Kızamık salgınıyla baş etmek için kamusal bir sağlık sistemi gerekir

altTTB, son aylarda giderek artan kızamık vakaları ile ilgili 12 Şubat 2013 tarihinde yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada,  TTB’nin, bulaşıcı hastalıklarla savaşımda halkın sağlığını korumak adına hekimliği kamu yararına yapma kararlılığında olduğu vurgulanarak, “Sağlık Bakanlığı’ndan (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu) konu ile ilgili sağlıkçıları ve vatandaşları tatmin edici bir açıklama bekliyoruz” denildi.

 

BASIN AÇIKLAMASI
12.02.2013

KIZAMIK SALGINIYLA BAŞ ETMEK İÇİN KAMUSAL BİR SAĞLIK SİSTEMİ VE
GÜVEN VERİCİ BİR SAĞLIK BAKANLIĞI GEREKİR

Son aylarda ülkemizde kızamık hastalığı giderek daha fazla oranda gündemde yer alan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek Avrupa’da kızamık vakalarının ve salgınlarının ortaya çıkması gerekse ülkemizin sınır komşusu olduğu ülkelerdeki vakalar nedeniyle son aylarda artan bir biçimde olmak üzere son iki yıldır kızamık vakaları tekrar görülmeye başlamıştır. Kızamık ve Kızamıkçık hastalığına karşı bir mücadele programı yürüten ve bu mücadele programı kapsamında 2015 yılına kadar yerli virüs geçişini durdurmayı, 2015 yılından sonra ülke dışından gelecek virüslerin yerleşmesini önlemeyi ve kızamığa bağlı ölümleri engellemeyi hedefleyen ülkemiz, dış kaynaklı başladığı ifade edilen ve hızla artış eğilimi gösteren vakalarla birlikte yeni bir süreci yaşamaktadır.

Sağlık Bakanlığı tarafından Aralık ayı içerisinde yapılan açıklamada konu ile ilgili aşağıdaki hususlar vurgulanmıştır:

""Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi"nde kızamık salgınları devam etmektedir. 2012 yılında da Romanya, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere, İrlanda ve sınır komşularımız olan İran, Irak ve Suriye başta olmak üzere birçok ülkede salgınlar görülmeye devam etmektedir. Ülkemiz bulunduğu konum ve günümüzde artan insan hareketleri sebebiyle yurt dışı kaynaklı virüs riski altındadır. Ülkemizde 10 Aralık 2012 tarihi itibarıyla başta İstanbul olmak üzere toplam 101 yurt dışı kaynaklı kızamık vakası görülmüştür. Vakaların tamamı iyileşmiştir.”

Bu açıklama ile birlikte durum kısmen netlik kazanmış olmakla birlikte akıllarda soru işaretleri devam etmekte ve özellikle birinci basamakta alınan kontrol önlemlerine ilişkin genel bir kafa karışıklığı yaşandığı izlenmektedir. Öte yandan bazı basın yayın organlarında aşılama karşıtı haberler çıkmakta ve ülkemizdeki aşı programına ve hastalık mücadelesine zarar verilmektedir.

Diğer yandan yaşanan kızamık vakalarının artışı süreci ülkemizde son on yıldır yürütülen Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlık ve sosyal güvenlik alanında yarattığı tahribatın etkilerini görmek ve değerlendirmek açısından da bir veri niteliğindedir.

Bulaşıcı hastalıklarla mücadele ve aşılama, ülkedeki tüm kişi ve kurumların temel sorumluluğu altındadır. Bu mücadele ve program esas olarak yüksek bir güven ve kamusal sorumluluk gerektirir. Bu güvenin ve kamusal itibarın sarsılmaması için herkes üstüne düşeni yapmalıdır. Hekim meslek örgütü olarak Türk Tabipleri Birliği de geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da bu sorumluluğunu yerine getirmeye devam etmektedir, edecektir.

