Özürlülük, Engellilik, Sakatlık Nedenleri ve Korunma
Dr. Zeynep Baykan*
Uzm.; Gazi Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Araştırma Görevlisi
Teknolojinin gelişimi, sağlık ve insan tanımlamalarındaki
genişleme ve insan haklarının gündeme gelmesi, sakatların toplumdaki yerini
etkileyen en önemli gelişmeler olmuştur. Bugün bazı ülke ve bölgelerde
sakatlar, sakatlığı olmayan insanlarla yaşam biçimi ve standardı yönünden
farklılıklarını en aza indirmişken, bazı ülkelerde toplum dışına
itilmişlikten kurtulamamışlardır.
Dünya
Sağlık Örgütü (DSÖ) sakatlık oranını gelişmiş ülkeler için %10, gelişmekte
olan ülkeler için %12 olarak kabul etmektedir. Buna göre tüm dünyada 500
milyon, Türkiye'de 6-7 milyon arasında sakat olduğu tahmin edilmektedir.
Populasyonun yaş dağılımındaki, mortalite ve morbidite paternlerindeki ve
sağlık hizmetlerinin içeriğindeki değişim ile endüstrileşmenin artmasının
dünyadaki sakat kişi oranlarını değiştireceği tahmin edilmektedir.
Özürlülük, Sakatlık, Engellilik Kavramları
Bunlar
birbirleri ile oldukça karıştırılan kavramlardır. DSÖ 1981 yılında bu
kavramları şöyle tanımlamıştır:
Özürlülük
(impairment): Kişinin fizyolojik, psikolojik, anatomik yapı ya da işlevlerindeki herhangi bir eksiklik ya da
anormalliktir. Şu şekilde sınıflandırılır.
1. İskelet sistemi bozuklukları 5.
İşitme bozuklukları
2. Entellektüel (zeka, bellek 6.
Diğer psikolojik bozukluklar
ve düşünce) bozukluklar 7.
Biçim, görünüm bozuklukları
3. Görme ile ilgili bozukluklar 8.
Jeneralize, duygusal bozukluklar
4. Dil ve konuşma bozukluklar ı9.
İç organ bozuklukları
|
Sakatlık
(disability): Özürlülük sonucu oluşan ve normal bir insanın başarı ile
sonuçlandırabileceği herhangi bir aktiviteyi gerçekleştirmede ortaya çıkan
bir eksiklik ya da sınırlamadır.
Sakatlıklar geçici (malnütrisyon, bulaşıcı hastalık), sürekli (körlük, mental
gerilik) ve ilerleyen tipte (dejeneratif hastalıklar, kalp hastalığı)
olabilirler.
1. Davranış sakatlıkları 5.
Vücuttaki pozisyon bozuklukları
2. İletişim sakatlıkları sonucu
oluşan sakatlıklar
3. Kişisel bakımla ilgili sakatlıklar 6. Beceri ve hünerle ilgili sakatlıklar
4. Tolerans azlığı, mekanik gereçlere 7. Özel becerilerle ilgili sakatlıklar
bağımlılık gibi kişinin içinde bulunduğu 8. Hareket ile ilgili sakatlıklar
durumlarla ilgili sakatlıklar 9.
Diğer sakatlıklar
|
Engelilik (handicap): Yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel
etkenlere bağlı olarak, özürlülük ve sakatlılık sonucu oluşan, o birey için
normal olan bir işlevin yerine getirilememesi, tamamlanamaması ya da eksik kalmasıdır. Eksik kalan işlev, bir aktiviteyle sınırlı olmayıp yaşantıyı
oluşturan rollerden biridir. Örneğin, fiziki bir engel vücudun belli bir
kısmını ilgilendirse de, etkisi o bölgeye sınırlı olarak kalmaz ve
sonuçlarıyla o kişinin yaşamını, toplumun bütününü etkiler.
1. Oryantasyonla ilgili engellilikler
2. Fizik bağımlılık yaratan engellilikler
3. Hareketle ilgili engellilikler
4. Sosyal durum ve integrasyonla ilgili engellilikler
5. Ekonomik yeterliliğini önleyen engellilikler
|
Sakatlığa Yol Açan Etkenler:
1. Doğum Öncesi ve Doğum Dönemi
a.
