Hekimler Olarak Bizlere İhtiyaç Duyulan Her Yerde Vardık, Varız, Varolacağız!

Hekimliği doğduğu topraklara gömmeye çalışan, hekimleri adeta iyi hekimlik yaptıkları için cezalandırmayı hedefleyen Torba Yasa’ya karşı kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Hekimler TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın çağrısıyla 8 Aralık 2013 Pazar günü Gezi Parkı merdivenlerinde “Hekimlik Mesleğinin Onurunu Koruyacağız” çağrısını yinelemek için toplandılar. Basın açıklaması için Gezi Parkı merdivenlerine çağrı yapılmıştı, çünkü Torba Yasa pek çok kabul edilemez düzenlemenin yanı sıra “bundan böyle ruhsat yani izin almadan yaralıya dahi bakamazsınız” diyordu. AKP Hükümeti bu düzenlemeyle Gezi eylemleri sürecinde ortaya konan gönüllü acil sağlık hizmetlerinin, yaralılara yardım eli uzatılmasının “cezasını kesiyordu” adeta. Bu yüzden hekimler “hikayenin başladığı yerde”, Gezi Parkı merdivenlerinde yapmak istediler açıklamalarını. Ancak daha basın açıklaması için yeni yeni toplanmaya başlanmışken polisin saldırısı gerçekleşti. Basın açıklaması için toplanan TTB ve İstanbul Tabip Odası yöneticileri ve hekimler polis şiddetiyle karşı karşıya kaldı.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu, basın açıklamasını hekimlerin etrafını saran polislere rağmen okumaya başladı.  “Dünyanın neresinde yaralı tedavi etti diye hekimler 3 yıl hapisle yargılanır? Yaralanan ve şifa bekleyen insanlara tıbbi yardım ve hekimlik yapılmasını hapisle cezalandırmak nasıl bir korkunun yansımasıdır?” diye soran Dr. Çerkezoğlu açıklamayı okurken polisler hekimleri kalkanları ile iterek açıklamayı engellemeye çalıştı. Hekimlerse açıklamayı “Hekimlik Onuru Engellenemez” sloganıyla desteklediler.

Polis ablukası altına alınan, polis kalkanlarıyla itelenen hekimler basın açıklamasına Taksim Hill Otel önünde devam ettiler. Dr. Ali Çerkezoğlu yaptığı açıklamada Sağlık Torba Yasası’nda geçirilen “Olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç, ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” ifadesinin hekimler üzerinde baskı kurmayı amaçladığını vurguladı. Dr. Çerkezoğlu “Buradan ülkemizi yönetenlere, yasaları çıkaranlara ve tüm halkımıza seslenmek istiyoruz. Yanında bulunan ve sağlık gereksinimi olan yurttaşa gerekli hizmeti sunmayacak, sunamayacak hekimlerden bu ülkeye de halkına da bir yarar gelmez. İhtiyaç varsa, yaralı varsa orada bulunan hekim görevini, gerekli tedaviyi yapmak zorundadır. Bunu ortadan kaldırabilecek bir yasa insanlık tarihi boyunca hiçbir, kavim, imparatorluk ya da rejimde yürürlüğe girmedi, giremedi.

Hekimleri korkutmaya çalışmanın, insanlarda hak arama bilincini baskılamaya kalkmanın bu ülkeye iyilik değil, en büyük kötülük olduğunu bir kez daha hatırlatırız. Sağlık Bakanlığına ve kamuoyuna sesleniyoruz; ülkenin en ücra köşelerinde mecburi hizmet yapan, 24 saatlik nöbetlerde,  acillerde, ameliyathanelerde, 112 ambulanslarında, aşısından, ameliyatına, doğumundan, ölümüne kadar her zaman halkın yanında bulunan HEKİMLER OLARAK,  Gezi Parkında ya da ülkenin herhangi bir yerinde, bizlere ihtiyaç olan her zaman ve her yerde  VARDIK…VARIZ…VAR OLACAĞIZ!” sözleriyle basın açıklamasını sonlandırdı. Ardından Taksim Hill Otel’de gerçekleştirilen panele geçildi.

TTB Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören ve Türkiye Biyoetik Derneği’nden Prof. Dr. Arın Namal’ın konuşmacı olduğu ““(Ruhsatlı) Sağlık Hizmeti kavramının evrensel etik ilkeler ışığında incelenmesi” başlıklı panelde açılış konuşmasını Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Özdemir Aktan yaptı. Aktan, yapılan eylemi değerlendirdiği konuşmasında Prof. Dr. Türkan Saylan’ın kendisine İstanbul Tabip Odası Başkanı olduğu sırada “Doktorlar sağlam duruyor mu Özdemir?” diye sorduğunu hatırlattı ve yanıt verdi: “Bugün yine gördüm ki doktorlar sağlam duruyor” dedi.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören de  yaptığı konuşmada hekim olmaktan büyük onur duyduğunu ve hiç kimsenin hekimliğin evrensel ilke ve değerlerini gündelik hesaplarla değiştiremeyeceğini  ifade etti.

Türkiye Biyoetik Derneği’nden Prof. Dr. Arın Namal ise hekimlik etiğine ilişkin olarak yaptığı konuşmada, yozlaştırılmaya çalışılan insanlık değerlerini ve hekimlik görevlerine sahip çıktıklarını dile getirdi. Ahlaki bilincin bulanıklaştırılmasına geçit vermeyeceklerini vurgulayan Dr. Namal, hekimliğin onbinlerce yıl önce bir yaralının yardım çağrısına yanıt verilmesiyle başladığını belirtti. “Başkası için duyduğumuz endişeyi yardım çağrısına yanıt vererek hekimlik mesleğini oluşturduk” diyen Dr. Namal, Roma ordusunun “düşmanı dostun gibi tedavi et” sözünü, Paracelsus’un “Erdemler olmadan hekimlik yaşatılamaz” sözünü, Dünya Hekimler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında ettikleri yemini, evrensel yemin olarak formüle edişini hatırlattı. Bazen yasaların insan haklarına aykırı veya eksik olabileceğini söyleyen Dr. Namal, yasalar etik olmasa bile Dünya Hekimler Birliği’nin etik yükümlülüklerini anımsamak gerektiğinin altını çizdi. Dr. Namal ayrıca, hekimin özerkliğinin hastanın ona olan güvenini de oluşturduğunu söyleyerek, hekimi baskı altına almanın, hastanın güveneceği bir hekimden yardım alması hakkının ihlali de olduğunu ekledi.

Basın metni için tıklayınız.

Prof. Dr. Arın Namal'ın "Hekimlik Etiği" sunusu için tıklayınız.