Sağlık Hizmetlerini Ticarileştiren Anlayış Acilleri Acil Nöbetleri Aile Hekimlerini Çökertiyor!

Ülkemiz, iş güvencesi olmadan, güvenliksiz ortamlarda, örgütsüz ve ucuz işgücü olarak çalıştırılan taşeron işçilerin, iş cinayetlerinde her gün birer birer yaşamını yitirdiği bir ülke haline geldi.

En son olarak Somada benzer taşeronlaştırma politikalarının sonucunda yaşamını yitiren 301 maden işçisinin ölümü yüreklerimizde unutulmaz bir acı bıraktı.

Acillerdeki çalışma ortamının da kapasitesinin üstünde, güvenliksiz ve uzun süreli çalışma bakımından madenlerdeki çalışma koşullarından bir farkı olmadığını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Bu çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle sağlık çalışanları hastalarına nitelikli sağlık hizmeti sunamamaktadır. Bu durum sağlık çalışanlarını mutsuz etmekte, tükenmişliğe yol açmakta ve mesleklerini sürdürmelerini zorlaştırmaktadır.

Sağlık çalışanlarının da iş cinayetlerinden payına düşeni aldığına üzülerek tanık olmaktayız. Daha 15 gün önce 20.05.2014 tarihinde Erzurum Yakutiye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde taşeron işçi olarak çalışan laboratuar teknisyeni Recep Tepe arkadaşımız laboratuardaki görevi sırasında kendisine bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsüne bağlı enfeksiyon nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Somadaki maden işçilerinin ölümü gibi bu sağlıkçı arkadaşımızın ölümü de bir iş cinayetidir ve güvenliksiz çalışma ortamının ürünüdür.

Aile Hekimliğine geçilirken ne yazık ki, hastanelerin Acil servislerinde çalışan hekimlerin özlük hakları ihmal edilmiş, geriye gitmiştir.

Acil servislerde çalışan hekim sayısının yetersizliğine karşın, kışkırtılmış sağlık hizmeti talebinin ürünü olarak 76 milyon insanın yaşadığı Türkiye'de acil başvuru sayısı 90 milyona ulaşmıştır. Nüfusu bu denli aşan acil servis başvurusuna başka bir ülkede rastlanmamaktadır.

Bu talebi karşılamaya zorlanan Acil servis çalışanlarının mağduriyeti büyüktür. Bu abartılı başvuruların sonucunda acil servisler sağlıkçılara yönelik şiddet olaylarının en sık yaşandığı birimler haline gelmiştir.

Sağlık Bakanlığının resmi açıklamalarına göre acil servislere yapılan hasta başvurularının %70i acil olmayan vakalardan oluşmaktadır. Acil servislerde çalışan hekim sayısını arttıramayan iktidar acil nöbetlerini uzman hekimlere tutturarak olayı çözmeye çalışmış, buna rağmen talep karşılanamayınca çıkarılan kanun ve genelgeler ile Aile Hekimleri de acil servislerde çalışmaya zorlanmıştır.

Oysa taşıma suyla değirmen dönmez. Acil servislerde yaşanan sıkıntının sorumlusu ne acil servis hekimleri ne uzman hekimler ne de aile hekimleridir. Sorunun kaynağında piyasacı "Sağlıkta Dönüşüm" politikaları vardır.

Sağlık çalışanlarına yönelik hastane acillerinde yaşanan şiddet olaylarındaki artış ve güvenliksiz ortamlarda çalışmanın getirdiği ölümler bizleri kaygılandırmakta, mesleğimizden soğutmaktadır.

Sağlık hizmeti talebini körükleyerek uyguladıkları sağlık politikaları ile acil servisleri gün be gün işlevsiz hale getirenler, bu birimlerde, deneyim kazanmış acil hekimi yerine diğer branşlardan Uzman hekimleri ve Aile Sağlığı Merkezlerinde birinci basamakta yetkinleşmiş acil deneyimi olmayan sağlık çalışanlarını görevlendirerek işi hepten içinden çıkılmaz hale getirmiştir.

