Dr. Sedat Öner*, Dr. Metin Hasçiçek*, Dr.
Haluk Özen**
* Uzm.; H.Ü.T.F. Üroloji AD
** Prof. H.Ü.T.F. Üroloji AD
Sildenafil, erektil disfonksiyon (ED) tedavisinde oral olarak
etkili ilk ilaçtır.
Moleküler Farmakoloji: Penis ereksiyonu, korpus kavernozum
sinüzoidlerindeki düz kas relaksasyonu sonucu artan kan akımıyla gerçekleşir.
Cinsel uyarı ile salınan nitrik oksit guanilat siklaz aktivasyonunu arttırır
ve siklik guanozin monofosfat (cGMP) sentezine neden olur. cGMP düz kas
relaksasyonunu sağlar ve bu durum artmış arteryel akım ve korporal veno-oklüzyon
ile sonuçlanır. Hücre içi cGMP, fosfodiesteraz enzimleri ile yıkılır. İnsan
penis dokusunda dört fosfodiesteraz izoformu (tip 2,3,4,5) saptanmakla
birlikte, bu dokudaki baskın izoform tip 5'tir. Sildenafil, cGMP-spesifik
fosfodiesteraz tip 5'in (PDE5) oral etkili, güçlü ve selektif bir inhibitörüdür.
Sildenafil, bu etkisiyle korporal düz kaslarda cGMP konsantrasyonunu arttırarak,
nitrik oksitin gevşetici etkisini güçlendirir. Sildenafil, diğer fosfodiesteraz
izoformlarına göre PDE 5 üzerinde 10-10.000 kat daha seçicidir.
Farmakokinetik: Sildenafil oral uygulanım sonrası, %40'lık
biyoyararlanım ile hızlıca emilir. Tepe plazma konsantrasyonuna ulaşma
zamanı (t max) 30 ile 120 dakika arasıdır (ortalama 60 dakika). Sildenafilin
terminal yarı ömrü 3-5 saattir. Sildenafil, hepatik mikrozomal sitokrom
P-450 izoenzimleri 3A4 (major) ve 2C9 (minör) ile metabolize edilir. Simetidin,
eritromisin ve ketokanazol gibi güçlü P450 3A4 inhibitörleri sildenafil
metabolizmasını geciktirir. Sildenafil gaita (%80) ve idrar (%13) ile metabolitler
halinde atılır. Karaciğer ve böbrek işlev bozukluğu olanlarda ve 65 yaştan
büyüklerde sildenafil metabolizması yavaşladığından, bu kişilerde 25 mg'dan
başlanarak doz ayarlaması yapılabilir.
Endikasyonlar: Erkek ED’de endikedir.
Kontraendikasyonları: Nitrik oksit-cGMP sistemine etkisinden
dolayı, beklenildiği gibi sildenafil, nitratların hipotansif etkilerini
arttırıcı etki gösterir. Bundan dolayı, organik nitrat ya da nitrik oksit
öncüllerini (örneğin nitroprussit) düzenli ve/ya da aralıklı kullanan hastalarda,
sildenafil kontraendikedir.
Sağlıklı erkek gönüllülerde yapılan çalışmalarda, 800
mg'a kadar sildenafil dozunda, 25-100 mg'dan farklı yan etkiler görülmemiştir.
Yine sağlıklı erkek gönüllülerde 100 mg oral sildenafil, klinik anlamlı
elektrokardiyografik etki yaratmamıştır. Sağlıklı gönüllülerde 100 mg sildenafil
yatar pozisyonda, sistolik kan basıncını 8.4 mm Hg ve diastolik kan basıncını
5.5 mm Hg düşürücü etki yapmıştır.
FDA şu hastalarda da sildenafil kullanımının sakıncalı olduğunu
bildirmiştir:
1- Son altı ay içinde myokard infarktüsü, felç ve yaşamı tehdit
eden aritmisi olan hastalar,
2- Dinlenirken hipotansif (<90/50) ya da hipertansif (>170/110)
olanlar,
3- Anstabil anjinaya neden olan kalp yetmezliği ve koroner
arter hastalığı olanlar,
4- Retinitis pigmentoza hastaları,
5- Majör psikiyatrik bozukluklar,
6- Majör hematolojik bozukluklar,
7- Aktif peptik ülser.
Dozaj ve Uygulama: Önerilen sildenafil dozu, cinsel ilişkiden
yaklaşık bir saat önce uygulanacak 50 mg'dır. Sildenafil cinsel aktiviteden
yarım saat ya da 4 saat öncesine dek alınabilir. Etkinlik ya da toleransa
göre doz arttırılabilir ya da azaltılabilir. Önerilen maksimum doz 100
mg ve kullanım sıklığı, dozla ilişkili olmamak üzere günde bir kezdir.
Ciddi karaciğer ve böbrek yetmezliği olanlar, sitokrom
P-450 izoenzim 3A4'ü baskılayan ilaç kullanan ve 65 yaştan büyüklerde,
sildenafilin plazma konsantrasyonu ve yan etki insidansının artma olasılığı
bulunduğundan, 25mg'lık başlama dozu uygulanmalıdır.
Etkinlik: ED tedavisinde 25, 50 ve 100 mg sildenafil dozlarının
etkinliği Amerika ve Avrupa'da yapılan, 3000'den fazla hastayı kapsayan
21 çalışmada kanıtlanmıştır. Sildenafil bu çalışmaların hepsinde plaseboya
göre çok büyük oranda erektil işlevde düzelme sağlamıştır. Hem ereksiyonun
sağlanmasında hem de sürdürülmesinde önemli derecede iyileşme gözlenmiştir.
Çalışmalarda plasebo grubunda vajinal penetrasyonu gerçekleştirebilecek
ereksiyon, hastaların %23'ünde sağlanırken, bu oran sildenafil grubunda
%69 olarak bulunmuştur. Ayrıca vajinal penetrasyon sonrası ereksiyonunu
sürdürülebilmesi plasebo grubunda %16 iken, sildenafil grubunda %62'dir.
Sonuç olarak, ereksiyon sağlayan ve bunu sürdüren hasta yüzdesi plasebo
grubunda %15, sildenafil grubunda %59'dur. Bu sonuçlar yaş, ırk, hastalığın
şiddeti ve etiyolojiden bağımsızdır. Sildenafil, koroner arter hastalarında,
hipertansiyonlularda, periferik vasküler hastalığı olanlarda, diyabetlilerde,
depresyonlu hastalarda, prostat cerrahisi geçirenlerde, spinal kord
hasarı olanlarda ve antidepresif, antihipertansif, antipsikotik ve diüretik
kullananlarda oluşan erektil disfonksiyonun tedavisinde etkili bulunmuştur.
Sildenafil kullanımı ile cinsel ilişki sıklığı plasebo grubu ile karşılaştırıldığında
anlamlı oranda artmaktadır.
Diyabetik hastalar: Erektil disfonksiyonu olan diyabetlilerde
(tip I ve tip II), sildenafil kullanımı ile ereksiyonda iyileşme ve seksüel
başarı %50 dir. Plasebo grubunda ise %10'dur.
Spinal kord hasarı olan hastalar: Sildenafil kullanımı ile ereksiyonda
iyileşme ve seksüel başarı %70-80'lerde iken, plasebo grubunda ereksiyonda
iyileşme %8'de kalmış, seksüel başarı elde edilememiştir. Sildenafil tedavisinden
en çok yarar gören erektil disfonksiyonlu hasta grubu, spinal kord hasarı
bulunan hastalar olduğunu göstermektedir.
Prostat cerrahisi geçiren hastalar: Radikal prostatektomi sonrası
gelişen ED tedavisinde, sildenafile yanıt sinir koruyucu cerrahi uygulananlarda
%80'lerde iken, sinir korunmayanlarda tedaviye yanıt alınamamıştır. Transüretral
prostat cerrahisi sonrası ED gelişen hastaların sildenafile yanıtı %60'tır.
Yan Etkiler: En sık yan etkiler, vazodilatasyondan kaynaklanan
baş ağrısı, yüzde kızarıklık ve burun tıkanıklığıdır. Mide-özefagus sfinkterindeki
relaksasyona ikincil olduğu düşünülen dispepsi sık görülen bir diğer yan
etkidir. Bir çalışmada sildenafil tedavisi altındaki 734 hastada toplam
574 yan etki gözlenmiş ve bunların %93'ü hafif ve orta derecede, geçici
etkiler olmuştur. Uzun dönem kullanımda en sık görülen yan etkiler baş
ağrısı (%10), yüzde kızarıklık (%9), dispepsi (%6), solunum yolu enfeksiyonu
(%6) ve görme bozukluğudur (%2). Tedavinin sonlandırılmasına neden olacak
yan etki yalnızca %2.5 hastada gözlenirken, plasebo grubunda bu oran %2.3'tür.
Tedavinin kesilmesine neden olan en sık yan etkiler baş ağrısı, yüzde kızarıklık
ve dispepsiye ikincil kusmadır. Yapılan çalışmalarda yan etki görülme sıklığının
doza bağımlı olduğu saptanmıştır. Düşük doz tedavide (25 mg) yan etkilerden
dolayı tedavinin sonlandırılması %0.6 hastada gerekli olurken, bu oran
100 mg'da %1.2 olarak saptanmıştır.
Kardiyovasküler Yan Etkiler: Sildenafil alanlarda
%3, plasebo grubunda %3.5'tur. Bu yan etkilerin yalnızca %5'i şiddetlidir
(myokard enfarktüsü, senkop, aritmi). Myokard enfarktüsü görülme sıklığı
plasebo ile karşılaştırılabilir düzeydedir. Tedavinin sonlandırılması %0.9
hastada gerekmiştir. Amerikan Kardiyoloji Enstitüsü ve Kalp Sağlığı Birliği
şu hasta gruplarında sildenafil kullanımında dikkatli olunmasını önermektedir:
1- Nitrat almayan koroner arter hastaları (nitrat kullananlarda kontraendikedir),
2- Kalp yetmezliği, kan basıncı alt sınırda ve intra vasküler volümü
düşük olanlar,
3-Kombine antihipertansif tedavi alanlar. Görsel Yan Etkiler:
Görmede bulanıklık ya da parlaklık ile mavi-yeşil ayrımında güçlük ortaya
çıkabilmektedir. Bu etkiler sildenafil alımını izleyen 2 saatte oluşmakta
ve 8 saate dek sürebilmektedir. Düşük doz tedavide bu etkilerin görülme
oranı %3 iken, 100 mg'da %10'dur. Sildenafil kulanımından sonraki 8 saat
içinde trafiğe çıkılmaması uygun olacaktır.
Klinik Kullanım Sonrası Gözlemler: Kasım 1999 tarihine
dek Amerika'da 6 milyon sildenafil reçetesi (50 milyon tab.) yazılmıştır
ve bildirilen ölüm sayısı 130'dur. Bu ölümlerin hiçbirisinin sildenafil
kullanımı ile net ilişki kurulamadığı gibi, bu hastaların hepsinde eşlik
eden bir risk etkeni (kardiyovasküler hastalık, serebrovasküler hastalık,
yüksek kan basıncı, diyabet gibi) olduğu saptanmıştır. Sildenafil kullananlarda
uzamış ereksiyon (4-6 saat) ve priapizm (>6 saat) 25 olguda bildirilmiştir
ve bunların çoğu ED nedeniyle kombine tedavi (intrakavernozal enjeksiyon
ya da intrauretral tedavi) alanlardır. Priapizm riskinin arttığı orak hücreli
anemi, lösemi, multiple myelom ve spinal kord hasarı olan hastalara priapizm
konusunda bilgi verilmelidir. |