İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına Dair Yükümlülükleri İhlal Eden Anlayış Son Bulmalıdır

Son dönemlerde insan hakları savunucularına yönelik baskılarda kaygı verici bir artış yaşanmaktadır. Başta Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi olmak üzere, insan hakları savunuculuğunu güvence altına alan uluslararası sözleşme ve belgelere karşın Türkiye’de insan hakları savunucuları, ihlallerinin önlenmesi ve insan haklarına yönelik saygının korunup geliştirilmesi adına yürüttükleri çalışmalar nedeniyle kolluk baskısına, yargısal ve idari tacizlere, tehdit, hedef gösterme ve misillemelere maruz kalmaktadırlar.

Bunun en son örneği bu sabah İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin basılması, Yönetim Kurulu Genel Sekreteri’nin gözaltına alınması ve şube evrakına el konmasıdır. Son dönemde İHD Eş Genel Başkanı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) Kurucular Kurulu üyesi Öztürk Türkdoğan hakkında ardı ardına açılan davaları da bu baskılara örnek olarak anmak gerekmektedir.

Bu tacizler, keyfilik, hukuk dışılık ve açılan davalar insan hakları alanına yönelik saldırılarla bir bütün olarak kolluk faaliyetinin ve hukukun siyasal iktidar tarafından nasıl bir baskı aracına dönüştürüldüğünün açık bir ifadesidir.

Ancak bilinmelidir ki, Türkiye’de insan hakları mücadelesi verenler, bu taciz ve baskılara hiçbir şekilde boyun eğmeyecektir. Siyasal iktidar, başta BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme ve belgelerde belirtilen insan hakları savunucularının korunmasıyla ilgili tüm yükümlülükleri ihlalinden bir an önce vazgeçmelidir.

Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi