Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri Raporu Açıklandı

Suriye iç savaşına bağlı yaşanan göç ve göçe bağlı sağlık/sağlık hizmeti sorunları üzerine, Mayıs-Kasım 2013 tarihleri arasında sığınmacılara yönelik TTB, bölge tabip odaları ve SES şubelerinin yürüttüğü çalışmalardan yararlanılarak hazırlanan “Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri” başlıklı rapor, TTB tarafından 25 Ocak 2014 tarihinde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaşıldı.

Basın toplantısına, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan, TTB Merkez Konseyi Üyeleri Filiz Ünal İncekara, İsmail Bulca ve Mehmet Zencir katıldı.

 

 

25 Ocak 2014

Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri

Tüm savaşlarda olduğu gibi emperyalist müdahale ile kışkırtılan Suriye İç Savaşı da “insan eliyle oluşturulan olağan dışı durum” ve “önlenebilir bir halk sağlığı sorunu”dur. TTB olarak ana sorumluluğumuzu savaşın önlenmesi olarak görüyoruz. Bununla birlikte engellenemeyen savaşların bir an önce bitirilmesi ve demokratik mücadele yöntemleri ile sorunların çözümü konusunda yoğun çaba harcamaya devam ediyoruz.

Emperyalist müdahale ile kışkırtılan Suriye İç Savaşı bağlamında da TTB aynı duyarlılığı göstermiştir, göstermeye devam etmektedir. Savaşın önlenmesine yönelik basın açıklamaları, gösteriler, mitingler yanı sıra savaşa bağlı gelişen sağlık ve sağlık hizmeti sorunları ile ilgili raporlaştırma faaliyetleri sürdürmüştür. Konu ile ilgili son bir yıl içinde iki dokümanı kamuoyu ile paylaşmıştır: “Gaziantep-Kilis-Hatay İlleri Hekimlik Ve Sağlık Ortamı Hızlı Değerlendirme Raporu” ve “Suriye İç Savaşı’nın Hatay İline Etkileri”.
İlkinde TTB heyeti tarafından Gaziantep, Kilis ve Hatay illerine gezi yapılmış, sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunlara dikkat çekilerek öneriler dile getirilmiştir. İkincisinde ise Hatay iline savaşın etkileri sosyal ve sağlık boyutu ile ele alınmış, öneriler paylaşılmıştır.

Suriye iç savaşına bağlı yaşanan göç ve göçe bağlı sağlık/sağlık hizmeti sorunları TTB’nin gündeminde kalmaya devam etmiştir. Hem merkezi düzeyde kolları/çalışma grupları (Halk Sağlığı, İnsan Hakları, ODSH, Sağlık ve Politika) hem de sığınmacıların yoğunlaştığı illerdeki tabip odaları, faaliyetleri ile sorunları görünür kılma ve çözüm konusunda öneriler geliştirme sorumluluğu göstermiştir.

TTB’nin savaşla ilgili hazırladığı son rapor “Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri Raporudur. Sağlık emekçilerinin kolektif bir çabasının ürünüdür. Mayıs-Kasım 2013 tarihleri arasında sığınmacılara yönelik TTB, bölge tabip odaları ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası şubelerinin yürüttüğü çalışmalardan yararlanılarak hazırlanmıştır. Bu raporda Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Gaziantep, Kızıltepe ve Nusaybin yanı sıra Rojova bölgesinde yapılan incelemelerle savaş ve göçe bağlı gelişen sağlık/sağlık hizmeti sorunları ele alınmıştır.

Suriyeli Sığınmacılar ve Sağlık Hizmetleri

Sığınmacılara yönelik hizmetler daha çok kamplarda yoğunlaştırılmış, kamp dışındakiler açısından kaotik bir durum söz konusudur. En çok dile getirilen sağlık sorunu; kayıtlı olmayan (geçici ikamet belgesi almayan) sığınmacıların sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda yaşadığı sıkıntılardır. Yapılan görüşmelerde değişik nedenlerle kayıt yaptırmayan sığınmacı sayısının oldukça yüksek olduğu belirlenmiştir. Traji-komik olan durum sağlık kurumlarının kamp dışında yaşayan bu kalabalık nüfusun tespit edilmesine yönelik olağan dışı durumun gerektirdiği çabanın gösterilmemesidir. Savaşa bağlı çöken sağlık hizmeti nedeniyle uzun süredir sağlık hizmetinden yararlanamayan sığınmacı nüfusun sınır illeri başta olmak üzere tüm ülkede çok boyutlu ve devasa sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalma tehdidinin hafife alındığı, önemsenmediği, göz ardı edildiği izlenimi edinilmiştir.

Dil sorunu nedeniyle sığınmacıların başta sağlık hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerine erişim, eğitimin sürdürülmesi, iş, sosyal yaşam vb. ile ilgili ciddi sıkıntılar çektiği tespit edilmiştir.

Barınma koşullarının oldukça sağlıksız olduğu, evlerde birkaç ailenin bir arada kaldığı, odabaşına düşen kişi sayısının oldukça yüksek olduğu, hijyen ve olanaklar açısından yoksunlukların yaygın olduğu gözlenmiştir. Sağlıksız barınma koşullarının yanında önemli bir sorun da kiraların yüksekliği olarak ifade edilmiştir. Yıkıntı binalarda, dükkanlarda ve parklarda yaşayan ailelerin sayılarında az olmadığı belirlenmiştir. 

Beslenme önemli bir sorun olarak tespit edilmiştir. Mutfak araç ve gereçlerdeki sıkıntı bir yana pişirilecek besin maddesine erişimle ilgili ciddi sorun tespit edilmiştir. Üç öğün yemek yiyen sığınmacı aile neredeyse yoktu. Beslenme sorunu özellikle bebek ve çocuklar için hastalıklar için davetiye çıkarmaktadır.

Gelir, gıda, ev malzemeleri vb. konularında yardımlar konusunda ciddi sorunlar tespit edilmiştir. Sınırlı yapılan yardımlarda farklılaşmalar gözlenmiştir. Belediyenin rol aldığı, ramazan dolayısıyla yapılan yardımlar, kişisel destek ile yürütülen yardımlar, kamunun yaptığı yardımlar… Sığınmacı ve muhtarlarla yapılan görüşmelerden tüm sığınmacıların yardımlardan eşit olarak faydalanmadığı; bazıları iki kez yardım alırken, aynı ilde hiç yardım almayanlar da mevcut olduğu, yardıma talepleri konusunda çaresiz kalındığı ifade edilmiştir.

Mahallelerde yapılan inceleme ve görüşmelerde sığınmacıların sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda genellikle bilgiye sahip olmadığı, mevcut mevzuatı ve sağlık kurumlarını bilmedikleri öğrenilmiştir. Sağlık kurumlarından istenen ücretlerde erişimle ilgili engel teşkil ettiği gözlenmiştir. Koruyucu hizmetlerle ilgili sorunun çok ciddi boyutta olduğu, sadece sağlık kurumuna (ASM, TSM) başvurana verildiği, yaşadığı yerde hizmet verilmediği gözlenmiştir. Bu nedenle doğurgan çağ kadın, gebe, bebek ve çocuk izlemleri hiç yapılmayan ya da kesintiye uğrayan, aşıları yapılmayan ya da eksik olan çok sayıda sığınmacı tespit edilmiştir. Geçici istihdam belgesi olmayanlardan ücret alınması nedeniyle ilaca erişemeyen, tedavisi yarım kalan sığınmacılar da görüşülmüştür. 

Kamplarda yoğunlaşan bağışıklama hizmetlerinin, kamp dışında oldukça yetersiz olduğu, başvuruya dayalı yapıldığı, çocukların izlenmediği tespit edilmiştir.  Kamp dışındaki Suriye’li bebek ve çocuklar Türkiye’de aşılanmadıkları için Kızamık salgınından olumsuz etkilenmiş, hastalığa yakalanmıştır. Kamuoyundaki yanlış bilginin aksine Suriyeli çocuklar kızamığı Türkiye’ye taşımamış, ülkemizde aşıya erişemedikleri için hastalığa yakalanmıştır. Benzer durum çocuk felci için de beklenmektedir.

Sığınmacıların yaşam koşulları ve sağlık hizmetlerine erişimle ilgili sorunları bulaşıcı hastalıklar açısından büyük risk taşımaktadır. Başta kızamık olmak üzere, şark çıbanı, ASYE, gastroenteritler, sıtma olmak üzere polio gibi eredike edilen hastalıkların görülme tehdidi vardır. Geçen yıl görülen kızamık olguları, sıtma ve şark çıbanı olguları haberci niteliğindedir.

Hizmetlerden zor da olsa ücretsiz yararlanacaklarını bilmelerine rağmen birçok kadın kayıt olmak ve kampta yaşamak istemediğini ifade etmiştir. Kadınların koruyucu sağlık hizmetlerine erişimle ilgili ciddi sorunları tespit edilmiştir. Aile planlaması hizmetleri, gebe izlemleri, danışmalık hizmetleri, mineral-vitamin desteği vb. hizmetlerin oldukça yetersiz olduğu gözlenmiştir. İstenmeyen gebelikler, bebek ölümleri, anne ölümleri bu nüfus için şaşırtıcı olmayacaktır. Dil sorununun kadınlarda daha yaygın olduğu, bu nedenle kadınların eve hapsolduğu, sosyal yaşamla bağı koparılmış durumda olduğu gözlenmiştir. Yerli orta yaş ve yaşlı erkeklerin sığınmacı genç kızlar ile 2., 3. evliliklerini yaptıkları, başlık parasının 40 bin TL’den 5 bin TL’ye düştüğü, belirsizlik, korku ve umut beklentisi ile sığınmacıların bu işe daha çok razı olmaya başladıkları sıklıkla dile getirilmiştir. Çok eşlilik, çocuk evliliği, kadınların satılması ile ilgili yerli kadınların tepkilerin yüksek olduğu da paylaşılmıştır.

Koruyucu hizmetlerle ilgili tespitler şu şekilde özetlenebilir:

·         Koruyucu hizmetlerin başvuruya dayalı olması (Doğum anında yapılan aşı, topuktan kan alma dışında izlemler, aşılar, kontrasepsiyon vb. sınırlı hizmet)

·         Koruyucu hizmetlerin sağlık kurumlarında verilmesi, mahalleye çıkılmaması

·         Sığınmacılara yönelik verilen koruyucu hizmetlerin izleme, denetleme ve değerlendirme işlevlerindeki yetersizlikler

·         Ekonomik, coğrafik ve kültürel nedenlerle sağlık hizmetine erişimle ilgili sorunlar:

•       Gebe tespiti, doğurgan çağ kadın izlemleri yapılmıyor

•       Doğum kontrolüyle ilgili hizmetlere ve malzemelere erişimle ilgili ciddi sorunlar var

•       Bebeklerin ve çocuklarda ciddi beslenme sorunları mevcut

•       Bebeklere mama desteği verilmiyor

•       Yaşlı, engellilere yönelik koruyucu hizmetler verilmiyor

•       Sığınmacılara yönelik evde sağlık hizmetleri verilmiyor

•       Sosyal hizmetler verilmiyor

•       Ruh sağlığı açısından riskli grupların tespitleri yapılmıyor

•       Barınma ve yaşam ortamlarına yönelik çevre sağlığına yönelik hizmetler verilmiyor

•       Ev hijyeni ile ilgili temizlik malzemeleri ile ilgili erişim sorunu var

 

Gelecek endişesi, kaygısı yaygın… Bundan sonra neler olacağını bilememin, geriye döndüklerinde nelerle karşılaşabilecekleri, öldürülme korkularına karşın dönme arzusun hakim duygu olarak gözlenmiştir. 

Sığınmacıların hastanelerde de ayrımcı uygulamalara maruz kaldığı, hastanelerde hasta yoğunluğun artmasının bu ayrımcı uygulamaları tetiklediği, ayrımcı uygulamaların yerli hastalar tarafından da gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Sağlık kurumları ve sağlık çalışanları tarafından gerekli ilginin gösterilmemesi; en son sıralar verilmesi; bakmak istenmemesi; bilgilendirme yapılmaması; başka kuruma gönderilmesi vb. ayrımcı uygulamalar dile getirilmiştir.

Sağlık yönetiminden sorumlu kurumların (Halk Sağlığı Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezli) konu hakkında kapsamlı, koordineli bir çalışmasının olmadığı; hizmetin planlanması, denetlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalarının oldukça yetersiz olduğu gözlenmiştir. Hizmetlerin daha çok kamplarda kalan sığınmacılara odaklandığı, kamp dışı ile ilgili yetersiz kaldığı saptanmıştır.

Sağlık kurumlarının planlanmış bir çalışmasının olmadığı; nüfus tespiti, izlemler, aile planlaması, çevre sağlığı hizmetleri, psikososyal hizmetler, evde sağlık hizmetleri vb. çalışmalarla ilgili ciddi sorunlar tespit edilmiştir. Birinci basamak hizmetlerin tamamen sığınmacının başvurusuna bırakıldığı izlenimi edinilmiştir. Sürece Olağan Dışı Durum gerçekliği ile yaklaşılmadığı, sağlık çalışanı, tıbbi malzeme/olanaklar, aşı, kontraseptif malzeme açısından takviye yapılmadığı; çalışma şeklinde gereksinimlere göre yeni bir düzenlemenin yapılmadığı, halk sağlığı biliminin yöntemlerine yer verilmediği belirlenmiştir.

