AHEK Deprem Bölgesinde Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin İlk Hafta Değerlendirme Toplantısı Notları

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerden etkilenen bölgelerde depremzede halkın sağlık durumu, birinci basamak sağlık hizmetleri başta olmak üzere sağlık hizmetlerini değerlendirmek, bölgede hizmet veren sağlık çalışanlarının durumunu değerlendirmek, yapılabilecekleri ve çözüm önerilerini dile getirmek üzere 12 Şubat 2023 tarihinde geniş katılımlı çevrimiçi toplantı yapıldı.

Toplantıya başta deprem bölgelerinde bulunan, bir kısmı depremzede de olan bir kısmı ise  gönüllü olarak bölgeye sağlık hizmeti sunmak için gitmiş aile hekimi arkadaşlar olmak üzere birçok ilden 63 aile hekimi katıldı.

Deprem bölgesinde hizmet veren arkadaşlar internet bağlantı problemleri, dış mekanda havanın soğuk olmasına rağmen ve bölgede acil hizmeti sunarken verdikleri molalarda katıldı; kimi arkadaşlarımız ise koşullar nedeniyle hiç bağlanamadı.

Deprem bölgelerinde olan arkadaşlarımızla mümkün olduğunca iletişimde bulunup, durum elverdikçe düzenli görüşmeler yapılmasına, anlık değişen koşulların değerlendirilip adımların buna göre atılması ortak görüş olarak benimsendi.

Özellikle Adıyaman, Hatay gibi sağlık kuruluşlarının da kullanılamaz hale geldiği illerde birinci basamak sağlık hizmetlerinin tekrar kurulmasının çok emek gerektirdiği, yetkililerin tutumlarının organizasyonda yaşanılan sıkıntıların bölgedeki aynı zamanda depremzede olan arkadaşlarda tükenmişlik duygusunu körükler nitelikte olduğu, bu durumun ancak örgütlü mücadele ile aşılacağı vurgusu öne çıktı.

Toplantıya bölgede olan arkadaşların yaşadıkları sıkıntıları paylaşmasıyla başlandı.

Malatya Doğanşehir'e İstanbul'dan ilk gönüllü grubunda giden aile hekimi arkadaşımız Adana'ya uçakla geldikten sonra organizasyonun olmaması nedeniyle uzunca süre havaalanında bekledikten sonra bulunduğu yere geldiğini; hastanenin deprem nedeniyle hasarlı olduğunu ve artçı sallantıların da olması nedeniyle yıkılma tehlikesi olduğundan hastane önünde iki çadırın kurulup hizmet verildiğini; riskli olmasına rağmen hastanenin içinden taşıyarak çıkardıkları buzdolabı, tıbbi malzeme, ilaç gibi malzemelerle çadırları düzenleyip muayeneye başladıklarını; bu çadırlarda ellerinde ki aşıları tetanos ve kızamık gibi yapmaya çalıştıklarını; depremzedelerin halen sokaklarda arabaları içerisinde yattığını;
hem depremzedelerde hem de sağlık çalışanlarında binaya girme fobilerinin yaşandığını; havanın çok soğuk ve hijyen koşullarının kötü olması nedeniyle pnömoni, gastroenterit ve diğer bulaşıcı hastalıkların başladığını; bu nedenle sahra çadırları ve konteynerların düzenlenerek özellikle birinci basamak hizmetlerinin verilmesi gerektiğini; özellikle aşıların bölgeye dağıtılarak aşılamanın acilen yapılmasının şart olduğunu; gebe, bebek ve kronik hastalıkları olan hastaların takiplerinin yapılması gerektiğini; konteynerların iyi düzenlenirse bu hizmetin başlamasında çözüm olabileceğini aktardı.

Adıyaman’dan kendisi de depremzede olan Dr. İsmail Tosun aşılamaları yapabilmek için kullandığı GSM operatöründen sabit IP numarası aldığını; bu IP numarasını müdürlüğe bildirip sonra cep telefonundan USS bilgilerini çekerek aşılama durumuna bakıp barkod okutarak aşı yaptığını; Adıyaman’da çoğunlukla binaların yerle bir olduğunu; pek çok aile hekimi ve sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini; ASM’lerin çoğunluğunun büyük hasar gördüğünü ve gerekli incelemeler yapılmadan kullanılamayacağını; depremzedelerin çadırda ve dışarıda yaşadığını; bir ASM bahçesinde İstanbul ve Diyarbakır tabip odaları ile sahra çadırlarının kurulduğunu; muayene ve kronik hastalık ilaçlarının temin edildiğini; yine kendi çabalarıyla temin ettikleri tetanos, kızamık gibi aşıları yaptıklarını; yeterli olmasa da poliklinik hizmetleri, dahiliye ve pediatri muayeneleri yapıldığını ama her bir ASM yakınlarına konteyner getirilip öyle hizmet verilmesi gerektiğini; ısınmanın ve tuvaletlerin olmadığını; çadırların ancak bugün geldiğini ama koordinasyonun olmadığını; yiyecek, bez, giyecek ihtiyacından çok iç çamaşırı ve hijyenik paketlerin daha çok ihtiyaç olduğunu; mekan-emek gücü-poliklinik hizmetleri üzerinden organize olunması gerektiğini; birinci basamak sağlık hizmetlerinde mekanlar, mekanların temizliği ve hizmetin devamını sağlamanın önemli olduğunu; koordinasyonun mutlaka yereldeki arkadaşlar ile gönüllü hekimler arasında iletişimi sistematik olarak kol ve TTB üzerinden kurmak gerektiğini aktardı.

Diyarbakır’dan bağlanan Dr.Celal Canpolat diğer illerdeki kadar ağır yıkım olmadığını ama yıllardır dile getirilen apartman altı ASM’lerde hasarlar yaşandığını; bu nedenle apartman altlarına açılan ASM’lerin kullanılamadığını; bu dönem bittikten sonra bu konuda daha çok söz söylemek ve ses duyurmak gerektiğini ifade etti.

Gaziantep’ten katılan Dr. Mecit Nehir hasarsız olan ASM’lerde çalışma baskısı olduğunu; İslahiye ve Nurhak’ta yıkımın büyük olduğunu; bu nedenle ancak çadır kentlerde birinci basamak sağlık hizmeti verileceğini; henüz çadır kentlerin de kurulamadığını ve il dışına çok göç olduğunu iletti.

Şanlıurfa’dan yapılan aktarımda şehrin çoğunun göç ettiği; ASM’lerin çoğunun çalıştığı ancak deprem denetimlerinin yapılması için müracaat edildiği; özel binalardaki ASM’lerin güvensiz olduğu düşünüldüğünden açmak istenmediği kaydedildi.

Adana’dan bağlanan Dr. Erhan Özeren kendilerine defin nöbeti görevinin verildiğini; riskler konusunda ilçe sağlık müdürlüklerini uyardıklarını; afet bölgesinde dönüşümlü çalışıp çalışma sürelerinin zamanla uzatılması gerektiğini ilettiklerini; afet durumları ile ilgili kısa eğitimler planlanması gerektiğini; hizmet alanı ve kalacak yerlerin konteynır olması gerektiğini; mobil tuvaletlerin geldiğini ancak bunların temizliğinin organize edilmesi gerektiğini; olası kızamık salgınına ve uyuz vakalarındaki artışa dikkat etmek gerektiğini belirtti.

Toplantının devamında TTB Aile Hekimliği Kolu deprem bölgesinden iletilen duruma ilişkin bilgileri ve acil yapılması gerekenleri paylaştı.

Birinci Basamak Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin Kurulması İçin İvedilikle Yapılması Gerekenler

6 Şubat 2023 depremi sonrası kolumuz üyeleri  hızlıca deprem bölgesine ulaşmış; ilkyardım,  arama ve kurtarma çalışmalarına katılmış; bölgede birinci basamağın durumunu yerinde gözlemleyip bölgede çalışan aile hekimleri ile birlikte değerlendirmiştir.

Depremin yoğun olarak etkilediği Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da birinci basamak sağlık kurumları yıkılmış ya da ağır hasar görmüş olduğu için çalışamaz haldedir. Depremin yıkıcı etkisinden daha az zarar gören Adana, Diyarbakır, Gaziantep (Islahiye ve Nurdağı hariç) ve Şanlıurfa illerinde ise güvenlik endişesi nedeniyle büyük bir göç gerçekleşmiş hem hastalar hem de sağlık çalışanları binalara güvenemez durumdadır. Artçı sarsıntılar halen devam etmektedir.

Depremin ilk haftası geçmiş; artık sahada koruyucu sağlık uygulamaları, bulaşıcı hastalıkların önlenmesi, süreğen rahatsızlıkları olanların takibi ve gündelik sağlık sorunlarının yerinde karşılanması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Deprem sonrası ilk günlerde olduğu gibi bu dönemde de birinci basamak ve aile hekimliğine önemli görevler düşmektedir. Önümüzde aylarca sürecek bir deprem sonrası süreç vardır. Bu kapsamda kolumuz tarafından aşağıda yaptığımız önerilerin ivedilikle hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

Mekan sorunu

Bölgede tüm sağlık kurumlarının hasar tespiti tabip odalarımızdan temsilcilerin de yer aldığı, TMMOB tarafından desteklenen ekiplerce incelenerek yapılmalıdır. Hafif, orta ya da ağır hasarlı binalar yerine yurttaşlarımızın güvenle hizmet alabileceği, içine girmekten endişe durmayacağı prefabrik aile sağlığı merkezleri hızla kurulmalıdır.

Bölgede görev yapacak gönüllü sağlık çalışanlarının konaklama sorunu hemen giderilmelidir.

Sağlık emek gücünün korunması

Bu zorlu süreçte en önemli kaynağımız insanlarımız ve çalışanlarımızdır. Depremden etkilenen tüm sağlık çalışanlarının travma sonrası sağlık durumları değerlendirilmeli ve nekahat süreçlerinde gerekli desteği almalı çalışmaya zorlanmamalıdırlar. Depremden etkilenen meslektaşlarımızın göreve dönüş süreçleri TTB önerileri doğrultusunda gerçekleşmelidir.

Depremden etkilenen çalışanlardan ücret, performans, teşvik vb. kesintiler yapılmamalıdır. Tedavi süreçlerinde hastanede yatan ya da raporlu aile hekimlerinin sözleşme feshi söz konusu olmamalıdır.

Bölgeye gönüllü gelen hekimlerin kayıtlı nüfuslarının koruyucu sağlık gereksinimleri ihmal edilmemeli, gönüllü çalışanların yerine ilçe sağlık müdürlüklerinden gerekli destek sağlanmalı, hak kaybına uğramamaları gözetilmelidir.

Göç alan bölgelerde artacak iş yükü için çalışanlar desteklenmelidir.

İlaç ve aşı temini

Deprem bölgesinde etkilenen nüfusun sürekli tedavileri için gerekli ilaçların temini devam etmeli, ilerleyen aylarda SGK geri ödeme sorunları yaşanmamalıdır.

Tüberküloz hastalarının doğrudan gözlem tedavileri aksamış durumdadır. Bulaşıcılığın önlenmesi için bu hafta içinde doğrudan gözlem tedavileri başlamalıdır.

Ülkemizin deprem öncesi kızamık salgını riski ile karşı karşıya olduğu unutulmamalıdır. Bölgede aşılama faaliyetlerine hızla geçilmelidir.

Aşıların uygulanması ve eksik aşıların tespiti için Aşıla uygulamasına GBP kapsamındaki aşılar eklenmeli ya da mobil cihaz ile aşı girişi yapılabilmelidir. TC kimlik numarası ile aşı takvimi kontrolü yapılmalı ve uygulanan aşılar USS’ye gönderilmelidir.

Bölgeden göç eden çok sayıda yurttaşımıza gittikleri bölgelerde aile sağlığı merkezlerinde aşılarını olabilecekleri SMS, kamu spotu, sosyal medya aracılığı ile duyurulmalıdır.

Göç edilen bölgelerdeki aile hekimleri aşı lojistik sorunu yaşamamalıdır. Artacak iş yükü ve bölgeye gidenler nedeniyle olacak işgücü kaybı telafi edilmelidir. Özellikle göç alan illerde eksik birimlere görevlendirme yapılmalıdır.

Deprem sonrası köylere halen erişim sorunları vardır. Mobil bölgelerin sağlık hizmetlerinin planlanması için ilçe sağlık müdürlüklerinden araç ve ekipman sağlanmalıdır.

Sağlık hizmet sunum adreslerinin duyurulması

Bölgede kalan ya da göç eden yurttaşlarımızın sağlık hizmeti alacağı noktalar hızla duyurulmalıdır. Sağlık ihtiyaçları ertelenmiş ve yeni sağlık sorunları eklenmiş olan yurttaşlarımız gönüllü ve kamu tarafından sunulan sağlık noktaları olduğu bilgisi ve güvencesine sahip olmalıdır.

Tüm bu sorunların depreme hazırlıksız olmamız ve çalışır durumda olması gereken sağlık kurumlarının yıkılması nedeniyle ortaya çıktığı unutulmamalıdır. TTB Aile Hekimliği Kolu olarak yıllardır dile getirdiğimiz depreme karşı güvenli kamu binası talebimizin hayatiyeti bir kez daha karşımıza çıkmıştır. Başta İstanbul ve Marmara bölgesi olmak üzere yakın dönem deprem riski yüksek bölgelerde şimdiden deprem tedbirleri alınmalıdır.

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu