Babuna mı, sosyal güvenlik mi?
Lösemi ve kemik iliği transplantasyonu, Dr. Oktar Babuna kampanyası ile Türkiye'nin gündemine girdi. Medya desteğiyle de birlikte süren kampanya hasta hekim ilişkisini zedeleyen, hastalığın çözüm yolunun kan bankası kurulmasına bağlayan yanlış bir bilgilenmenin doğmasına yol açtı. Tıp Dünyası, lösemi konusunun kampanya sırasında tartışılmayan yanlarını, Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi Onkoloji Servisi Şefi Doç. Dr. Ulya Ertem ve yine aynı hastanenin Hematoloji Servis Şefi Doç. Dr. Feride Duru ile konuştu. Elbetteki konuşmalar, sadece lösemi konusu ile sınırlı kalmadı, oradan devletin sağlığa bakışı ve hekimlerin özlük haklarına kadar bir çok konu gündeme geldi. İki hekimin anlattıkları aslında, sosyal güvenlik kurumlarının Türkiye halkının sağlık hakkı için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Dr. Ulya Ertem, kendi hastanelerinden örnek vererek, çok sayıda lösemili hastayı tedavi ettiklerini, ancak kamuoyunda löseminin tek tedavisinin kemik iliği nakli olarak lanse edilmesinin olumsuz sonuçlar doğurduğunu söyledi. Aynı konuya değinen Dr. Feride Duru, bir çok hastanın, kendilerini "Bizim çocuğa kemik iliği yapacaksın" diyerek zorladığını anlattı.
Ertem, Sağlık Bakanlığına bağlı kemik iliği nakil ünitesi kurulmasının gerekli olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Çünkü bize gelen hastaların büyük çoğunluğu yeşil kartlı ve bunları üniversitelere sevk etmek zorundayız. Sevkedebildiğimiz sadece Hacettepe, diğer hastaneler pa-raları ödenmediği gerekçesiyle hasta kabul etmiyor. Endikas-yonu koyduktan sonra, sosyal güvencesi olanın da olmayanın da kemik iliği nakli olma hakkı var. Onun için Sağlık Bakanlığına bağlı bir ünite kurulmalı. Çünkü Sağlık Bakanlığı'nın elinde bugün kaliteli, yetişmiş insanlar var. Kemik iliği nakli konusunda eğitim görmüş insanlar var. Daha az parayla sorunlar çözülebilir".
Üniversite hastanelerine sevk edilen bir hasta için devletin ödediği maddi kaynağın, devlet hastanelerindeki ünitelerin desteklenmesi için kullanılması gerektiğine dikkat çeken Ertem, kendilerinin hastaların kemik iliği öncesindeki bakımlarını yapma konusunda olanaksızlıklar nedeniyle yetersiz kaldıklarını söyledi. Duru da, tüm dev-let hastanelerinde olan sorunun, kendi hastanelerinde de var olduğuna dikkat çekerek, "Poli-kliniğimizde 20-30 hasta var ama asistan yok, hemşire yok. Bir tek doktor her işe koşturuyor. Devletin bu alana kaynak aktarması lazım. Bütçeden sağlığa ve eğitime ayrılan payı ortada. Oysa sağlıktan tasarruf edilemez. Kemik iliği transplantasyonu basitçe bugünden yarına yapılacak bir iş değil. Hematolog ve onkologların olması lazım. İmmünolog lazım. Sorun esas olarak donör sorunu değil, önemli olan alt yapının sağlanması" dedi.
Ertem, devletin elindeki potansiyeli çok ucuza harcadığını belirterek, şunları söyledi: "Burada o kadar ucuza çalışan, o kadar kalifiye olmuş elemanlar var ki ve çok istekliler bu mesleği yapmaya. O kadar çok emek vermişler, bırakıp gidemiyorlar da artık. Bu perso-nelin birazcık desteğe ihtiyacı var. Özlük hakları sorunları var, alt yapı sorunları var. Devleti bu konuda provake etmek lazım. Devletten yardım çağrılarını sürekli yapmak lazım. Örneğin devletin bez alma fonu yok hastanede. Ya cebinizden toplayacaksınız ya da dernek kuracaksınız. Bizim burada dernek olmasa, bezsiz kalacağız".
Yeşil kartlı lösemi hastalarının büyük sıkıntı çektiklerini anlatan Ertem ve Duru, devlet hastanelerinin çoğunda yeterli onkolog ve hematolog olmadığını belirterek, Türkiye'nin her yerinden Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi'ne hasta geldiğini söylediler. Devletin bu merkezleri geliştirmesi gerektiğini kaydeden Ertem ve Duru, üniversite hastanelerinin de sınırlı sayıda hasta alması nedeniyle bir çok hastanın tedavisinin yapılamadığına dikkat çektiler. Yeşil kartlı hastaların taburcu olduktan sonra, ilaç bulmakta ve almakta sıkıntı çektiklerini belirten Ertem ve Duru, bürokrasinin bu sıkıntıları artırdığını ifade ettiler.
Türkiye'deki hastanelerin hekim ve sağlık çalışanlarının özverisiyle ayakta durduğunu söyleyen hekimler, çok yalnız bırakıldıklarını ve yapılan olumlu işlerin kişisel çabayla gerçekleştiğini söylediler. Özlük haklarının çözülmesi gerektiğini vurgulayan Ertem ve Duru, Türkiye'de özveriyle çalışan ve iyi hekimlik bilgisine sahip yetişmiş insanların olduğunu ve kamuoyuna yansımada çok önemli işler yaptıklarını kaydettiler. Ertem, "Bizim, kemik iliği nakline ihtiyaç duymadan, diğer tedavi yöntemleriyle tedavisi yapılmış, üniversite bitiren, okuyan bir çok çocuğumuz var. Onlar bizim çocuklarımız gibiler ve birazcık destekle bu sayıyı daha da yükseltebiliriz" dedi. (TD)