Öneriler:

Sınır ötesinde savaş olması, savaşın şehir alt yapılarını yok etmesi, halk sağlığının tehdit altında olması ve büyük oranda da sağlık sisteminin çökmesi demektir. Savaştan kaçan, başka bir ülkeye, güvenli bölgeye sığınan insanların bu çökmüş sistemlerin yüklerini omuzlarında taşıdıkları unutulmamalıdır. Sınır ötesinde, savaşan ülkenin sağlık hizmetlerinin desteklenmesi, en kısa sürede insanların normal yaşama dönüş olanaklarının geliştirilmesi tüm uluslararası kamuoyu gibi Türkiye’nin de sorumluluğudur.

Sığınmacılara yönelik hizmetlerin kamplarla daraltılmaması önemlidir. Çeşitli nedenlerle (güvenlik, etnik, dinsel, cinsel, baskı, yaşamın denetim altına tutulması, soyutlanma tecrit edilme, zor yaşam ve barınma koşuları vb. sorunlar) kamp dışında kalmayı istemeyen sığınmacı nüfusun sayısının çok fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Sığınmacılara yönelik hizmetlerin kamplarda kalan ve kalmayanlara eşit gören bir anlayışla sürdürülmesi zorunludur. Aynı zamanda kamplarda kalma konusunda engel teşkil eden sorunların da dikkate alınması ve giderilmesine yönelik çalışmalar başlatılmalıdır.

Nüfus/bölge tabanlı bir birinci basamak örgütlenmesi yaşamsaldır. Bu hizmetin de yaşanılan yerlerde, yerinde verilmesi Olağan Dışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri ‘ne (ODSH) en uygun yaklaşım olacaktır. Ev halkı tespit fişi uygulamasının bir an önce başlatılması yoluyla sığınmacı nüfusun kayıt altına alınması önceliklidir. Böylelikle gebe, bebek, çocuk, lohusa takipleri, aşılama, aile planlaması gibi birinci basamak temel sağlık hizmetlerinin hem verilmesi hem de kayıt altına alınmasının yolu açılacaktır. Aynı zamanda verilen hizmetin denetlenebilmesi, değerlendirilebilmesi olanağı da elde edilecektir.

Savaş yaşamış, göç etmiş, sağlıksız koşullarda yaşayan en dezavantajlı bu gruba hizmet veren sağlık ekibinin hem nicelik olarak hem de nitelik olarak zenginleştirilmesi gereklidir. Yeterli sayıda hekim, ebe, hemşire, sağlık memuru, çevre sağlık teknisyeni, laboratuar teknisyeni yanı sıra diş hekimi, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, diyetisyen, fizyoterapist, sosyal çalışmacı vb. sağlık çalışanları ile ekibin güçlendirilmesi gerekmektedir. Hizmetlerin ODSH anlayışı ile sürdürülmesi, yönetilmesi için halk sağlığı uzmanı olmak üzere hekim, hemşire vb. sağlık çalışanlarından ve geçmiş ODD görev yapmış, ODSH eğitimi almış sağlık personellerden yararlanılması önemlidir.

§  Koruyucu hizmetler kapsamında izlemler güçlendirilmelidir.

o   Gebe tespitlerin erken yapılması; muayene ve izlemlerinin düzenli yapılması; gebelik aşılarının tamamlanması; yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanması; demir, folik asit, D vitamini desteğinin sağlanması, gerekli eğitimlerin verilmesi; doğumlarını güvenli bir şekilde sağlık kurumlarında gerçekleştirilmesi

o   Doğurgan çağ (15-49 yaş) kadın izlemlerinin yapılması, doğum kontrolüyle ilgili danışmanlık yapılması, bu yöntemlerin ücretsiz olarak temin edilmesi

o   Bebek ve 5 yaş altı çocukların erken tespiti, muayene ve izlemleri, aşılanmaları, demir, D vitamini gibi temel ilaç ihtiyaçlarının giderilmesi, anne sütünün teşvik edilmesi, ek yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanması için gıda desteği, ishal ve ASYE’lerine yönelik kontrol programları uygulanmalıdır.

§  Bölgede bulaşıcı hastalıklar açısından dezavantajlı grup olan Suriyeli sığınmacıların aşılanmaları ve hastalanmaları durumunda sağlık kurumlarına başvurmalarının sağlanmasına yönelik stratejiler geliştirilmesi, riskli grup/bölge/mahalle çalışmaları yapılması, bu çalışmaların sürekliliği önem arz etmektedir. Başta kızamık ve polio salgın tehdidine karşı başta olmak üzere bebek ve çocukların bir an önce aşılanmaları tamamlanmalıdır.

§  Bulaşıcı hastalık salgınına tehdit oluşturacak çevre sağlığı hizmetlerinin (suların klorlanması, suların bakteriyolojik denetimi, vektörlerle mücadele, atık kontrolü, gıda denetimleri, toplu yaşam alanlarının denetlenmesi vb.) düzenli olarak izlenmesi yaşamsaldır.

§  Beslenme sorunlarının yaygınlığı göz önünde bulundurularak sığınmacı nüfus gıda güvencesizliği açısından değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.

§  Tüberküloz açısından riskli gruplara yönelik tarama programları ve mevcut hastaların izlenmesi de bulaşıcı hastalıklar açısından sığınmacılara yönelik hizmetlere dahil edilmelidir.

§  Engelli, yaşlı ve kronik hastalığı olanların temel yaşam koşullarının düzeltilmesi için girişimlerde bulunulması, kronik hastalığı olanların rutin muayene, tetkik ve izlemlerinin yapılması, ilaçlarının hiçbir koşul olmadan ücretsiz temin edilmesi gerekmektedir.

§  Göç ve zorla yerinden edilme ve savaşın travmasına bağlı ruhsal ve uyum sorunlarına yönelik başta tıbbi destek olmak üzere, danışmanlık ve sosyal destek çalışmalarının yaşama geçirilmelidir.

§  Kadınlar ve çocuklar kamplarda ya da dışarıda da şiddet açısından özel bir risk taşımaktadır. Kamp ve kamp dışında istismarlarını engelleyici önlemler alınmalıdır.

§  Merkezi ve yerel yönetimler başta olmak üzere birçok kurum sağlık barınma koşullarını temin etmelidir. Sığınmacıların yoğun yaşadığı sınır illeri yanı sıra İstanbul, İzmir gibi illerde sığınmacıların mahallelere dağıtılması ve asgari düzeyde barınma olanaklarının oluşturulmasına yönelik çalışmaların merkezi ve yerel yönetimlerce sağlanması aciliyet arz etmektedir. Sağlıklı barınma koşulları kapsamında banyo ve mutfak araç-gereçleri, hijyene yönelik malzemeler, ev gereksinimleri (battaniye, döşek, kilim vd.), ısınma olanakları (yakacak –kömür, odun, elektrik vb-, soba vb. ısınma araç gereçleri öncelikli gereksinimler arasındadır.

§  Bebeklerde mama kullanımı erişimde sıkıntılar olmasına rağmen yaygındır, anne sütünün önemi ve ek gıdalara geçiş doğum yapan tüm kadınlara anlatılmalıdır. Gereksinimi olanlara sağlıklı ve güvenilir mamalar ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

§  Mevsimlere uygun giyim olanaklarının sağlanması önemlidir. Özellikle yaklaşan kış ayı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda soğuktan koruyacak giysi, ayakkabı, bere ve çorap türü giysiler temin edilmelidir. Bulaşıcı hastalıklar ve hijyen olanakları açısından iç çamaşır, havlu vb. malzemelerin düzenli olarak sağlanması da önem arzetmektedir. Bebek ve çocuklar için bezlerin, kadınlar için pedlerin sağlanması da sağlık açısından önceliklidir.

§  Yasal düzenlemelerle sığınmacıların asgari ücretin altında ve sigortasız çalıştırılmasının yasaklanması; çocuk işçiliğine yönelik sıkı denetimlerin yapılması; insani bir çalışma koşulu, yeterli ücret, iş güvencesi sağlanmasına yönelik çabalar yoğunlaştırılmalıdır.

§  Çocukların; savaş nedeniyle kesintiye uğrayan eğitim ve öğretimlerinin devamının sağlanmasına yönelik çalışmalara hız verilmelidir. Suriye’de resmi dilin Arapça, anadilin Kürt sığınmacıların Kürtçe olması sebebiyle sadece Türkçe eğitim görmeleri uygun bir çözüm değildir. Çocukların savaşın bitmesine kadar eğitim hakkında mahrum bırakılması için çok dilli eğitime (Arapça, Kürtçe ve Türkçe) yönelik çalışmalar başlatılmalıdır.

Yukarıda sıralanan önerilerin çoğu ikincil korunmaya yönelik önlemlerdir, yani savaş ve zorla yerinden edilme-göç durumunun olumsuz sağlık etkilerini azaltmayı hedeflemektedir. Bununla birlikte aslolan neredeyse tüm sığınmacıların da umduğu gibi “topraklarına dönme” isteklerinin karşılık bulması, savaş halinin sona erdirilmesi, demokratik bir Ortadoğu inşası için silahların değil halkların sahne aldığı bir ortamın yaratılmasıdır. Suriye’nin her açıdan yeniden yapılanması (ekonomik, siyasal), oluşturulan hamaset ortamının, hoşgörü ortamına çevrilmesi zorlu görevler olarak Ortadoğu halklarının ve insanlığın önünde görev olarak durmaktadır.