Bu noktadan hareketle TTB kamuoyundaki ve hekimler arasındaki soru işaretlerinin giderilmesi ve güven duygusunun zedelenmemesi için Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve ilgili uzmanlık derneklerinden bilgi ve değerlendirme talep etmiştir. Bu bilgi, görüş ve önerilerin kızamık sorunu ile baş etme konusunda güven verici bir tablo oluşturulmasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

Ayrıca konu ile ilgili olarak, süreci zedeleyici, aşılama, hastalık izleme, tanı ve tedavi aşamalarını aksatıcı haber, açıklama, tavır ve tutumlardan kaçınılmasının önemini de vurgulamak isteriz.

Bu noktada önerilerimizi ve beklentilerimizi kamuoyu ve yetkililerle paylaşmak istiyoruz:

  1. Avrupa’da ve Ülkemizde kızamık virüsünün dolaşımı sürmektedir. Ülkemizde kimi illerimizde salgın kontrolüne yönelik aşılamalar yapılmaktadır. Bağışıklama hizmetinin aşılanması gerekenlere ulaşacak biçimde uygulanması gereklidir. Hizmete erişimde eşitsizlik kalmamalıdır.
  2. Bulaşıcı hastalıklarla savaşın bir parçası olarak kızamık eliminasyonu ve eradikasyonu sağlık alanında tam bir işbirliği gerektirir. Sağlık çalışanlarının dayanışması sektörler arası işbirliğinin güçlendiricisi olacaktır.
  3. Kızamık eliminasyonu/eradikasyonu politik istek ve kararlılık gerektirir. Sağlık Bakanı’nın lojistik sağlama yanında güven sağlama istek ve kararlılığı da bu bağlamdadır.  Dışarıdan gelse de, yerli olgu oluşumunu yadsımak çalışanların gerçeklik algısını zedeleyici olduğu gibi, ayırıcı tanıda kızamığın akla gelmesini engelleyici ve bildirim duyarlılığını azaltıcıdır. Avrupa ve komşu ülkelerdeki vakaları “salgın” olarak adlandırıp kendi ülkemizdeki durumu “salgın değil” diye nitelemek inandırıcılıktan uzaktır.
  4. Sağlık Yönetimin “saydamlık” ve “hesap verebilirliği” sürveyans (hastalık bildirimi) etkinliklerinin usulüne uygun bir biçim ve içerikte kamuoyu ile paylaşımını gerektirir.  Bilgi paylaşımı, birçok ülkede olduğu gibi,  düzenli aralıklarla basılı ya da elektronik bültenler aracılığı ile olmalıdır.
  5. Halkımız Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen programa uymalı ve sağlık kurumları tarafından yapılan aşıları-eğer kendilerine veya çocuklarına yapılması gerekiyorsa- mutlaka yaptırmalıdır.   
  6. Hekimlerin kızamık tanısı alan hastalarının kayıt ve bildirimi konusunda özenli davranmaları salgının boyutunun anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Benzer durum filyasyon çalışmaları için de geçerlidir.
  7. Sağlık çalışanları Sağlık Bakanlığı’nın kendilerine yönelik aşılama önerilerine uymalı ve gerekli görülenler aşılanmalıdır.
  8. Salgın yönetimi konusunda başta halk sağlığı uzmanları olmak üzere ilgili uzmanlık alanlarından tüm ülke çapında daha etkin yararlanılmalıdır.
  9. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere yetkilileri salgınla ilgili bilimsellikten uzak spekülatif açıklamalar yapma yerine süreci daha açık ve etkin yönetmeye davet ediyoruz."

Geçmişte birçok salgınla karşılaşan ülkemiz Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yaratılan kuralsız, koordinasyonsuz, uyumsuz, kaynakların etkili ve verimli kullanılamadığı, birinci basamağın etkin desteklenmediği, kötü yönetimin sürdüğü piyasalaşmış sağlık sistemi,  salgın yönetimi konusunda zafiyet oluşturmuştur. Kızamık örneği Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlık sistemimize etkilerini görmek açısından önemli bir örnek olgudur.

TTB, bulaşıcı hastalıklarla savaşımda halkın sağlığını korumak adına hekimliği kamu yararına yapma kararlılığındadır. Sağlık Bakanlığı’ndan (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu) konu ile ilgili sağlıkçıları ve vatandaşları tatmin edici bir açıklamayı hala bekliyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