Doğumsal ve Genetik Bozukluklar (Kromozom anomalileri, doğumsal anomaliler,
kalıtsal bozukluklar (Hungtington koresi, nörofibromatozis, polikistik
böbrek, fenilketonüri, Marfan Sendromu)).
b.
Kan Uyuşmazlığı
c.
Riskli Gebelikler
*
Anne yaşının 17'den küçük, 35'ten büyük olması,
*
Beşten fazla doğum yapmış olmak,
*
Annenin sistemik hastalığının olması,
*
Özellikle ilk gebeliklerin %15-20'inde görülen ve gebeliğin 24. haftasından
sonra ortaya çıkan gebeliğe bağlı hipertansiyon gözlenmesi (beyinsel özürlü
çocuklarda rastlanan temel sorundur.)
*
Gebelikte ortaya çıkan diabetes mellitus (yenidoğanlarda kan şekerinin hızla
düşmesi nedeniyle beyinde kalıcı özürler görülebilir)
*
Çoğul gebelikler
*
Kötü obstetrik öykü
d.
Uteroplasental Nedenler (Plasentanın primer yetmezlikleri (genetik, edinsel)
ve uterusun yapısı ile ilgili bozukluklar)
Örnekler:
Özürlülük Sakatlık Engellilik
Belirgin olarak artmış Dışarıya
tek Sosyal
anksiyete,anksiyetenin başına
çıkamama izolasyon
kontrolünde zorluk
Bir günün kaybı Derinlik
değerlendirmesi Ehliyet
gerektiren
işleri yapamama alamama
|
e.
Annenin Hamileliğinde Karşılaştığı Sorunlar
Gebelikte
ateşli, döküntülü hastalık geçirilmesi (kızamıkçık),
Doktor
önerisi dışında ilaç kullanımı (tetrasiklin, talidomid),
*
Annenin kötü ve yetersiz beslenmesi
*
Annenin sigara, alkol kullanması
*
Röntgen ışınıyla karşılaşma
f.
Doğum Sırasında Karşılaşılan Sorunlar
Doğumun
biçimi, yeri ve zamanı yenidoğan sağlığı açısından çok önemlidir. 1998 yılı
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerine göre Türkiye'de doğumların
%80,6'sı sağlık çalışanı tarafından yaptırılmakta, gebelerin ancak %67,5'i
antenatal bakım almaktadır. Doğum sırasında karşılaşılan sorunlar şunlardır:
*
Zor doğum: Doğumun normalden daha yavaş ilerlemesi ve uzun süren doğum sonucu
bebeğin oksijensiz kalmasıdır.
*
Doğum travmaları: Doğum eylemi sırasında bebekte görülen fiziksel
yaralanmalardır.
*
Doğumda yanlış uygulamalar
*
Erken ve geç doğum
g.
Doğum Sonrasında Karşılaşılan Sorunlar
*
Kazalar
*
Zehirlenmeler
*
Yanlış ve geç kan değişimi
Gebeliklerin
%10-30'unda çeşitli risk etmenlerinin olabileceği unutulmamalı ve olaya bu
açıdan bakılmalıdır.
2. Bulaşıcı Hastalıklar (Polio, trahom, lepra)
3. Kazalar: Trafik kazaları, iş kazaları, ev kazaları (düşme, yanık),
Spor
kazaları: Türkiye'de özürlülüğe neden olan spor kazaları içinde deniz ve
havuz yaralanmaları önemli bir yer tutmaktadır.
Sakatlığın
oluşmasında önemli bir nokta da kaza sonucu tutum ve ilk yardımdır.
Paraplejik ve tetraplejik hastaların %10'unun sakatlığı, kaza sonucu yanlış
tutuma bağlıdır.
Türkiye'de
ise yaklaşık olarak yılda 20.000 kişinin kazalar (ev kazası, trafik kazası,
iş kazası, topluluk kazası -sinema, tiyatro, okul, kahvehane, spor salonu
gibi yerlerde oluşan kazalar- diğer kazalar) sonucu öldüğü tahmin
edilmektedir. Ölümle sonuçlanan her bir kazaya karşılık 1.5-2 sürekli
sakatlık, 100-200 geçici sakatlık oluşmaktadır.
4. Mental Bozukluklar: (şizofreni, demans, epilepsi,
mental retardasyon, alkol ve ilaç bağ.)
5. Beslenme Bozuklukları: Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan
ülkelerde sakatlık nedenlerinin en önemlilerinden biri de çocukluk çağındaki
malnütrisyondur. Mental retardasyondan gelişme geriliğine, kronik
hastalıklardan körlüğe kadar pek çok sakatlığın ve ölümün nedenidir.
6. Yaşlılık-Kronik Hastalıklar: Yaşlı nüfus, 65 yaş ve üzeri bireyler
olarak tanımlanmaktadır. Yaşlanma, özürlülüklerin artması ve başkalarına daha
fazla bağımlılaşma anlamına gelmektedir.
Sakatlıklardan Korunma:
1.
Birincil Korunma: Sakatlık nedenleri göz önüne alındığında bu nedenleri yok
etmek ya da en aza indirebilmek
amacıyla yapılan etkinliklerin tümüdür ve koruyucu hizmetlerin en önemli
bölümünü oluşturmaktadır. Birincil korumada yapılabilecekler;
*
Aşılama, çevre sağlığı, bulaşıcı hastalıklarla savaş,
*
Anne ve çocuklar arasında malnütrisyon, vitamin ve mineral eksikliklerinin
önlenmesi,
*
Gebe- çocuk izlem ve eğitimi, uygun koşullarda doğum,
*
Kazaları önleme çalışmaları, iş ve işçi sağlığı, ilk ve acil yardım,
*
Alkolizm ve ilaç alışkanlıklarına karşı savaş,
*
Kronik hastalıkların önlenmesi için diyet, egzersiz, yaşam biçimini
değiştirmek,
*
Akraba evliliklerinin önlenmesi, genetik danışmanlık (Bu konuda yalnızca
üçüncü basamak sağlık kurumlarının, devlet hastaneleri ve üniversite
hastanelerinin değil, temel sağlık hizmetlerinde görevli doktor, hemşire, ebe
gibi sağlık çalışanlarının da eğitilmesi, hizmetin halka yaygınlaştırılması
yönünden önemlidir.)
2. İkincil Korunma
İkincil
koruma, eğer hastalık önlenememiş ve bir zarar oluşmuşsa bunun sakatlığa yol
açmasını engellemek için yapılan çalışmaların tümüdür.
Erken tanı ve tedavi
a.
Yenidoğan döneminde rastlanılan metabolik sorunlar (hipokalsemi, hipoglisemi,
hipotermi ve benzeri durumlar): Bütünüyle sağlıklı bir gebelik dönemi geçiren
annelerin bebeklerinde de bu sorunlar gelişebileceğinden doğumun sağlıklı
koşullarda yapılması ve doğum sonrası en az 24 saat süre ile bebeğin
gözlenmesiyle bu sorunlar saptanabilir ve çok düşük giderlerle tedavi
edilebilir.
b.
Yenidoğan sarılığı: Gebelik öncesi anne ve babanın kan grubunun bilinmesi,
yenidoğan döneminde sarılık gelişme olasılığı olan bebeklerin belirlenmesine
ve erken girişim yapılmasına yardımcı
olur. Kern ikterus gelişimi zihinsel özürlülüğe, işitme kayıplarına neden
olabilmektedir.
c.
Kronik hastalıkların erken tanı ve tedavisi (diabetes mellitus,
hipertansiyon, kanser) d. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların erken tanı ve
tedavisi
*
Gerekli ortopedik ve cerrahi hizmetlerinin bulunması, kolay ulaşılabilir
olması,
*
Gerekli ilaçların hazır bulundurulması (epilepsi, hipertansiyon, diyabet),
*
Kötü bakımın önlenmesi,
*
Psikolojik destek,
*
Taramalar; erken tanı için çok kullanılan ve en iyi sonuç veren yöntemlerdir.
Bir tek hastalığa yönelmiş olabileceği gibi birden fazla hastalığın
araştırılması amacıyla da yapılır. Özürlülük nedenleri içinde Türkiye'de
akraba evliliğine bağlı olarak sık rastlanan doğumsal metabolik hastalıklar
önemli yer tutmaktadır. Bunlar içinde fenilketonüri, hipotroidi oldukça
önemlidir.
Fenilketonüri
(FKÜ) taraması : Bu hastalığın görülme sıklığı Amerika ve birçok Avrupa
ülkesinde 1/10.000-30.000'dir. Türkiye'de ise 3000-4500 doğumda bir olarak
belirlenmiştir. Türkiye'de her yıl 400-500 FKÜ'lü çocuk doğmaktadır. Tarama
testi doğumdan sonra bebeklerin
topuklarından "Guithrie kartı" adı verilen özel filtre kağıdına
birkaç damla kan alınarak uygulanmaktadır. Ucuz ve pratik bir uygulamadır.
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan "Fenilketonüri Tarama
Programı" 1987 yılında başlatılmış, 1993 yılında tüm ülkeye
yaygınlaştırılmıştır. 1993 yılında %10 olan kan alma oranı 1998 yılında %53'e
ulaşmıştır .
Hipotroidi
taraması: Konjenital hipotroidi hastalığında erken tanı ve tedavi ile
zihinsel özür gelişimi önlenmektedir.
Bunun
yanı sıra özellikle Türkiye'nin bazı bölgelerinde sık rastlanılan kalıtsal
kan hastalıkları (talasemiler, orak hücreli anemiler vb.) için bazı
bölgelerinde pilot olarak yürütülen çalışmalar yaygınlaştırılmalı ve
taramaları yapabilmek için belirli merkezler kurulmalıdır.
3. Üçüncül Koruma
Üçüncül
koruma rehabilitasyon hizmetlerini kapsamaktadır. Rehabilitasyon, özürlü
kişinin fizyolojik, anatomik ve çevresel kısıtlılıklar içerisinde olanaklı
olabilen en üst işlevsel, psikososyal ve mesleki bağımsızlığa ulaşması olarak
tanımlanmaktadır. Rehabilitasyon üç aşamada gerçekleştirilmektedir;
*
Tıbbi rehabilitasyon: Amaç özürlü kişinin fiziksel kapasitesini arttırarak
günlük yaşamda olanaklı olan en fazla işlevsel bağımsızlığa ulaşmasını
sağlamaktır.
*
Sosyal rehabilitasyon: Amaç özürlü kişinin sosyal ve kültürel etkinliklere
katılmasını sağlamaktır.
* Mesleki rehabilitasyon: Amaç özürlü kişinin mesleğini
sürdürebilmesini sağlamak ya da yeni bir işe yönlendirmektir.

“Yalnız Değilsiniz” I. Ulusal Karikatür Yarışması Albümü’nden
Neden Sakatlık
Türü Önlem
Poliomyelitis Hareket etmede ve Aşılama
yürümekte zorluk
Kızamık/Vitamin K, Seraftalmi ve körlük Aşılama, Vit. A A Eksikliği Kaps.
Kızamıkçık Sağırlık,
katarat Kızların aşılanması
İyot Eksikliği Kretenzim ve
öğrenme İyotlu tuz, zorlukları
iyotlanmış
yağ kapsülleri
Asfiksi (zor ya da Serebral palsi Geliştirilmiş
prematür doğum) antenatal
bakım, doğum
yap. eğitilmesi
Trafik kazaları Bacak ve kollar, Hız kısıtlamaları, omurilik
ve baş zarar güvenli yol görebilir kampanyaları
|
Kaynaklar
1-
Bertan M., Güler Ç., Halk Sağlığı Temel Bilgiler, 138-139, Ankara 1995.
2-
Disability Prevention and Rehabilitation, Report of the WHO Expert Committee
on Disability Prevention and Rehabilitation, Technical Report Series 668,
Geneva 1981.
3-
Dünya Sağlık Raporu 1998, 21. Yüzyılda yaşam, Herkes için bir vizyon, DSÖ,
Genevre 1998
4-Fişek
N., Halk Sağlığına Giriş, 75-80, Ankara, 1985.
5-
Hancıoğlu A., Tunçbilek E., Akraba evlilikleri, sosyodemografik özellikleri ve
çocuk ölümleri üzerindeki etkileri, , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi,
1998, 41:139-153.
6-
Medical and social problems of the disabled, V. Kallio, EURO Reports and
Studies 73, 1982
|