Kamplardaki sağlık hizmetleri ile ilgili olarak:

Kamplar DSÖ standartlarına uygun kurulmaya çalışılsa da kamplarda sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili önerilere uyum gösterilmediği tespit edilmiştir. Amaçlanmış bir surveyans çalışması gözlenmemiştir. Sağlık çalışanının istihdamı, çalışma koşullarının düzenlenmesi konusunda ciddi aksaklıklar mevcuttur. Sağlık çalışanları çoğunluğunun ODSH eğitimi almadığı, mesleğin erken yıllarında ve deneyimsiz oldukları görülmüştür.

§  Kamplar sağlık çalışanları açısından niceliksel olarak desteklenmelidir. Yine psikolog, diş hekimi, çocuk psikiyatristi, halk sağlığı eğitimi almış sağlık çalışanı vb. sağlık çalışanı ekibi zenginleştirilmelidir.

§  Poliklinik hizmetleri sırasında dil farklılığının neden olduğu iletişim sorunlarının giderilmesi amacıyla dil bilen sağlık çalışanlarına öncelik verilmesi daha uygun bir istihdam politikası olacaktır.

§  Zorunlu hizmet ile gelen hekimlerin çoğunluğu dikkate alındığında tıp fakültelerinin altıncı sınıf müfredatlarına ODSH, Savaş ve Hekimlik Tutumu eklenmelidir.

§  Koruyucu sağlık hizmetlerinin standardize edilerek, yerinde (çadır ya da konteynerda) verilmeli, bu amaçla çalışan sağlık çalışanı (ebe, hemşire vb.) sayısı artırılmalıdır.

§  Sağlık hizmetlerinin tümü (tedavi edici, koruyucu) bilgisayar ortamında kayıt altına alınmalı, ODSH programları ile uyumlu surveyans programları yaşama geçirilmeli ve gerekli sağlık göstergeleri periyodik olarak hesaplanarak sığınmacılar ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

§  Çadır başına düşen kişi sayısı azaltılmalı, çadır, tercihen konteyner sayısı artırılmalıdır.

§  Kamplardaki sağlık hizmetlerinin hizmet satın alma ile gördürülmesi ciddi bir sorundur. Tamamen kamusal amaçlı yürütülmesi gereken hizmetin özelleştirme mantığı ile yürütülmesi anlaşılamamıştır. Benzer durum marketler için de geçerlidir. İşletme esaslı çalışan marketlerin gıda vb. malzemenin çok yüksek fiyatlarla temin edilmesine yol açtığı gözlenmiştir. Zaten sınırlı gelire sahip sığınmacılar için bu durum ciddi erişim sorunlarına da yol açması kaçınılmazdır. Market vb. yerlerin mutlaka kamu tarafından, kar amacı güdülmeden çalıştırılmalıdır.

Sağlık çalışanları ile ilgili olarak kamplarda iş yoğunluğun fazla olduğu, ODSH kapsamında yürütülen hizmetlere herhangi bir ek ödeme yapılmadığı ve teşvik uygulamasının olmadığı, dil sorunu, kültür farklılığı ve ilk çalışılan yer olması, fazla mesai uygulaması (ayda 240-320 saat), gece tek başına kalma (yalnız çalışma), sınırsız süre ile görevlendirme, ODD ve birinci basamakla ilgili hizmet içi eğitimin olmaması, sınırsız süreli görevlendirme öncelikli sorunlar olarak tespit edilmiştir. Sorunlara bağlı istifaların yaygın olduğu dile getirilmiştir.

Sağlık çalışanları için ilk olarak söylenmesi gereken iş yoğunluğunun artmasıdır. Zaten sağlık çalışanları açısından sayıca yetersizlik yaşanan bölge illerinde hem kamplar hem de kamp dışı sığınmacılar nedeniyle iş yükü oldukça artmıştır. Geçici görevlendirmeler ve rotasyonlarla iş yürütülmeye çalışılsa da sağlık hizmeti gereksinimin artması nedeniyle iş yükü artışının önüne geçilememektedir. Sağlık çalışanlarının sayısı gerekli düzeyde arttırılamamıştır. Gün içinde zaten yoğun çalışan personel fazla mesailer, geçici görevlendirmeler ile tıkanmış durumdadır. Özellikle zorunlu hizmet ile göreve yeni başlayan personel için ODD koşullarında hizmet verme ciddi sıkıntılara yol açmıştır. Dil sorunu, kültürel faktörler de sorunları katmerleştirmektedir. Önemli sorunlardan birisi de birinci basamak sağlık hizmetleri için düzenlemenin yapılmamış olmasıdır. Tamamen sağlık çalışanının vicdanına ve özverisine dayalı bir beklenti vardır. Beş yüz bini aşan sığınmacı nedeniyle birinci basamak sağlık hizmetleri için ODD koşullarına uygun bir program geliştirilmesi ve sağlık çalışanı görevlendirilmesi gerekmektedir.

SAVAŞIN ÖTE YÜZÜ: ROJOVA

(İlaç-Tıbbi ve Gıda Yardımı Ambargosu: “Aşı Biyolojik Silah”, “Anestezikler Uyuşturucu”)

Suriye’nin diğer kesimlerinde artan çatışma ortamı Rojova’ya iç göçe neden olmuş ve nüfusun kısa sürede hızla artmasına yol açmıştır. Rojova nüfusu 3 milyona yükselmiştir. Qamışlo’da 350-500 binden 1 milyona; Kobani’de kent merkezinde 98 binden 250 bine, merkeze bağlı 400’e yakın köy-mezra dahil edildiğinde nüfus 400 bine yükseldiği tahmin edilmektedir. Yaşanan göçler nedeniyle evlerde 3-4 akraba aile bir arada yaşar hale gelmiştir.

2 milyon nüfuslu Afrin ilçesinin Halep, Azaz, Kobani, Kilis ve İslahiye ile iletişimlerinin tamamen kesildiği, adeta tecrit uygulaması yapıldığı, ambargo altında tutulduğu ifade edilmiştir. Benzer durum Kobani için de geçerlidir. Savaş süresi içerisinde çevre bölgelerle ve merkezle iletişim tamamen kesilmiş durumdadır.

Afrin, Qamışlo, Kobani, Serêkaniyê, Tıltemer ve Heseki yerleşim yerlerinde hastanelerin sağlık hizmetlerini yürütebilecek sayıda olmasına rağmen, sağlık çalışanı, ilaç, malzeme ve araç-gereç konusunda eksikliklerin olmasından dolayı sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi sorunlar yaşandığı ifade edilmiştir.

Savaş öncesinde düzenli olarak yapılan aşıların yapılamadığı, merkezi hükümet tarafından çok sınırlı oranda aşı gönderildiği, daha önce 24 olan sağlık merkezinin yerine sadece iki sağlık merkezine aşı gönderildiği dile getirilmiştir. Aşı ile ilgili ciddi bir engel de sınırların kapalı olması nedeniyle ülke dışından alımlar ve yardımlara gösterilen engellerdir. Türkiye’nin aşıyı “biyolojik silah” kabul ederek geçişine izin vermediği ifade edilmiştir.

Çevre sağlığı ile ilgili olumsuz koşulların yaygın olduğu, su kesintileri, çöp toplama, suların klorlanması işlemleri halk tarafından kısıtlı imkanlarla yapıldığı, atıklar mücadelesinde ciddi sorunlar olduğu, haşerelerle mücadele, araç gereç ve ilaç eksikliği nedeniyle yapılamadığı, sık sık elektrik kesintisi olması nedeniyle çok sayıda jeneratör çalıştırılmasına, düşük kalitede mazot kullanımına bağlı olarak hava kirliliği (karbon monoksit) önemli sorunlar olarak dile getirilmiştir.

Çocuklarda beslenme bozuklukları, özellikle açlıklara bağlı ölümler yaşandığı, bebek mamasının kısıtlı olduğu, ambargo nedeniyle buğday satın alınamadığı, elektrik kesintileri nedeniyle değirmenlerin yeterince çalışamadığı, besin hijyeninde sorunlar yaşandığı dile getirilmiştir.

Aşı, çevre sağlığı hizmetleri, beslenme bozukluğu, toplu yaşam vb. nedeniyle bulaşıcı hastalıklarda artış gerçekleştiği, sıtma, şark çıbanı, tifo, kolera, dizanteri, brusella, kızamık, su çiçeği, hepatit B, polio (çocuk felci), kuduz, olgularında artış olduğu ifade edilmiştir. Bölgede 1963-1965 yıllarından bu yana sıtma ve şark çıbanı hastalıklarının hiç görülmediği, 1999’dan bu yana polio olgusu görülmediği özellikle vurgulanmıştır. Kuduz şüpheli ısırıklarda artış olmasına karşın aşı ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşandığı sıklıkla dile getirilmiştir.

Kronik hastalıklar arasında böbrek yetmezliği olan hastaların yaşadığı sorunların ilk sırayı aldığı, diyaliz sıvısı yokluğu, diyaliz merkezi çalışamamasından dolayı kronik börek yetmezliği olan hastaların ölüme terk edildiği, böbrek nakli olmuş, düzenli ilaç kullanması gereken hastaların ilaç konusunda sıkıntılar çektiği ifade edilmiştir. Kronik hastalıkların takibinde zorluklar yaşandığı, savaş koşullarının yarattığı aşırı toz nedeniyle astım hastalarının başvurularında artış olduğu ifade edilmiştir.

Şu an üç özel hastane ve yeni açılan bir adet halk hastanesi (30 yataklı, eczanesi bulunan) ile hizmet verilmektedir. Mevcut dört hastanede de araç-gereç ve sağlık personeli başta olmak üzere kısıtlı koşullarda hizmet vermektedir.

Hastanelerde ameliyatlar, görüntüleme merkezleri, laboratuar vb. hizmetler elektriklerin sık sık kesilmesi nedeniyle yürütülememektedir. Ameliyatlar konusunda önemli bir engelde anestezik maddelerde yaşanan kısıtlılıklardır. Bu nedenle bir kısım ameliyat yapılmadığı için hastalar ölüme terk edilmekte, bir çok işlem de anestezik madde kullanılmadan gerçekleştirilmektedir.

 

Bütün bölgede ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği hat safhadadır. Her türlü ilaç, laboratuar, ilk yardım malzemesi, mayiler ve kan transfüzyon setleri, hemodiyaliz cihazları, tomografi başta olmak üzere görüntüleme cihazları, ortopedi malzemeleri, yenidoğan ünitelerine ve akla gelebilecek her türlü malzemeye acil ihtiyaç olduğu belirtilmektedir. Birçok kronik hastalığın ilaçları bulunmamaktadır. İlaçlarla ilgili önemli bir sorunda kaçak yollarla gelen ilaçların yüksek fiyatlarla satılması olarak tespit edilmiştir. Malzeme eksikliğine bağlı yapılması zorunlu bazı işlemler gerçekleştirilememektedir. (yenidoğan exchange’leri gibi)

Sağlık çalışanları büyük bir özveri ile günde 20 saati bulan hizmet vermektedir. Sağlık emekçilerine, sağlık kurumlarına ve ambulanslara saldırılar yaşanmaktadır, saldırılara bağlı üç sağlık emekçisi yaşamını kaybetmiştir.

Rojova’nın Türkiye yüzünde de en çok dile getirilen sorun sınır kapılarının kapalı olması, yardımlara el konulmasıdır. Sekizyüz kilometrelik sınır olmasına karşın kapıların 2011 aralık ayından beri kapalı olduğu, kapıların kapalı olması yardım toplanmasını da engellediği ifade edilmiştir. Kriz masası kurulmadığı, Türkiye’ye yaralı ve hasta geçişi sadece Nusaybin’den olduğu, bu bölgede de geçişle ilgili sorunlar yaşandığı belirtilmiştir.

Sınır geçişlerinde mayın patlamalarına bağlı ölüme tanıklık, yaralılara yardım edememe, ilaç, tıbbi ve gıda yardımlarını eriştirememe, aşılara biyolojik silah, anestezik ilaçlar uyuşturucu diye sınırdan geçişine izin verilmemesi bir insanlık dramı olarak değerlendirilmiştir.

Rojova’da yaşanan sağlık sorunlarına yönelik dile getirilen önlem önerileri şunlardır:

·         İnsani yardıma izin verilmesi, ilaç, tıbbi malzeme, gıda ambargosu kaldırılması (Türkiye, Suriye ve Güney Kürdistan tarafından)

·         Türkiye genelinde başlatılan çok sayıda kampanya ile elde edilen yardımların (ilaç, gıda, giyecek) özerk bölgeye geçişinin sağlanması için özellikle mağdur bölgelere erişim olanağı taşıyan Antep İslahiye, Mardin Nusaybin ve Urfa Akçakale olmak üzere tüm sınır kapılarının bir an önce açılması

·         Türkiye hükümeti tarafından sınırlı açılan Nusaybin kapısının sürekli olarak açık tutulması

·         Acil ilaçlar, aşılar, kronik hastalıklara yönelik ilaçlara yönelik başta Türkiye olmak üzere uluslar arası yardım başlatılması

·         Sağlık kurumlarının inşasına yönelik temel ameliyathane malzemeleri, teşhis araçları ve anestezi malzeme geçişine izin verilmesi

·         Temel besin maddelerinin geçişine izin verilmesi, temel besin maddeleri ile ilgili başta Türkiye olmak üzere uluslararası yardım başlatılması

·         Bebek ve çocukların salgın tehdidi olan hastalıklara karşı (kızamık, polio vb.) bir an önce aşılanmasının sağlanması, aşı ile ilgili ambargolara son verilmesi, aşı temini.

·         Çevre sağlığı hizmetleri kapsamında Rojova’ya araç, gereç ve malzeme açısından yardım yapılması.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi