TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu: Kusura bakmayın; hekimliği, sağlık hakkını, hekimleri paspas yapmanıza izin veremeyiz, vermeyeceğiz!

erisTTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ"ın dün (25 Kasım 2011) basına yansıyan, "Bizim Türk Tabipleri Birliği ile bir meslek örgütü mücadelemiz yok, bir ideolojik mücadele var. Bunlar bizimle ideolojik olarak mücadele ediyorlar. Kusura bakmayın, milli iradeyi kimsenin, herhangi bir meslek örgütünün ayağına paspas gibi seremem" sözleriyle ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. 

AKP"nin ve Sağlık Bakanlığı"nın politikalarının "milli iradeyi" kimlerin ayaklarının altına paspas gibi serdiğinin ortada olduğunu belirten Bilaloğlu, "Olan belli; artık sizin idelolojinizin kıblesi, iradenizin teslimiyeti gizlenemiyor" diye konuştu. Bilaloğlu, "Kusura bakmayın; hekimliği, sağlık hakkını, hekimleri paspas yapmanıza izin veremeyiz, vermeyeceğiz" dedi. 

26.11.2011

TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu:

Kusura bakmayın; hekimliği, sağlık hakkını, hekimleri paspas yapmanıza izin veremeyiz, vermeyeceğiz!

Dün (25 Kasım 2011) basında yer aldı: “TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Bizim Türk Tabipleri Birliği ile bir meslek örgütü mücadelemiz yok, bir ideolojik mücadele var. Bunlar bizimle ideolojik olarak mücadele ediyorlar” demiş ve eklemiş: “Kusura bakmayın, milli iradeyi kimsenin, herhangi bir meslek örgütünün ayağının altına paspas gibi seremem.”

Basında yer alan bu ifadeler geçerliyse Sayın Bakan -yine- bir Sağlık Bakanlığı Bütçe görüşmesinde TTB’yi, hekimleri hedef almış. İstanbul’da 22 Kasım 2011 günü gerçekleştirilen görkemli iş bırakmanın sıcağı bunaltmış ve TTB’nin yaptığının ideolojik olduğunu söylemiş.

Sayın Bakan İstanbul’da gerçekleştirilen eylemin gerekçelerine, binlerce katılana, söylenenlere bakıp “nasıl etkisiz kılabilirim, karalayabilirim”in formülünü “ideolojik”te bulmuş ve “milli iradeyi meslek örgütünün ayağının altına paspas gibi sermem” sözcükleriyle milli irade(!) adına kararlılığını dile getirmiş.

Sayın Bakan’ın kararlılığı nedir, bakmakta ve sormakta yarar var.

Daha 24 gün önce, 2 Kasım 2011 tarihinde, gece yarısı resmi gazetede Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlatarak, TBMM’de görüşülmeden kanun yaparak ne yapmış oldunuz? Milli irade AKP midir, TBMM midir? Milli iradeyi, %10 barajlarıyla oluşturduğunuz TBMM’ye bile götüremeyip çıkarttığınız KHK ile uluslararası ölçekte sermaye gruplarının, tekellerin ayağının altına paspas gibi sermiş olan siz mi temsil ediyorsunuz? Yoksa bunu görüp de itiraz eden, ayağa kalkanlar mı?

Tam gün çalışmak isteyenlerin, çalışanların haklarını vermeme ve muayenehaneleri kapatma kararlılığınızla, ayağınızda postallarla muayenehane kapısındaki paspas ölçülerine kadar yaptığınız denetimlerle mi milli irade korunmuş oluyor? Yoksa “ithal hekim” düzenlemeleri, sağlıkta serbest bölge düzenlemeleri ile mi milli irade temsil oluyor?

İlaçta reklamı serbest bırakıp sermayenin daha çok kar elde etmesi çırpınışları mı sizin milli iradeyi temsilinizi kuvvetlendiriyor? Yoksa “kuvvetlenen” halkın yoksullaşması pahasına sizin sermayeniz mi? Bu ne iradeymiş ki sağlıkta yaptığı işlerin kılavuzu bile World Bank!

Ortadoğu ve özel olarak Suriye’deki planlarla “serilen” nedir ve kimin ayağının altına serilmektedir? Paspas edilen nedir?

Büyük sermaye gruplarının ayağının altına ülkeyi, insanlarımızın sağlığını sermek, hekim ve sağlık çalışanlarını ucuz iş gücü olarak taşeronlaştırıp paspas yapmak ideolojik olmuyor, bizim karşı çıkıp talep olarak;

sağlık hakkı dememiz,

iş-gelir-can güvencesi,

mesleğimizi performans/ciro, SUT baskısı olmadan, bilimin ve hastalarımızın yararına uygulama talebimiz ideolojik oluyor, öyle mi?

Hadi canım, olan belli; artık sizin ideolojinizin kıblesi, iradenizin teslimiyeti gizlenemiyor.

Kusura bakmayın binlerce yıllık mücadelelerle oluşturulmuş evrensel değerlerin, hekimliğin, Türkiye’deki hekimlerin, halkın sağlık hakkının paspas gibi çiğnetilmesine izin veremeyiz, vermeyeceğiz!