Beyaz Cevap

7 Mart 2006
366/2006

 

ACELE VE GÜNLÜDÜR

            TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA

Beyaz Cevap

         Bir yere kadar dayanır insan. Duyar, görür de bir derin soluklanıp öfkesini dindirir, kızgınlığını yatıştırır. Yakıştıramaz hiçbir insanın bir diğerini bu denli küçümsemesini, değersizleştirmesini.

        

         Hekimlik dinlemeyi, anlamayı, hastasının yararına düşünmeyi, önce zarar vermemeyi öğretir insana. Hekim acele etmez, sorununu dinlerken, sabırla bekler, hastasının kendini iyi hissetmesini, doktoruna güvenmesini. Tüm sırlarını açarken, özelini anlatırken hekimin kendisinin iyiliği için elinden geleni yapacağını bilir. Hekim dert dinler, hüzün düğümlenir boğazında, hastasının acısını dindirirken. Yeni doğan bir bebeğin ilk nefesi biraz gecikse tutar nefesini, ilk çığlıkla yeniden doğar. Emekleyen bebeğin erken adımlarıyla bir kez daha bulur dengesini. Kimi zaman bir ergenlik sivilcesinde, kimi zaman gelişmemiş bir bedende, bir sınav öncesi stresinde nedeni küçümsemeden birlikte bulunur çare. Anne olup da bebeğine süt vermeyi bilmeyene rehber, geçim derdi çekene zorlukların üstesinden gelme gücü olur. Sağlığı korur, geliştirir, hastalığı sağaltır, hastasının iyiliği için zorluk tanımaz, ayrım gözetmez.

         Yaşamın her döneminde bilgisiyle, becerisiyle hastasıyla arasındaki güven ilişkisi hekime sorumluluk yükler. Hekim ne söylerse, ne önerirse hastasının yararına, iyiliğinedir. Hekim-hasta arasındaki bu ilişkinin kuralları bir yerde yazılı değildir. Bu ilişki metinlerin çok ötesindedir. İnsana değen, insana yaraşan, hekimliğin doğasında olandır.

         Suskun kalmak, tepki vermemek farkında olunmadığı anlamına gelmez. Bıçağın kemiğe değdiği anlar bile, bıçağın kemiği delip geçtiği anlarda anımsanabilir. İnsan belleği iyi kadar kötüyü de saklar mı bilinmez. Ancak biz hekimlere kötüyü unutma fırsatı vermeyen bir anlayış, bizleri üzen, bizleri hedef gösteren, bu kadar da olmaz dedirten bir uygulama, haddini aşan bir söz, denetimini yitirmiş bir davranışla gün geçmiyor ki karşımıza çıkmasın.

         Gerçek sağlık sorunlarını yapay gündemlerle bulanıklaştıran, polemik yaparak hekimleri hedef gösteren, gerçek dışı söylemlerle sorunların çözümünü geciktiren, görülmedik denli kadrolaşan, kadrolaşmayı hak sayan, emeğe, bilime, hukuka hürmetsiz, birikime güvenmeyen, çareyi dışarıda gören, sağlığa yatırım yapmaktan kaçan, bununla övünen, Sağlığı Bozan bir Programla karşı karşıyayız.

         Hastanelere haciz gelen, bir kalemde Sağlık Bakanlığı 2005 bütçesinin %64’ne denk, 3.5 milyar YTL kamu alacağını “sildim” diyebilen bir iktidara, 15 yeni tıp fakültesini açmakta ısrarlı, üniversitelerin mali sıkıntılarına duyarsız, şef-şef yardımcısı sınavını 3,5 yıldır yapmayan ancak onlarca hekimi sınavsız atayabilen, bir yandan mecburi hizmeti yürürlüğe sokarken öte yandan 200’ü aşkın hekimi mecburi hizmet illerinden 3 büyük ile getiren, hekimi 1 günde, 3 günde, 1 haftada “yer seç” diye zorlayabilen, aile kavramını unutup çocuğuna eşine bile danışmadan, “o mu, bu mu kararını ver?” diye sorabilen bir anlayış.

         Halkın karşısına çıktığında özele sevk ile, serbest eczane ile övünenler, Bütçe Uygulama Talimatı’nda 5 kalem ilacı 4’e, 10 günlük tedaviyi 7 güne indirip bir çok ilaca kısıtlama getirirken ortada gözükmüyorlar. Genel Sağlık Sigortası, Aile Hekimliği ile halkı aldatıyorlar. Pilot il Düzce’de ücretsiz verilen sağlık hizmetlerini, tüm ülkede ücretsiz verecekler mi? Yoksa “paran kadar sağlık” mı diyecekler?

         Sağlıkta Çöküşün sorumluları Başbakan ve Sağlık Bakanı’na, hekimlere yönelik onur kırıcı tutum ve söylemlerine karşı 14 Mart 2006 günü saat 12:30’dan sonra bütün Türkiye’de hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve halkımızın katılımıyla hep birlikte “Beyaz Cevap” verip her bir hekimin, her bir kurumun durumunu görünür kılıp, gerçekleri halkımızla paylaşacağız.

Not: 18.02.2006 tarihli GYK Sonuç Bildirgemizde de atıf yaptığımız gibi özelde 14 Mart Haftası olmak üzere Sağlıkta Çöküş Dönemini görünür kılacak, tepkilerimizi, alınan-alınacak önlemleri dile getirilen afiş, halkımıza dağıtılacak el broşürü, film, medya görüşmeleri, sağlık kuruluşları ziyaretleri, kokart, siyah kurdele takma, kent içi beyaz yürüyüşler vb. etkinliklerin planlanması, belirlenen günlerde, belirli konulara yoğunlaşarak tüm ülkede televizyon–radyo programlarının yapılması yerinde olacaktır.

         Saygılarımızla,
         TTB Merkez Konseyi Adına
        
Dr.Orhan Odabaşı
         Genel Sekreter