Açlık grevlerinde 41. gün: Kritik günler kapıda

altTTB Merkez Konseyi, bugün (22 Ekim 2012) yazılı bir açıklama yaparak, cezaevlerinde 12 Eylül"den bu yana süren açlık grevlerinde, grevciler açısından kritik zamanlara girildiği uyarısında bulundu. 

22.10.2012

BASIN AÇIKLAMASI

AÇLIK GREVLERİNDE 41. GÜN

KRİTİK GÜNLER KAPIDA

Cezaevlerinde 12 Eylül’den bu yana süren açlık grevleri bugün 41. gününde.  Gün geçtikçe yeni katılımların olduğu grevler en son bilgilere göre ülke çapında 58 cezaevinde 615 kişiye ulaşmış durumda.

Dünya Tabipleri Birliği’nin 1991 tarihli Malta Bildirgesi açlık grevcisini  “zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kişi” olarak tanımlar.

Açlık grevi bir intihar biçimi değildir. Bir protesto biçimidir. Kişi kendi iradesi ile bilinçli olarak yiyeceği reddetmektedir. Bir açlık grevi ölümle sonuçlanabilir fakat temel amaç ölüm değildir. Günlük belli miktarlarda su, tuz ve şeker alımını devam ettirme esasına dayanır. Ayrıca açlık grevi sonlandırıldığında kalıcı nörolojik sekellerin görülmemesi için B1 vitamini içeren preparatların mutlaka alınması gerekir.

41. günü geride bırakırken grevlere ilk başlayan grupta belirgin olmak üzere uzun süreli açlığın olumsuz etkilerinin görülmeye başlandığına dair duyumlarımız artıyor. Şimdiye kadar yaşanan açlık grevi tecrübelerimizden de biliyoruz ki yaşamsal risklerin başladığı/başlayacağı günlerdeyiz. Hal böyle iken, kimi açlık grevcilerinin B1 vitamini almayı reddettiği, kimi cezaevlerinde ise grevcilerin yalnızlaştırmaya ve tecrite tabii tutulduğu, sağlıklı içme suyu, tuz, şeker ve B1 vitamini verilmediği yönünde haberler alıyoruz.

Geçmişte açlık grevlerinin insan bedenine verdiği zararların –birçoğu basit önlemlerle engellenebilir- kalıcı sakatlıklarla ve ölümlerle sonuçlandığına üzülerek tanıklık ettik. Aynı süreçleri bir daha yaşamak istemiyoruz.

İnsanların yaşam hakkını ve sağlığa erişim hakkını koşulsuz savunan bir mesleğin temsilcileri olarak…

Uyarıyoruz.

Aslolan yaşamdır.

Bir an önce sonlanmasını dilediğimiz bu sürecin can kayıplarına yol açmaması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Vitamin almayı reddeden açlık grevcileri durumun bedenlerinde yaratacağı geri dönüşü olmayan zararları hakkında bilgilendirilmeli, bu katı tutumdan vazgeçmeleri yönünde çaba gösterilmeli, gerekli tıbbi takip ve muayeneleri hassasiyetle yapılmalıdır. TTB olarak bu konuda görev almaya hazır olduğumuzu geçtiğimiz günlerde kamuoyu ve Adalet Bakanlığı ile paylaşmıştık. (Adalet Bakanlığı’yla görüşme ve oluşturacağımız tıbbi heyetlere cezaevlerini ziyaret izni verilmesi taleplerimize ne yazık ki halen cevap alabilmiş değiliz.)

Yetkilileri bir kez daha ve acil olarak sorumlu davranmaya çağırıyoruz.

Cezaevleri yönetimlerince yalnızlaştırma ve tecrit benzeri uygulamalar asla dayatılmamalı, yaklaşan bayram tatili öncesi ivedi olarak sağlıklı içme suyu, tuz, şeker ve yaşamsal önemi olan B1 vitamini mutlaka temin edilmeli ve grevcilere ulaştırılmalıdır.

Bilinmelidir ki, bu hassas süreçte aksi yaklaşımlar insan yaşamına kasıt anlamına gelecektir.

                                                                                                                              TTB MERKEZ KONSEYİ