Sağlık Bakanlığı ile Yürütülen PDC Görüşmeleri

1705-2006
06.11.2006

            TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA

            Konu:Sağlık Bakanlığı ile Yürütülen PDC Görüşmeleri Hk.

            Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı’nın Atama ve Nakil Yönetmeliği’nin 28. maddesinde yaptığı değişiklik sonrası personelin il içi görev yeri değişikliğinin resen yapılabilmesinin yetkisi Valiliklere tanınmıştı. Bu değişikliklerin yapılabilmesi içinde “personel dağılım cetveli” hazırlanarak kamu sağlık kurumlarında ihtiyaca denk düşen hekim ve hekim dışı sağlık personeli sayısı tespit edilmeye başlanmıştı.

            Saptanan PDC’ ye göre fazla sayıda hekim bulunması durumunda ise hizmet puanları hesaplanarak en düşük puanlı olan hekimlerin açık olan yerlere doğru Valiliklerce görevlendirilecekleri açıklanmıştı. Ancak hizmet puanlarının hesaplanmasında kullanılan kriterlerin hizmetin niteliğine denk düşmemesinden başlayıp, yanlış veya eksik hesaplamaların görülmesine değin bir dizi aksaklığın olduğu görülmüş ve itiraz içinde tanınan sürenin yetersizliği ciddi mağduriyetlere yol açabilecek düzeyde idi.

            Türk Tabipleri Birliği olarak, Oda Başkanlarımızla yaptığımız toplantıda ve Odalardan Merkez Konseyi’ne iletilen görüşler doğrultusunda; PDC’nin hizmetin gereklerine uygun olmadığı ve uygulamada pek çok hekim meslektaşımızın mağduriyetine yol açabileceği ön görülerek 15 Ağustos’ta başlanması düşünülen uygulamanın durdurulması yönünde hukuki ve örgütsel süreci başlatmıştık. Bu amaçla 15 Ağustos 2006 günü Tabip Odası Başkan ve temsilcilerinin de katılımı ile Sağlık Bakanı Sayın Prof.Dr.Recep Akdağ ziyaret edilmiş ve neticesinde PDC’nin uygulanmasının 18 Aralık tarihine ertelendiği açıklanmıştı.

            Bu görüşmelerde Türk Tabipleri Birliği olarak ülkemizde hekim dağılımında yaşanan dengesizliği düzeltmek üzere yürütülecek çalışmalara yazılı olarak açıkladığımız ve Sağlık Bakanlığı’na da ilettiğimiz ilkeler çerçevesinde katkı sunabileceğimizi belirtmiştik. Sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın PDC hakkında yapılacak toplantılara başka meslek birlikleri ve sendikalar ile birlikte Birliğimizi de davet etmesi üzerine durumu Tabip Odalarımıza genelge ile bildirerek bu toplantılara katılınmasının uygun olacağını belirtmiştik.

            Bu güne değin gerçekleştirilen toplantılara Tabip Odası temsilcileri katılmış ve görüşlerini ifade etmişlerdir. Ancak görülmektedir ki bu toplantılardan Sağlık Bakanlığı’nın muradı Türkiye’de hekim dağılımında yaşanan dengesizliği düzeltecek çok yönlü çözüm önerileri geliştirmek değil, PDC’de belirlenen hekim sayısı üzerine bir tür rakam pazarlığı yapmaya çalışmak ve nihayetinde kendi önerdikleri tezlerin kabulü ile birlikte PDC’yi yaşama geçirmektir.

            PDC Çözüm Değildir!

            PDC salt bağlı bulunan nüfus ve poliklinik sayıları göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Önerilen rakamlara bakıldığında 1994 yılında yayımlanan “Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Yatak ve Kadro standartları Yönetmeliği” yok sayılarak ihtiyaç duyulan hekim sayılarında ciddi azaltmalara gidildiği görülmektedir. Bu şekilde bazı bölgelerde fazla hekim olduğu görüşü yaygınlaştırılarak bu yerlerde görev yapan hekimlerin başka yerlere kaydırılması gündeme getirilmek istenmektedir. Bu yaklaşımın bilimsel bir temeli yoktur. Hizmetin ihtiyacı sadece nüfusa bakılarak saptanamaz. Öyle görünmektedir ki Sağlık Bakanlığı’nın bu uygulama ile üzerini örtmeye çalıştığı başka bir amacı daha vardır.

            Amaç Kamu Sağlık Kurumlarının İşletmeleştirilmesidir!

            PDC’nin bu güne dek toplantılarda sergilenen yaklaşım ile hayata geçirilmesi durumunda pek çok hekim ve sağlık personeli yerlerinden edilecektir. Çalışan sayısı azaltılan kamu sağlık kurumlarında ise bir süre sonra hizmetin sürdürülmesi sıkıntıya girince bu kez sözleşmeli ya da taşeron şirketlerden hizmet alımı yoluna gidilecek bu arada ise kadrolaşmaya yarayan atamalar yapılabilecektir. Sonuçta amaç Sağlık Bakanlığı’nın yürütmeye çalıştığı “Sağlıkta Dönüşüm Programına” uygun olarak birinci basamakta aile hekimliğine geçiş, ikinci ve üçüncü basamak kamu sağlık kurumlarının ise “işletmeleştirilmesine” uygun kadro ve çalışma biçimini gerçekleştirmek olmaktadır. Birinci basamakta 3000-4000 nüfusa bir hekim oranı aile hekimliğinin pilot olarak başlatılmak istendiği illerde yaşanan örneklerle uyumlu olup, aile hekimliği ve kamu sağlık kurumlarının işletmeleştirilmesi ise sağlık hizmetlerinin piyasacı bir anlayışla sunulmasının olmazsa olmazlarıdır. 

            Bir ülkede sağlık insan gücü planlanmasının o ülkede uygulanan sağlık modeli ile birebir bağlantılı olduğu bilinen bir gerçektir. Sağlık hizmetlerinin kamusal bir anlayışla sunulması ile bütünüyle serbest piyasaya devredilmesi durumunda yapılacak sağlık insan gücü planlamasının farklı olacağı kuşkusuzdur. Türk Tabipleri Birliği bundan sonra da kamusal bir sağlık modelinin ihtiyaç duyduğu hekim istihdamı konusunda çalışmalarını bilimsel düzeyde gerçekleştirmeye ve ilgili tüm tarafları bu doğrultuda çaba sarf edilmesi yönünde iş birliğine çağırmaya devam edecektir. Önümüzdeki günlerde üniversiteler, DPT, sendikalar ve uzmanlık dernekleri ile birlikte gerçekleştirmeyi planladığımız “Sağlık İnsan Gücü Planlaması ve Hekim İstihdamı” konulu bilimsel etkinliğimize Sağlık Bakanlığı da davetli olup, hekim dağılımının bilimsel kriterler ekseninde planlanabilmesi yönündeki çabalarımızın bir uzantısı olacaktır. PDC toplantılarının ise bu amacımıza hizmet etmediği, aksine Bakanlığın yanlışlarına ortak olmak anlamına geleceği görülmektedir.

            Gereği için bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

            Saygılarımızla,
            TTB Merkez Konseyi a.
            Dr. Altan Ayaz
            Genel Sekreter