Toplum, kızamık, suçiçeği, çocuk felci gibi aşılarla önlenebilir salgın hastalıkların tehditi altında iken; şeker, yüksek tansiyon, astım, obezite, kanser gibi kronik hastalıkların toplumda görülme sıklığı her geçen gün artarken, birincil görevi koruyucu ve önleyici sağlık hizmeti sunmak olan ASM çalışanlarının hastane acillerinde ve 112 istasyonlarında, semt polikliniklerinde ayda en az sekiz saat zorunlu nöbetle görevlendirilmesi sağlık hizmetlerinin iyi yönetilemediğinin açık göstergesi değil midir?

Acil nöbet görevlendirmelerinin dayandırıldığı yasa, evrensel hukuk normlarına ve çalışma ilkelerine uygun değildir. Yasanın iptali için Anayasa Mahkemesinde dava açılmasına rağmen, mahkeme kararı beklenmeksizin nöbet listelerinin bir çırpıda hazırlanıp uygulamaya konulması da kabul edilemez bir durumdur.

ASM çalışanları çocuk felci virüsüne karşı toplum sağlığını koruyacak aşı kampanyalarını canla başla yürütürken ihtiyaç olmamasına rağmen birçok hastanenin acil servislerinde, semt polikliniklerinde ve 112 istasyonlarında zorla görevlendirilmesi birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerin sorunlarını daha da arttırmaktan öteye gitmeyecektir.

Mayıs ayında birçok ilde başlatılan zorunlu nöbet uygulamaları, çalışanların tepkisini çekmiştir. Çalışanların haklarını gaspeden, dinlenme haklarını kısıtlayan, mesleki eğitim ve deneyimlerine uygun olmayan bir alanda angarya çalıştırılmaları anlamına gelen bu uygulamalara karşı sağlık çalışanlarının %75i nöbetlere gitmemektedir. Bu rakam ilden ile değişmektedir. Bazı küçük şehirlerde örneğin Rizede, bu oran düşük iken, nüfusu büyük illerde bu oran % 75-90 aralığında seyretmektedir.

Sağlık Bakanlığını uyarıyoruz; sağlık hizmetlerini üreten birinci basamak sağlık çalışanlarını, koruyucu sağlık hizmetlerinden çekerek acillerde yaşanan sorunları çözemezsiniz.

Bu işin kalıcı çözümü popülizmden uzak sağlık politikaları ve acil serviste çalışan kalifiye hekim kadrolarının arttırılması ile mümkündür.

Baskıcı otoriter yönetim anlayışı hem toplumun sağlığını tehdit etmekte hem de çalışanların haklarını çiğnemektedir. Mücadelemizi tüm sağlık çalışanlarının sorunlarını ortaklaştırarak, dayatmalara karşı koyarak, örgütlü gücümüzle sürdüreceğimizi; nöbet görevlendirmelerinin hukuksuz ve haksız olduğunu, bu uygulamaların halkın nitelikli sağlık hizmetinden yararlanma hakkına zarar vereceğini bir kez daha kamuoyuyla paylaşma gereği duyuyoruz. Sayın Bakanımızın geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında yapmış olduğu konuşmasına değinmeden geçemeyeceğiz;

Nöbetin gerekliliğinden bahsediyor sayın Bakanımız...Nöbetsiz bu iş yürümez diyor, diyelim ki bu iddia doğru; peki ya 9,5 yıldır devam ederken bu süreç, Bakanlık hiç öyle demiyordu. Aile hekimliği uygulaması ile övüne övüne bitiremiyorlardı...Madem acil nöbeti (Sayın Bakanımızın konuşmasına atfen söylüyorum) hekimlik açısından bu denli önemli, tüm Türkiye'deki İdari pozisyonlardaki yüzlerce hekimi de bu nöbetlere dahil edelim o zaman. Çünkü Sayın Bakanımız, nöbetsiz-cumartesi pazar çalışması olmayan bir hekimliği kabul etmem mümkün değil diyor...

Basın açıklamamıza katılan tüm meslektaşlarımıza ve meslek örgütlerine, siz değerli basın mensuplarına çok teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimiz sunuyoruz. 05.06.2014

Kocaeli Tabip Odası