yaşlı Bakım Merkezi ve El-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıların ardından son olarak 23 Mart 2025 günü Filistin Kızılayı'na ait ambulans konvoyunun hedef alınması sonucu 15 sağlık emekçisi yaşamını yitirmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’un açıklamasına göre; sadece 2023 yılında sağlık hizmetlerine yönelik 1.520 saldırı kaydedilmiş, bu saldırılarda en az 750 hasta ve sağlık emekçisi hayatını kaybetmiş, en az 1.250 kişi yaralanmıştır. Ghebreyesus, çatışma ortamlarında sağlık hizmetlerine yönelik saldırıların “yeni bir gerçeklik” haline gelmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulamıştır.

1956 yılında Küba’nın başkenti Havana’da kabul edilen, son olarak 2012 yılında Tayland’ın başkenti Bangkok’ta güncellenen Dünya Tabipleri Birliği Silahlı Çatışma Dönemlerine İlişkin Kuralları’na göre, sağlık çalışanlarının tıbbi bakım sunması hiçbir koşulda engellenemez. Sağlık emekçilerine ve tesislerine yönelik saldırılar, uluslararası hukukun ve insan haklarının açık ihlalidir. Özellikle çatışma bölgelerinde sağlık hizmetlerinin korunması; 1949 Cenevre Sözleşmesi, 1907 La Haye Kuralları ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 25. maddesi ile güvence altına alınmıştır.

Sağlık kurumlarının ve emekçilerinin hedef alınamayacağı, silahlı çatışmalar hukukunun da en eski ve başlıca kurallarındandır. 1864 Cenevre Sözleşmesi’nde yaralılar ve hastalar, sağlık personelleri, sağlık tesisleri, sağlık birimleri ve sağlık amaçlı taşıma araçları koruma altına alınmıştır. 1949 yılında BM tarafından kabul edilen Cenevre Sözleşmeleri’nin Ek 1 Numaralı Protokolü’ne göre de; askeri veya sivil fark etmeksizin sağlık personelleri, sağlık birimleri ve sağlık amaçlı taşıma hizmetleri bir bütün olarak “sağlık hizmetleri” şeklinde ifade edilir ve silahlı çatışmalar sırasında mutlaka korunmalıdır.

Nitekim silahlı çatışmalar hukukunda sağlık hizmetlerinin korunması kuralı, İsrail ordusunun Aralık 2008-Ocak 2009 döneminde düzenlediği Gazze saldırılarında da gündeme gelmiştir. Bu saldırılarda İsrail ordusunun yaralılara müdahale etmek isteyen görevlilere engel olarak, Al-Quds Hastanesi başta olmak üzere hastaneleri ve sağlık emekçilerini hedef alarak yaptığı ihlaller BM İnsan Hakları Komisyonu’nda kabul edilen Goldstone Raporu ile tespit edilmiştir.

Özetle; sağlık hizmetlerine yönelik saldırılar uluslararası hukukun ihlalidir. Bu ihlaller, söz konusu fiilleri işleyen veya fillerde payı olan devletlerin ve/veya gerçek kişilerin cezai sorumluluğunu doğurur. Evrensel hakların korunabilmesi için bu ihlallerle mücadele etmek, fiilleri soruşturmak, sorumluları yargılamak uluslararası hukuk açısından bir zorunluluktur.

Türk Tabipleri Birliği olarak; temel insani değerleri, evrensel insan haklarını, sağlık emekçilerinin ve kurumlarının çatışma ortamlarındaki dokunulmazlıklarını hedef alan saldırıları kınıyor, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kamuoyunu bu vahşetin ve trajedinin derhal son bulması için göreve çağırıyoruz.

Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi