e-posta

   Eski Sayılar | Künye | Ana Sayfa

TIP DÜNYASI
 

.

15 Ocak 2004  Sayı: 116

 

Toplum ve Hekim Dergisi’nin yeni sayısı “aşı” dosyasına ayrıldı…

“Türkiye aşı üretmeli mi, üretebilir mi?”

10.jpg (40478 bytes)Toplum ve Hekim Dergisi’nin Eylül-Ekim 2003 sayısında “aşı” konusu bütün yönleriyle masaya yatırıldı. Dosya Editörlüğü’nü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Feride Saçaklıoğlu’nun yaptığı bu sayıda, “Türkiye aşı üretmeli mi, üretebilir mi?” konulu “yazılı bir panel” gerçekleştirildi. Bu yazının, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Necdet Ünüvar ve Refik SaydamHıfzısıhha Merkezi Aşı Serum Üretim ve Araştırma Müdürü Dr. Erkan Özcengiz’in yanıtlarının yer aldığı bölümünü sunuyoruz.

Toplum Hekim: Ülkemiz rutin bağışıklama programında kullanılan bakteri ve virus aşılarını üretmeli midir?

Necdet Ünüvar: Ülkemizde rutin bağışıklama programında kullanılan bakteri aşıları Difteri-Boğmaca-Tetanoz (karma aşı) ve BCG (verem aşısı)’dır. Rutin bağışıklama programında kullanılan virüs aşıları ise kızamık, polio ve hepatit B aşısıdır. Görüldüğü gibi rutin bağışıklama programında uygulanan, bir başka ifade ile yenidoğan her bebeğe, bir takvime bağlı kalarak ÜCRETSİZ olarak birinci basamakta uygulanan aşılar toplam 7 tanedir. Geçmiş yıllarda rutin bağışıklama programında yer alan bakteri aşıları o yıllara ait kalite standartlarına uygun olarak Refik Saydam  Hıfzısıhha Merkez Başkanlığımızda üretilmiştir. Bir başka ifade ile Difteri-Boğmaca-Tetanoz ve Verem aşısı (ki bu aşılar bakteri aşısıdır) RSHMB’de geçmişte manuel olarak o günün kalite standartlarına  uygun olarak üretilmiş aşılardır. Ancak rutin bağışıklamada kullanılan virüs aşıları (kızamık, polio ve hepatit B) ülkemizde devlet yada özel sektör tarafından hiçbir zaman üretimi gerçekleştirilememiş aşılardır. Bize göre ülkemizde aşı ve biyoteknolojik ürünlerin (kan ürünü ve diğer biyoteknolojik ürünler) üretiminin gerçekleştirilmesi son derece önemlidir. Bu alana yatırım yapacak özel sektörün özendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ürün ve üretim süreçleri itibarıyle günümüzde kalite standartları çok yüksek olan bu ürünlerin, devlet tarafından üretilebilmesi pek olanaklı ve verimli gözükmemektedir. Aşı ve önemli biyoteknolojik ürünlerin ülkemizde üretilmesi gerektiğini, ancak bu üretimin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesinin daha verimli olacağını düşünmekteyiz. Sağlık Bakanlığı üretim alanları, üretim süreçleri ve ürünlerle ilgili standartları belirleyen ve denetleyen konumda olmalıdır. Ayrıca yine kamusal bir sorumluluk olması nedeniyle, evrensel standartlara göre üretildiği kanıtlanmış, rutin bağışıklamada kullanılan aşıları ücretsiz olarak her yenidoğana uygulamak için temin etmelidir.

Erkan Özcengiz: Türkiye aşıların dünyada ilk uygulamaya girdiği dönemden itibaren çiçek ve kuduz aşısı ile başlayarak verem, boğmaca, difteri, tetanoz, tifo, tifüs ve kolera gibi aşıları üretip uygulayan ve tüm bu hastalıklarla mücadelede büyük başarı kazanmış bir ülkedir. Bu başarının devamı ve gelecekte de riske edilmemesi ise, değişen dünya koşullarının çok daha olumsuz etkileşimlere doğru sürüklenmekte olduğu bu dönemde son derece önemlidir. Bu amaç doğrultusunda ülkemizin aşılamayla önlenebilen hastalıklardan korunabilmesi, ulusal bağışıklama programı için güvenilir ve yeterli miktarda aşıları sağlayabilmesi ile mümkündür. 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tüm ülkelerde başlatmış olduğu Genişletilmiş Bağışıklama Programı nedeniyle aşı ihtiyacının son yıllarda daha da arttığı gözlenmektedir. Bu durum, çocuk aşıları üretiminin daha önceleri tamamen endüstrileşmiş ülkelerin elinde bulunmasına karşın bugün bir çok gelişmekte olan ülkenin de aşı üretimine girmesine neden olmuştur. Dünyada aşı üreten ülkeler incelendiği zaman Avrupa (Hırvatistan, Romanya, Danimarka, Finlandiya, Macaristan, Sırbistan gibi ülkeler de dahil), gelişmiş Amerika ve Pasifik ülkelerinin yanı sıra Brezilya, Arjantin, Küba, Çin, Hindistan, Pakistan, Endonezya, Tayland ve Güney Kore gibi ülkelerin yakın geçmişte bir çok aşıda kendi üretimlerine başladıkları bilinmektedir. Gelişmekte olan bu  ülkelerin aynı zamanda  aşı  üretimlerini geliştirerek dünya pazarında yer alma stratejileri yönünde de ciddi çalışmalar yürüttükleri görülmektedir.

Bunun yanında biyoteknolojinin önemli alanlarından biri olan sağlık uygulamalarında, biyofarmasötikler  dünyada giderek artan bir konuma sahip olmaktadır. Hem bu nedenle, hem de gelişmekte olan ülkelerin sağlık giderlerinin yüksek olması nedeniyle yerel aşı üretim teknolojisinin yerleştirilmesi genel biyoteknoloji politikaları içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin kendi aşılarını üretmeleri, sistematik aşılama programları için yeterli ve güvenilir aşı sağlanmasının gerekliliği bakımından da önemli bir öncelik olarak değerlendirilmektedir.

Bugün dünyada aşı bilimi ve uygulamaları ile ilgili olarak  büyük   hedefler mevcuttur. Halk sağlığı yararları bakımından daha geniş bir hastalık grubuna karşı aşılama olanağı oluşturulması ve varolan aşıların ve yeni geliştirilen aşıların daha basit ve güvenilir uygulanması için (örneğin daha az doz, enjeksiyonsuz aşı gibi ) sistem ve yöntemlerin dizaynı bu hedeflerin esas stratejilerini oluşturmaktadır. Bütün bu gelişmelere ayrı bir boyut ve ivme veren bir diğer husus da, mikroorganizmaların kötü amaçlarla yani biyoterörizmde kullanımı endişelerine karşı alınabilecek önlemler içinde aşıya dayanan önlemleri içeren çalışmalardır (Örneğin yeni bir çiçek veya şarbon aşısı geliştirilmesi çabaları, vb).

Türkiye’de bugün  aşılar için her yıl  önemli miktarda döviz yurt dışına ödenmektedir. Bununla beraber önümüzdeki dönemde, örneğin hücresiz boğmaca aşısı ve kızamık-kızamıkçık-kabakulak (MMR) aşısında sistematik  uygulamaya geçilmesi öngörülürse, ki şu anda  gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır,  yurt dışına ödenecek  döviz 2-3 kat daha fazla olacaktır. Ayrıca Haemophilus influenzae tip b (Hib) aşısı ile yakın gelecekte uygulamaya girmesi olası AIDS ve benzer aşılar için de çok daha büyük paraları ayırmak zorunda kalacağımız açık olarak görülmektedir.

Tüm bu bilgiler ışığında çok net olarak görünen gerçek şudur ki; aşı üretimi teknolojileri olmayan veya mevcut teknolojilerini kaybeden ülkeler en önemli güvenlik unsurlarını da kaybetmiş olacaklardır. Bu nedenle Türkiye ulusal bağışıklama programında yer alan bakteri ve virus aşılarını kendisi üretmelidir. Dünyadaki nüfus artışına paralel olarak kendi ihtiyaçlarına yönelik üretim yapabilecek gelişmekte olan ülkelerin dışında kalan ve aşı ihtiyacı yönünde kendi aşı teknolojilerini geliştirmeyen bu ülkelerin, yakın gelecekte tamamen diğer ülkelere bağımlı hale geleceği ve giderek daha fazla para ödemek suretiyle aşı temin edebilecekleri veya edemeyecekleri açıkça görülmektedir. 

Toplum Hekim:   Ülkemizin bakteri ve virüs aşılarını üretebilecek insangücü, bilgi birikimi, teknolojik donanımı var mıdır?

Necdet Ünüvar: Daha öncede belirttiğim gibi ülkemizde rutin bağışıklamada kullanılan dört bakteri aşısı (Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve  Verem aşısı) geçmiş yıllarda, o yılların kalite standartlarına uygun olarak Hıfzısıhha’da üretilmiştir.  Aşı üretim sürecinin iyi anlaşılabilmesi için o günün teknolojisi ve üretim koşulları ile günümüzün teknolojisi ve üretim koşulları arasındaki çok ciddi farkları bilmek gerekir. Aşı sağlıklı  insanlara zerk yolu (parenteral yol) ile uygulanan ve yapıldığında uygulanan kişi tarafından o hastalığa karşı bağışık olduğu bilinen bir üründür. Bu nedenle üretim koşulları, üretim süreci ve final ürün; etkinlik, güvenilirlik açısından evrensel standartlara (GMP, İyi Üretim Uygulamalarına) sahip olmalıdır. Günümüzde bu niteliklere sahip ileri teknoloji ürünlerinin Hıfzısıhha’daki mevcut koşullarda üretilebilmesi  mümkün değildir. Hıfzısıhha’da geçmişte üretilen adı geçen aşılar manuel olarak (elle) balon jojelerde üretilmekte  ve elle ampullere doldurulmakta, ampullerin ağzı ateşten geçirilerek kapatılmakta idi. Hızısıhha’da üretilen Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve BCG aşıları bu şekilde üretiliyordu. Günümüzde ise aşı, biyolojik ürün ve parenteral ilaçların (direkt insan vücuduna zerk edilen ilaçların) üretim standartları  çok gelişmiş ve değişmiştir. Üretim alanlarının belli sterilite koşullarına uygun olması, üretim aşamalarının tümünün etkinlik ve güvenilirlik açısından belli standartlara sahip olması gerekir. Bu koşulların sağlanabilmesi için ise ciddi bir yatırım ve daha da önemlisi bu ürünlerin üretim süreçleri ile ilgili bilgi birikimine sahip insan gücüne  ihtiyaç vardır.

Bugünkü koşullarda Hıfzısıhha’da Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve BCG aşılarını, bir başka ifade ile bakteri aşılarını modern anlamda üretmek için; mali portresi   hesaplanarak yatırım yapıldığında ve belirli bir eğitim sonrasında üretim süreçleri konusunda bilgi birikimi edinildiğinde, bu üretimi gerçekleştirebilecek sınırlı sayıda (5-10 kişi) deneyimli personelimiz vardır. Viral aşılar olan kızamık, kızamıkçık, kabakulak, kuduz, polio ve hepatit B aşısının üretimi ile ilgili olarak  Hıfzısıhha’nın geçmişte de tecrübesi olmamıştır. Bugün de bu aşıların üretim süreçleri ile ilgili hiçbir bilgi birikimi, tecrübesi bulunmamaktadır. Gelelim teknolojik donanıma; maalesef ülkemizde hem bakteri aşıları, hem de virüs aşıları için evrensel standartlara ve GMP kurallarına uygun bir teknolojik donanım mevcut değildir.

Erkan Özcengiz: Ülkemizde insan aşıları üreten tek kurum olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nde özellikle 1960-70’li yıllarda aşı üretim teknikleri geliştirilip gerekli yatırımlar yapılamadığı için, adsorbe aşıların ve kızamık, çocuk felci gibi viral aşıların üretimine geçilememiştir. Zaman içinde eski laboratuvarların ve sistemlerin ihtiyaca cevap veremez duruma gelmesiyle de aşıların tamamı yurt dışından çok değişik ülkelerden ithal edilir hale gelinmiştir.

Bu nedenlerle, 1990’larda Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Aşı-Serum Üretim ve Araştırma Bölümü’nde öncelikle yeni araştırma laboratuvarları kurulmuş, aşı bilimi (vaccinology) üzerine araştırma ve yöntem geliştirme çalışmaları başlatılmıştır. Bu çalışmalardan başlıcaları; hücresiz boğmaca aşısı üretim prosesi geliştirilmesi, çeşitli komponentler üzerine patojenite ve immunojenite çalışmaları, toksoidlerin saflaştırılarak adsorbe aşı proseslerinin belirlenmesi ve benzerleri olmuştur.Bunların yanı sıra, tetanoz aşısı üretim birimi yenilenerek ilk kez fermentör teknolojisine geçilmiş ve tetanoz (TT), difteri-tetanoz (DT/çocuk) , difteri-tetanoz (Td/erişkin) ve difteri-tetanoz-boğmaca (DTB) adsorbe aşıları deneysel ve pilot çalışmaları gerçekleştirilmiştir. İlk pilot adsorbe tetanoz aşısı (TT), kendi geliştirdiğimiz yöntemle üretilmiştir. Bununla beraber ek yatırımlar tamamlanamamıştır.

Yapılan araştırmalar ile sağlanan bilgi birikimi, tüm bakteri aşıları bakımından, yeni boğmaca aşısı - en pahalı aşı - da dahil, dünyadaki mevcut standartlara uygun olarak Türkiye’nin kendi aşısını kendisinin üretebileceği noktaya gelinmesi sağlanmıştır.

Viral aşı üretimi ülkemizde çiçek ve kuduz hariç hiçbir zaman yapılmamıştır. Bununla beraber yurtdışı işbirliği ile çok kısa vade de, ki yakın geçmişte bunun alt yapısı tarafımızca hazırlanmıştır, veya hedeflendiği taktirde kendi çalışmalarımızla da viral aşıların üretilmesi mümkündür.

 

TIP DÜNYASI

Sayfa başına git         Başa dön